İsmail ARSLAN

İnsanı ölümden koruyan ecelidir

İsmail ARSLAN

İnsanı ölümden koruyan şey ecelidir ve herkes ölene kadar yaşamaya mecburdur. Öyle ise ortalıkta virüs var, nasıl olsa bugün olmazsa yarın öleceğiz psikolojisinden tüm insanların bir an önce sıyrılmaları gerekmektedir.
Bir ecel var madem, gelene kadar vaktimiz, iyi bir insan olarak hayatımıza devam etmeliyiz.İyi insan olarak yaşamaya gayret eden bir Müslüman ölümden korkmamalıdır. Tabii ki Müslüman ne demek bilmek kaydıyla. Müslüman demek Allah'tan gayrına eyvallahı olmayan er yürekli kimse demektir ve er de erdir, erkeği dişisi olmaz erliğin.
--
Virüs plazma tedavisi için sosyal medyada oldukça yoğun sayıda doner arayışı muhtevalı ilanlar görmekteyiz ki bu konuda devletin bir birim kurgulaması ve olası plazma ticareti başta olmak üzere menfi yaklaşımlara mani olması isabetli olacaktır kanaatindeyim.
--
Hatasında yanında olmadığında, ya da içindeki öküzü pohpohlamadığında veya yanlış söz ve işinde sırtını sıvamadığın için, seni öküz niyetine kullanmaya niyetlenip, kağnısının boyunduruğunu boynuna geçiren ve sırtında kamçı şaklatanın adı anılınca dünyadaki tüm insanların ortak refleksi surat buruşukluğudur. Mailis Nalars Sarpust Yazıtları
--
Bugün ya da yarın itibarıyla platoya girmiş görülüyor salgın seyri inşallah. Soluk alma verme cihazına bağlı hasta sayısına göre ölüm oranı hakikaten düşük ve tespit edilen vakada azalmanın yanısıra, iyileşen sayısındaki artış da umut verici. 15 20 Mayıs gibi normalleşme başlar inşallah.
--
Evren, Kayseriye gelmişti. Tüm okulumuzu karşılama için eski terminal önüne sıraya dizmişlerdi. Bendeniz sıradan çıkıp Sivas yolu üzerinden alt geçide doğru giderken, konvoyu geldi ve Evren sağı solu selamlayarak tam önümden geçerken arabası yavaşladı, bana seslendi, nereye gidiyorsun dedi. Eve gidiyorum dedim. Baktı baktı ve bir şey diyemedi. Arabası yola devam etti. Bekledi ki koşacağım eline kapaklanacağım. Bendenizse çantamı sallaya sallaya oralı olmadan yoluma devam etmiştim. Allah o gün beni aziz kıldı, insallah zamane gençlerimizde de mevkiye makama künde atmayanlar çoğalır.
Onda olmayan sıfat ve vasıfları, sırf bir ihtiyaçtan ona giydirdiğin bir gün kendi olarak gözüne göründüğünde kaç milyon hücren aynı anda ölüyor, biliyor musun?
Baktığınca değil gördüğünce kabullenmeli. Az olsun öz olsun senin olsun. Zamanı gelince de akışına bırakmak lazım, kasıp durmamalı ki kasılıp kalınmasın.
Hiç bir şeyimiz değerli değil, değer vermedikten sonra biz ve insan kendini zavallılaştırdıkça değer kazanmaya çalışan bir varlık. Bir beklentisi var: Ona değer gördüğü kişiler ’iyisin’ , ’hoşsun’ desin. Bilse, değer gördükleri de aynı tezgahın yan dokumaları, belki kendi zavallılılığını onların aynasında seyreder.
Sen iyiysen iyisin. Senin iyi olma ölçütün falan olmamalı. Falan kendini iyi hissetmek için sana iyi hissettirendir. Sen kötü olamazsın. Sana kötü diyenler kendi iyilikleri için seninle çelik çomak oynayanlardır. Şimdi bırak şu ideal insan ayaklarını da olduğun insan olarak yaşamdan ne koparabiliyorsun ona bak.
Sanal sermaye gaz gibidir. Bir pohpoh ile gelen bir fıs ile çıkar. Bakide sen sana kalırsın. Bencillik bir ölçüde iyidir. Kendini iyi hissetmen için onu sanallaştırmamalısın. Olmadığın kadar iyi hissettiren senden çarpan gaspçıdır, olduğundan kötü hissettiren de öylece...
Kim sana sen olarak muamele ediyor, ona bak derim; ama öylesi de tatsız tutsuz yemek gibi değil mi? İlgini çekmiyor. Çünkü formatın civarınca. Civarda ne gördüysen onu talep ediyorsun. İşte bu nedenle sürü sürü doğup yığın yığın gömülüyor zamane insanı. Bir farkın olsun istiyorsan kendini fark et, yeter.
--
İslam, Ortaçağa diri diri nasıl gömüldü?
"Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?"
Peygamberimizin İslam ile insanlık alemine doğmadan önce de var olan meziyetlerini, kılığını kıyafetini din diye sunmak ve İslamın onun ve onunla gelene inananların yaşamlarına kattıklarını, terkleri, kabulleri kaale almamak, alır görünüp uygulamamak dini, İslamdan daha hızlı yayılmıştır.


