İsmail ARSLAN

Kayalara kazıdıklarımdan

İsmail ARSLAN

Önümüzdeki 10 Cuma hutbesini irtikâp, adam kayırma, haksız kazanç, işlerin ehillere tevdi edilmemesi, rüşvet, suistimal gibi mevzulara ayırsa Diyanet, kıyamet mi kopardı.
Toplumda bir şey değişeceğinden değil de, belli mi olur. Belki tesir eder...
--
Hep bir başkasının iyi ve düzgün olması beklentisi hakim ise bir topluluğu oluşturanlarda, orada iyiye dair bir görüntü ancak serap olmaz mı? Aslolan kişinin kendini iyi etme düzgün olma gayreti olmalı değil midir? Mailis Nalars
--
Yargı, elcağızının eseri. Eserin adaleti tesis edecek ise, yüreciğin pişman olmayacak, gam etme. Etmeyecek ve "ah vahın fayda vermediği o gün, elbet gelecek" inancın var ise, ellerini yıka ve geç bu sevdadan.
--
Kendini kimsenin onu bunaltamayacağı kadar bunaltabilen birine acımak acımasızlıktır. Kangren olmuş bir organı okşayan mı kesen mi merhametlidir sorgusunca böylesi birini bunaltısından kurtarma arzunuz varsa dibine girmemenizi tavsiye ederim. Dalarsanız alemine o sizi -üstelik elinde olmadan çoğu zaman- şebek yapar, siz de sonranızda eşekliğinizle başbaşa kalırsınız. Kendine acıma duygusundan; ya da saygıdan mahrum birine en doğru tavır gerçeği ile yüzleştirmektir onu.

Yaşamı kendine zehir edenlerin, başkalara mutluluk kaynağı olması saçmalık olur. Tabi insan bazen saçmalar ve mutlu hisseder hatta yaptığıyla; ama saçmalıktan uzun süreli mutluluk çıkmaz, hatta en güzel yerinde ayak kaydırır . Makul duruş iyidir. Örneğin canın istediği için yaparsın, bunu sen yapmışındır, sen sen olduğun içindir ve içini yersin onun, hazmedersin. Birinin dolmuşu, dolduruşu, etkisi ile yaptığında yaptığını onu kusarsın er geç.

Haberi şöyle sunuyorlar: Sevdiği kızı vermeyince evini bastı, herkesi öldürdü.
Türküde de diyor ki: Ya benimsin, ya toprağın.
Diyeceğim o ki: Ortada bir sevgi olayı yok. Nefs meselesi mevzu. Malı bilip, malı ile ilgili tasarruf ehliyetine sahip olduğu kanaati var. Hukuka gelene kadar halledilmesi gereken çok şey var.
Eğitim sistemimiz ev okul yanlış üstü yanlış, vesselam.

Hızma üzerine bir not:

Bugünün kadınlarının ayaklarına taktıkları halhal ile burunlarına taktıkları hızma/halka/küpe geçmişte yalnızca köle ve cariyeleri tanımak için kullanılan işaretlerdi. Köleliğin ve cariyeliğin işareti olan halhal ve hızma modern hayatta kadınların süs aracına dönüştürülmüştür. Aslında modern hayatı kurgulayanlar, halhal ve hızmayı süs aracı olarak dayatırken ne yaptıklarının bilincindedirler. Gerçekte modern kadını da vahşi kapitalizmin bir parçası olarak algıladıklarından, onları modern bir köle ve cariyeye dönüştürmüşlerdir. Bunu yaparken de modayı kullanmış, dünün köle ve cariyesinden bugünün modern köle ve cariyesi çıkarmışlardır. Böylece hâkim olan kültürün duygusunu okşayan ritüeller icat edilmiştir... İktibas

Yasa mantalitesini bu milletin mayası ile ilişiklendirmeden, ceddinin töresini hayata geçirmeden ne huzur bulur bu millet ne de suç azalır. Din ahkamı demiyorum, milli töre diyorum. Çünkü dini bölük pürçük ettiler ve her yapıyı, gayrını hatada bilir kıldılar. Şu saatten sonra din şemsiyesi altında cem olmak muhaldir. Ancak bu millet kendi öz ananesine sahip çıkar ise, Allah'ın izni ve yardımı ile tüm dünyaya huzur vesilesi olabilir. Zira bu millet adaleti dnasına işlemiş, zulüm etmekten sakınmış bir millettir ve İslamı en iyi anlamak ve yaşamak da bu milletin ceddine nasip olmuştur. Bu sebeple milli töreye dönmek demek, iyi insan olmak davasına dönmek demektir.
 
 

Yazarın Diğer Yazıları