İsmail ARSLAN

Görüşlerim

İsmail ARSLAN

Bu ülkede iktidara gelen her hükümetin asli tek vazifesi milletine hizmet etmektir. Bunu hakkını vererek yapmaya mecbur ve vazifeli olanların, bunu yapma iradesi sergilemeleri ile, bu millete lütufta bulundukları zehabına kapılmaları aymazlıktır ki, bunu yapmayanlara dair söylenecek çok söz israftır. Tek kelime yeterlidir: İhanet...
*
Fırsatçılığı bitirmeden fahiş fiyat mevzusu çözülmez. Bu mevzu bitmeden maaşlara zam yapmak da sadece enflasyonu azdırır.
Siyasi irade fırsatçılara kan kusturmalıdır, ama şu benim adamım falan demeden!
Aksihalde iş sıkıntıdır.
Önümüz kurban ve en düşük hisse 40-50000 TL, hayvancılığı bitirme noktasına getiren politikalardan vazgeçmek için geç de kalınsa, bir çare aramak lazım son son.
*
Yaşayamadığınız bir damla huzur...

Olmak isteyip de olamadığımızı hissettiğimizi bulma ümidi. En yıkıcı ve acılı kavgalarımızda bile.

Tek derdimiz bu.

Söyleyemeyiz ama…

Burnumuzdan kıl aldırmayız.

Başkalarca libaslanmış ahlak, örf, stil filan derken önümüze konan teleskoplardan kurtulup, bize ait saf gözlerimizle kirpik mesafemizdeki anı, anın bize ait olanını yakalamak ne mümkün.

Bu nedendendir başkalardaki hafif mutluluk ayaklanmalarını bile bastırma telaşımız.

Bizim dünyamızda ben onu etkilerken o beni etkiliyor. Bunu ben, o, yapmazsak başka bir yerler, bir biçimde bunu bize illa ki yapıyor. Etkiliyor etkicibaşıları ve tepiniyorlar üzerimizde.

Etki balçığında ürperti duymamız gereken masum dokunuşlar tarihe karıştı, artık en sert hamle bile tüy dokunuşu geliyor bize.

Güvenimiz her etkiyle kırılmakta ki bu da bize celladımızın bonusu...

Ne diyeyim bilemedim, hayırlı olsun sürülüğümüz mü; ya da iyi gömülmeler mi dilemeliyim?
*
Çevremizde var olan her şeye etki gücünü veren bizizdir, bizzat kendimiz. Bizim yücelerimiz, bizim cücelerimiz, korkularımız ve sevinçlerimiz vardır.

Sanırız ki, başkasının meziyetidir var saydığımız; hayır, gördüklerimiz algımızın ederince konumlama ve biçimlemecedir.

Tip, karakter, bilgi, portre, manzara, sunum, tarz, karizma, olgu, malum, ilan; ne var ise...

Bunlardır bizde diğerimiz için yargı mekanizması doneleri. Ama hepsi bizdeki yansımalardır, yansıdığınca, izin verdiğimiz kadarı ile...

İdrakımız ile süzgeçler; kalıbımızca olana kapaklanırız.

İnsanız görüntüde de, bizi insan edenden uzağız.

Başkalara yaşa...

Başkalara ayar yaşa...

Başkaya kul ol...

Başkadan kulluk um...

Birilerinin hayranlığı ve nefretinin hesabına çöpe atılan koca koca ömürler...
*
İyi insan olarak yaşamaya gayret eden bir Müslüman ölümden korkmamalıdır. Tabii ki Müslüman ne demek bilmek kaydıyla. Müslüman demek Allah'tan gayrına eyvallahı olmayan er yürekli kimse demektir ve er de erdir, erkeği dişisi olmaz erliğin.

İnsanı ölümden koruyan şey ecelidir ve herkes ölene kadar yaşamaya mecburdur. Öyle ise ortalıkta virüs hastalık var, nasıl olsa öleceğiz psikolojisinden tüm insanların bir an önce sıyrılmaları gerekmektedir.
Bir ecel var madem, gelene kadar vaktimiz, iyi bir insan olarak hayatımıza devam etmeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları