Örf ile din arasındaki farka basit bir misal verelim:
Ağız ve diş temizliğine özen isteyen dindir, bu maksatlı kullanılan malzeme tercihi örftür.
*
Dindarlık algıma göre, beş vakit namazını cemaat ile kılan, ama hakkı olmayan makamlara gözünü dikmiş, bu uğurda torpil, himmet peşindeki gençliktense, ahlakı önceleyen, ibadetine şahit olmadığım gençlik daha makbuldür.
*
Ahlaksız serbest piyasa bahanecisi marketçiler!
Üretici uygun fiyata malı satıyor, a markette ürün x TL, b markette y TL. Mal aynı mal, fiyat farklı.
Ne iş dediğinizde, serbest piyasa diyorlar. Ben de vatandaş olarak ahlaksızlar diyorum.
*
Yaşam bulmayan her kaide, ancak kaidesizlik ve karmaşa ile karışık inançsızlıklara gebedir.
*
Ne görüntü yakalamışsa osun sen başkası için. Seni, seninle değil, gördüğü ve algıladığınca bilir muhatap.
*
Yedek parçamız neden yok? Ya da kullanmadıklarımızı söküp saklayacak dolaplarımız?
*
Aşk renksizdir ve gözü kördür; sevdiğinin rengine bürünür, gözüyle görür.
*
Bir gün hepimiz bir yerlerde yenileceğiz.
*
Övülerek varılabilen, genelde sövülerek terk ediliyor. Doğal olmak, şişirmelerin büyüsüne kapılmamak, meziyetlerince yaşam alanı bulmak... Aslolan bu.
*
Mikroskop ile leke arayanların gözüne teleskop dayamak saçmalık.
*
Tebdil i arkadaşta ferahlık var demiş atalar. Kabarmıştı, azalttım.
*
İnsana güven, insana sevgi, insana inanç... Bunlar azalınca; ya da yok olunca, yalnızlığı hayvanlarla paylaşma dürtüsü ve haliyle kedi, köpek, kuş besleme oranı artıyor...
*
Üç kuruşluk bütçesiyle yaşamını çekip çeviren bu halkın gözüne milyonerlerin bile yaşayamayacağı yaşamları dayatanların şerefsizliklerine gülenlere kadeh kaldırmak isterdim.
*
Ben böyle yaşıyorum, sen de öyle... Ben senin gibi düşünmüyorum, sen de onun gibi... Giren çıkan ne o zaman sana bana? Mecbur muyum senin eşeğini sürmeye ben, benim öküzümü gütmeye sen... Git işine, herkes kendi yaylasına.
*
Kendinde olmayan meziyet ile övünen, avcılık yapan, gün gelir sövülür, av olur.
*
Hiç kimse ölmez, eğer siz yaşatırsanız... Yok gördüğünüzde yok olurlar. Şöyle düşünün, babanızın babasının babasının babası... O, evet gerçekten de ad, san, nam olarak yok. Bir artınız var. Ebeveynden hediye kromozomların hakkını vermek elinizde. Unutmayın, o olun, o gibi... Yaşasın babanızın babasının babasının babası da sizde esasta yaşadığınca...
*
Yaşamı yaşama aç yaşadığımızdandır, yaşayanların yaşamına göz dikmelerimiz..