İsmail ARSLAN

Hac ve Umreye ara verilse mi?

İsmail ARSLAN

Allah'a inananlar zorlu bir imtihana daha giriyorlar. İslamın son Peygamberi Arap yarımadasından Kur'an ile insanlığı tevhid ve iyi insan olmaya davet etmişti. O, bu dünyadan ayrılır ayrılmaz, İslam'ı, emeli için kullanmak isteyenler harala gürele çalışmaya başlamışlardı ve halen de devam ediyorlar. Özellikle Arap diyarında, Arap örfünü din diye pazarlayanlar, en son Kur'an'da güncelleme çalışmaları ile gündemdeler. Suud veliaht prens himayesinde bir grup, Yahudi ve hristiyanları gücendiren ayetlere yeni anlamlar yüklüyorlar.
Hristiyanların ve Yahudilerin dinlerine sımsıkı sarıldıkları şu zaman diliminde, müslümanlar perişan bir halde savrulmadalar.
--
Depremi zinaya vesair günahlara bağlayıp da müteahhidin açgözlülüğünü, denetleme mercilerinin çeşitli sebeplerle işlerini yapmamalarını dikkate almayanlar, Küba'da 7.7 şiddetindeki depremde can ve mal kaybı olmadığını duyunca, Allah'ı inkar etmiyor iseler, bildiğin din zibidileridirler.
--
Sadakati Ebubekir'e, adaleti Ömer'e, edebi Osman'a, ilmi Ali'ye, Kudüs'ü Selahaddin'e, keşfi Piri Reis'e tahsisli sanan şapşal şarkist, kişiler ile kaim sandığı değerleri, kişilerin ölümleri ile sandukalara gömmeyi maharet bilir.
İnsanı kıymetlendiren değerler ile meşguliyetidir, insanlar değerlere kıymet katmazlar, onlarla alakadarlıkları ile kıymetlenirler.
--
Umre ve hac, Suudi Amerika işgali devam ederken caiz olmasa gerektir. Acilen Mekke ve Medine'nin özerk bir yönetime geçirilmesi için tüm dünya müslümanları nezdinde çalışma başlatmak da en önce Türkiye'ye düşerdi, ama velakin haliyle. Kabe imamı eğer Suud ve ABD dünyayı yönetiyor diyorsa ve Kur’an’dan hristiyan ve yahudileri rencide eden ayetlere yeni anlam ayarları veriliyor ise, işi çok sakat günümüz müslümanının.
--
Sen Ömer ol, Ömer'i bekleme. Adalet fıtrattandır. Sen adil ol, sana zulmederlerse sıfatın mazlumdur ve Allah, mazlumlara büyük ikramlar hazırlamıştır.
--
Dünyanın en zelil insanı, ihtiyaç sahibinin işini görüp, bununla, onu kendine teşekkür ve takdire zorlayandır.
Tüm sakatlıklar insandaki tanrılık öykünmeleri kökenlidir. Sarpust Yazıtları Mailis Nalars
--
Kralın biri taht odasında otururken, pencereden sesler gelmiş.
''Güzel elmalarım vaaaaaar!''
Bakmış, ihtiyar biri, at arabasında elma satıyor. Etrafında müşteriler.
Kralın canı çekmiş ve başbakanı çağırmış;
- Al sana beş altın, koş bana elma al.
Başbakan bakanı çağırmış;
- Al sana dört altın, koş elma al.
Bakan saray sorumlusunu çağırmış;
- Al sana üç altın, koş elma al.
Saray sorumlusu muhafız komutanını çağırmış;
- Al sana iki altın, koş elma al.
Komutan nöbetçiyi çağırmış;
- Al sana bir altın, koş elma al.
Nöbetçi çıkmış satıcı ihtiyarı yakasından tutmuş ve;
- Hey sen, ne bağırıyorsun? Burası han mı, yoksa saray mı? Defol buradan. Arabana da elmalara da el koyuyorum.
Nöbetçi, muhafız komutanına dönmüş;
- İşte şef, iyi dalavere çevirdim. Bir altına yarım araba elma.
Komutan saray sorumlusuna dönmüş;
- İşte, iki altına bir çuval elma.
Saray sorumlusu bakana dönmüş;
- İşte, üç altına bir torba elma.
Bakan başbakan'a dönmüş;
- İşte, dört altına yarım torba elma.
Başbakan kralın huzuruna çıkmış;
- İşte kralım, emrettiğiniz gibi. Buyurun, beş elma.
Oturuyor kral taht odasında ve düşünüyor;
''Beş elma-beş altın.
Bir elma-bir altın ve halk elmalara hücum ediyor..
Demek ki vatandaşın durumu çok iyi . Bu halkın vergilerini hemen arttırmam lazım!''

Yazarın Diğer Yazıları