Tarihte insanların daim hayırla andıkları yöneticiler, idarelerini ilkeler üzerine kaim kılan, nefsani arzulardan kurtulmuş, hakkaniyeti, vicdanı mihenk almış olanlardır.
Kim anılmak, şöhret, heva için iş tuttu ise boynu devrilmiştir.
Ey siyasiler! Milyonlarca insan size çok kızgın ve sizde hiç ne oluyor edası bile yok.
Bu memlekette her sorun katlana katlana büyüyor ve sizin ne yaptığınızı insanlar artık merak bile etmiyorlar.
Sahi ne iş sizin iş?
Tüm topları Cumhurbaşkanı'na pas ederek, her hamleyi ona havale edince siz, varlığınızın anlamı sorgulanınca niye rahatsız oluyorsunuz ki sonra?
Bu iş böyle gitmez ama.
Bu hal ve bu algı devam ettikçe elinizdeki gücü, kendi ellerinizle rakiplerinize, altın tepside ikram etmiş olursunuz ki belki bu minvalde, en isabetli olan da budur.
Bu arada bir algı ahmaklığına kurban olmama adına:
Erdoğan seçim ile gelmiş bir siyasetçi. Onun hakkında 'o tek adam rejimi getirdi' diyenler de çok iyi biliyorlar ki seçimlerde kazanamazsa gider. Tek adamlık sisteminde seçim, gitmek yoktur.
İlginç olan bunun böyle olduğunu herkesten daha iyi bilenler, özellikle bu tek adam algısı için yırtınıyorlar.
Ayıptır, yazıktır...
Türkiye siyasetinde cumhurun iradesi ile seçilen ilk ve tek Cumhurbaşkanına diktatör diyenlerin cumhuriyet güzellemeleri göz boyamadır!
*
Ne kadar geçmişse içimiz, o kadar iç geçiririz...
*
Huyuna huy banmadıkça, kim kimin hakkında ne diyor ise boş diyor.
*
Dün zayıf bırakıldıkları için horlanarak, hak ve özgürlüklerinden mahrum edilen "bu ülkede biz de varız" diyenler, bugün kuvvet bulup nüfus sahibi olduklarında "biz ve diğerleri" yaklaşımı ile kendilerinden olmayanları zayıflatarak yaşama biçimlerini yok sayıp, itibarsızlaştırma peşinde iseler, yarın sadece bir rövanştan ibaret olacaktır.
*
Birini tanımanın en kestirme yolu, onun başkasına dair değerlendirmelerini takip etmektir.
Kişi vasfederken, vasfını ortaya koyar.
Zekasını, görgüsünü, idrakını, sıfatlarını...
Sövdüğünde örneğin korku ve retlerini görürsünüz, övgüsünde umut ve beğenilerini... Esasta o anlattığında, kimliğinin deşifresindedir.
Anlatır...
Anlattıkça o, biri hakkında konuştuğundan emindir.
Dinleyici idrak ehli ise, kimi tanıdığından.
*
Bir de ağzınla kuş tutsan, hak hukuk adalet kavramlarının dibinden kum çıkarsan razı edemeyeceğin, ideolojinin, etnisitenin, mezhebinin batağından asla çıkma niyeti ve meyli olmayan bir kitle var ki, onlara sen cenneti yaşatsan dünyada, sana ilk fırsatta cehennemi yaşatmaya ahd etmişlerdir.
Böylesinin kuvvetlendiğinde ilk işi kafanı koparmaktır. Böylesi odur ki, sen "hak" desen onu "gak" olarak anlaması imanındandır.
Bir de bunlar var ve bunları kör değilim, görüyorum tabi ki...