İslamı ortaçağa diri diri gömenlerin niyetlerini tefekkür etmeyen müslüman, hala cahiliye döneminde kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesini gündeminden düşürmüyor da ne iş bugün yapılan densizlikler diyemiyor. 
 
Çünkü Şark'ta hak adına ne varsa hep verilmiştir. Bir lütuf, bir ihsan vardır Şark'ta.. Batı'da kanırtıla kanırtıla alınmıştır her hak ve bu sebeple hakkına sonuna kadar sahip çıkar onlar.
 
Lakin haliyle hak haktır. En fazla ihlali olur, zayisi olmaz. Yaşama hakkı örneğin. Bu hak doğumdan da önceye bağlanmış birçok hukukta malum. Kürtaj vb. mevzular... Yaşama hakkı gibidir. Çocuk doğup nefes aldığında başlayan hak ehliyeti süreci... Yani onu mahrum edebilirsiniz, ona eziyet edebilirsiniz. Ama tüm bu tecavüzler doğal suçlardır. Devletin yasası korumasa bile, insanlığın hukuku bunu affetmez. Soykırım gibi... Gasp gibi, tecavüz gibi... 
 
Hak, hukuk ile korunmasa da haktır. Bir çocuğun cinsel istismara uğraması görüyorsunuz işte yaşayan hukukta yasanın hukukuna bırakılmıyor gibi...
 
Hak, hakkından en kolay gelinen mefhum, eğer lütuf kabul edildi ise. Hakka sahip çıkmak ise onurdur. Lutfediliği için değil, sahibi olunduğu için.
Örfü din sananlar buraya kadar okuduklarına homurdanıyorlar, biliyorum, çünkü duyuyorum o sesi. Lakin yaşıyorsa insan, onun olan da onundur. Ona bu hakkı veren o bu şu bundan nemalansın diye vermedi. Hakkınıza sahip çıkmamanız insaniyetten çıkmanızdır vesselam.
--

65 yaş üstü vatandaşlara evden çıkma yöntemi olarak algılanılmazsa sevinirim:
75 yaşındaki amca hergün dışarıda gezmeye alışmış ve virüs günleri sokağa çıkma yasağı var malum. Bir not yazmış cebine koymuş, çıkmış evden, bayağı bir yol almış. Polis çevirmiş. Amca adın ne? Bilmiyorum ki. Peki evin nerede? Bilmiyorum. Polis, amcanın cebini aramış. Bir not var cebinde. Okumuşlar. Alzaymır hastası yazıyor ve altta da ev adresi.
Not: Aman denemeyin. Bu fıkra polisler arasında çok meşhur bir fıkradır.

 
 
 
 

Yazarın Diğer Yazıları