İsmail ARSLAN

Görüşlerim

İsmail ARSLAN

Yerel seçim sonuçlarını bahane ile hükümeti istifaya zorlama stratejisi kurgulayanlar, bu devleti tanımamışlar. Dünyanın bu halinde Türkiye'nin istikrarsızlaşmasına hizmet edecek her teşebbüs boşa çıkarılacaktır. Bu bir hükümet tercihi değil, devlet olma gereğidir.

*
Bizim millet pek öyle dış güç, iç hesap bilmez, geçen sene tavuk aldığı paraya bu sene yumurta alamadığını bilir ama. Seçim için bunu hesaba katmayanların hesapsızlıklarıdır ortaya çıkan netice.
*
PKK tükürüğüyle boğar diyenin belediye başkanı olmasını millet vicdanı kabul etmez.
*
Şahsi görüşümdür, katılan var mıdır bilemem:
Nato'yu oluşturan ülkelerin bölücü terör örgütlerine, devletimize düşmanlık yapanlara desteklerini görüp dururken, şanlı ordumuzun komutanlarının göğsünde nato nişanlarını görmek ağrıma gitmektedir.
*
Bir kısım inanır mesaisini, inancı ile kurtulmaya değil, insanları kurtarmaya hasreder; bu hal, psikoloji ilminde inancını yaşayamamasının yansıtma mekanizması olarak tanımlanır.
*
"İnsan haklarına saygılı devlet" tanımı kadar yanlış bir tanımlama üretilmiş midir? Devlet, insan haklarına saygılı olmaz, ne ki devlet? İnsanlardan oluşan bir organizasyon! Öyle ise devletin sistematiği sadece "insan haklarına dayalı" olur.
*
İnsan denen cins, maksadını unuttuğu kuralın maskarası olma uzmanıdır.
*
Yarınlarda İslam hakim olacak söylemi ile Evangelistlerin Büyük Yahudi Krallığını kurma ve başına İsa'nın geçeceği söylemi nasıl kanka söylemlerdir izah edelim: Söylem sahipleri bununla hayatı, kanaatlerinde olmayanlara zehir etmede ve dini ideolojileştirerek, din ile kendilerine çeki düzen vermek yerine, dini, yaşam dışına iteleyerek, akıllarınca, dini kurtarmaktadırlar.
İslamı hayatına hakim kılmak adına bir gayreti olmayan, mesela sabahları camiye namaza üşenen insanlar, eğer İslam hakim olacak diyor iseler bu, onların İslam ile ferahlanma, menfaatlenme dışında bir mevzuları olmadığının ifadesidir.
*
Papa ve binlerce papalık kurumundan geçinen vardı. O ne derse tanrıdandı. Topluyor topluyor, iştahı bir türlü kesilmiyordu. Müessesenin tanrıyı emeline kullandığını fark ettiğinde Avrupa insanı, canı pahasına bu inanç simsarlığını yok etmek için büyük mücadele verdi. Sonuçta bir hayli yol kat edildi. Asla dibi kazınamadı; çünkü istismarın dibi yoktu.

Onları geçtik, Asya henüz bu kıvılcımı çakamadı. Her bir köşede bir vaiz, alıyor cennete, atıyor cehenneme.

Bunu Allah'ın adına yapıyor. Allah diyor; ama son model arabaya, villaya hayır diyemiyor. Görkemli itaat merasimlerine, el pençe civarında ağzından çıkacak lafı hüp etmek için bekleşenlere prim vermemezlik edemiyor.

Ebrehe, Kabe'yi yıkmak için ordusu ile Mekke önüne vardığında, Kureyşliler, Abdulmuttalib'e dediler ki: Sen olgun ve sözü etkili bir insansın. Şuna söyle Kabe'ye saldırmasın.

Mevzu şuydu: Kabe, o devirde de bir cazibe merkezi ve Kabe'nin varlığını ticari ve siyasi rant için kullananlar, ona zarar gelmesini istemiyorlar. Ayrıca tüm Arabistan'ın faiz işleri de laf aramızda Mekke'de dönüyor.

Abdulmuttalib, Ebrehe'ye gitti ve dedi ki: Benim 100 tane devem var, develerime dokunmaman için ricaya geldim.

Ebrehe, şaşırarak: Sen buraya Kabe için eman dilemeye gelmedin mi? dedi.

Abdulmuttalib: Hayır, ne münasebet! Bana ne Kabe'den. Kabe, Allah'ındır; onu koruyacak olan odur. Develer ise benimdir ve onlar için geldim.

Bu kıssa tüm tefsirlerde üç aşağı beş yukarı aynı formatta anlatılır ve Kur'an'da Kureyş suresinde ise, Allah'ın, Ebrehe'nin ordusunu darmadağın ettiği anlatılır.
Diyeceğim o ki:

Kim ki mukaddesat, din, diyanet savunuculuğu yaparken zenginliyor, dünyevi anlamda gürbüzleşiyor, yani girişimciliğini inancı üstüne kurguluyor ise bu kıssayı bilenlerin suratlarının ekşimemesi ve şu Avrupa'nın becerdiğini arzu etmemeleri mümkün değildir.
*
Protest müslümanlar kavramını literatüre sokma adına kendisine saygı duyan gençleri, sol terör ideolojiler ile birlik olup, sokaklara dökmeye gayretli bir kafası karışığın işleri bu İstanbul eylemi işleri.
Ak Parti ile İsrail'i (gerçek durum bu değilken) ticari işbirliği yapmak ile suçlayarak, bunu protesto adına dhkp-c ile birlikte eylem yapmayı caiz gören bu aklı karışığın işlerine piyon olan gençler, ilerleyen yaşlarında çok pişman olacaklardır.
*
Devlet, çalışanlarına idari izin verebilir, ama kurumsal olarak kendini idari tatile ayıramaz, ücreti mukabilinde ajanlarını görevlendirerek, mekanizmayı işler tutmak zorundadır. Adalet, maliye vs hep böylece olmalıdır.
*
21. yüzyıl seçimlerinde sosyal medyayı ihmal eden, görmezden gelenler kaybetmeye mahkumdurlar.
*
Bizi bizden sıyıranlar, kendilerini giydirdiler bize.
*
Sizi ancak ben kurtarabilirim diyenlerden kurtulmak için anasının ağladığı bir tarihi var insan evladının.
Av.İsmail Arslan

Yazarın Diğer Yazıları