Şehir idarelerinde çift başlılık ciddi sorunlara sebep oluyor. Vali ve belediye başkanı bir kişi ve kurum kurgusunca yeniden düzenlenmelidir.
*
Adaleti, saraylardan vicdanlara göç etmemiş toplumlarda, kim hakim ise, kendinden olmayanı yasa ile susturup hükmünü icrası kaçınılmazdır.
*
Dinini emeline kağnı yapan ile, emeli için cehennemi göze alan, aynı pisliğin iki kurnasıdır.
Bendeniz yerli ve milli bir siyaset inşa etmedeki gönülsüzlükleri sebebiyle muktedirlere kırgınım. Parti pırtı ile milleti saçma sapan ayrılıkların kucağına atanların hatalarını sürdürmek ve ilkesiz, sadece nam, şan, heves, çıkar için, güce, makama talip olanlara asfalt çalışmaları yapılmasından anladığım şu ki, samimiyetleri yok, hizmetçisi olduklarını iddia ettikleri değerlerin sırtına binip, emelleri için yol almadalar sadece.
Çok mu ağır oldu?
Kanımca az bile.
Siyasi etik yasasının hayata geçmesi söz konusu olmuyorsa, ne laf etsek az kalır.
Siyasi etik yasası şudur: Mevki ve ünvanı ile mal ve imkan devşirenlerin çanına ot tıkama müeyyideleri ile taçlanmış, siyaseti çıkar için kullanmayı engelleyen düzenlemeler.
*
Hakiki salavat, aleyhisselam'ı anlamaya gayret iledir, kuru kuruya sallallahu aleyh'ten öte.
Peygamber'in derdi ne idi ki bir eline güneşi, diğer eline ayı koysalardı la ilahe illallah davasından dönmezdi. Bunu tefekkür, Onu anmak demektir, bu temelde olmayan her anma sözü lakırtıdan ibarettir.
*
'Bir kez aşk ile Allah dese lisan, dökülür cümle günah misl i hazan' buradaki lisanı, dil sananlar yanılıyorlar, hal (tavır, eda) lisanıdır o. Ayrıca demek de söylemek değil, yapmak, yaşamaktır. Allah demek, her işinde, halinde, Onu anmak, yüceltmek, tazim ile derin saygı halini muhafaza etmektir. Allah diyen, o, bu, şu türküsünü diline dolamaz, hakiki fail zannı ile himmet ve şefaati Ondan gayrından ummaz. Kendisinin razı olmayacağı işi tutmaz, zira bilir ki, kendinden razı olmayandan razı olunması söz konusu olamaz.
*
Yüzlerinizi doğu ya da batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanan; malını sevdiği halde akrabasına, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, dilenenlere, hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren; namazı dosdoğru kılıp zekâtı ödeyen; antlaşma yaptığında sözünde duran; sıkıntı, darlık, hastalık ve şiddetli savaş zamanlarında sabredenlerin yaptığıdır. Kulluklarında samimi ve dürüst olanlar işte bunlardır; gerçek takvâ sahipleri de yine bunlardır. Ayet meali
"Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız birdir. Hepiniz Âdemdensiniz ve Âdem de topraktandır. Allah'ın yanında en üstün olanınız takvası en fazla olanınızdır. Araplarla Arap olmayanların birbirine karşı üstünlüğü ancak takva iledir. Hadis
Takva, Allah'a derin saygıdır ki, alameti, vicdanı rahatsız edecek tüm olumsuzluklardan kaçınmak ve iyi insan olmada çokça gayretli olmaktır.
*
Huzur İslamda ise, neden yeryüzünde müslümanlar huzursuz diyorlar. Cevaben derim ki: İslam aleminin temel meselesi, İslamdan nasipsizliktir. İslam, zamane müslümanlarının yitiğidir. Ciddi müslüman olunsa, Allah'ın yardımı Vaadidir. Allah vaadinden asla dönmez. Demek ki sorun, müslümanların İslam algısındadır.
Müslümanlar ya hazreti Adem aleyhisselam'dan Son Peygamber'e kadar hiç değişmeden gelen bir ilkeler dini olan İslam'a dönüş yaparak, zilletten kurtulacaklar, ya da perişan olacaklardır.
Bunun ortası, sağı, solu yoktur.
Ya İslam'ı kurtarma davasından vaz geçilecek, İslam ile kurtulmak hedeflenecek, ya da sıkıntılı bir ömür ve ölüm kaçınılmaz olacak.
*
Sen inci olsan kaç yazar, bir çocuğun elinde bilye isen ve sen süzme pislik olsan kim bilebilir, paketin cafcaflı ise...