Çarşı pazar rastgele genel taramaya acil geçiş yapmalı ve taşıyıcıları, birilerine bulaştırmadan tespit etmelisiniz.
Savunmanın varlığı çelişme yöntemi için şarttır, çelişme yöntemi de gerçeğe ulaşılmasının yegane yoludur.
Biliyoruz ki bir kişi 200 300 kişiye virüs bulaştırabiliyor. Bunca tedbir ve gayreti, üç beş kontrolsüz taşıyıcının tespit edilmemesine kurban edemezsiniz.
Hızlı müdahale ve tedavide zaten başarılısınız, hangi mantıkla genel taramadan sakınıyorsunuz?
--
O bilmem kimin çocukları, Türkmenlere giden silahları taşıyan tırların durdurulmasını, silahlar deaşe gidiyor haberi yaptırmak için bir zibidiye servis etmişlerdi. Tam da onların arzu ettikleri biçimde o haberi yaptılar mı, evet yaptılar. Şimdi bana kim ne adaletinden bahsedebilir. Bu hainler halen hayattalarken.
Benim yurdumu işgale açmaya çalışan şerefsizler hala hayatta iseler, benim vicdanım rahat olamaz.
Bunları büyük devletlerin yaptıkları gibi sessiz sedasız infazdır adalet, yaşama hakkı verip, milyonlarca insanımızın hakkına girenlere soluk alma imkanı vermek değil.
--
'Güç, en zayıf hissettiğiniz bir anda yaşama tutkunuzun iliklerinizdeki fokurtusudur.' demiş ünlü bir turşucu. Bir turşucunun ne işi olabilir böyle bir cümleyle diye düşünürken bir kadından da şunu okudum: "Çamaşır mandallarına asıp kuruttuğum ıslak hayallerimi rüzgar, komşunun bahçesine attı, Tembel kadın, umarım ütüler."
Kelimeleri sert bastığım doğru.
Turşucu bensem o kadına ses veren...
Bir muhalefet hastalığı vardır. Hakkı teslim topukta diken gibidir kimi zaman. Bazısı için de hakkı kimin dillendirdiğine bağlıdır biraz.
--
Sağlam bir itikad ile tüm yardımı Allah'a tahsis etmekte yanılma payı asla yoktur, lakin himmet, şefaat ve başarıyı Allah'tan gayrına, kıyı köşesinden bile isnad, tüm dini yıkabilir. Himmet Allah diyen, talebinde ve yönelişinde samimi ise, kurbiyeti nispetinde, Allah dilerse, onun işini düşmanına dahi gördürebilir. Ancak zerre şirk bulaşırsa talebine, işinin görülmesi bile, esasta felaketidir. Mailis Nalars
--
Bir başlangıç varsa bir son da vardır. Hepimizin kırmızıları pembeleri zamanla solar.
--
--
Her birinin eşeğini süren, günün birinde içindeki öküzü de birine güttürür.
--
Zavallı, saf çocuk sadece ilgi görmek, beğenilmek, sevgi beklentisi ile, çekirdek aile dışından ona yakın davranan birine yaklaşma fırsatı veriyor ve o biri, sonrasında, onun tüm hayallerini tırpanlayınca, ne yapacağını bilemez halde yaşamda savruluyor. İşte zamanın aşk meşk, flört martavallarının çoğunun aslı esası bu kadardan ibaret.
Yok bu çocukların civarlarında, bir karşılık gözetmeden, emeline nasihatını malzeme etmeden 'ey evlat! insan denen mahluk, hevesi için vampire dönüşmede uzmanlaşmış bir yaratıktır, aldanma' diyecek bir ağabeyi, amca veya dostu.
Taşlar bile ağlıyorlar olsa gerek, insanın bu gaddarlığına!
--
Alçaklar, yoldan geçen gençten sigara istiyorlar. Vermeyince, darp ediyorlar ve sonra içlerinden biri genci bıçaklıyor. Bunlar yakalanıyor, bıçaklayan tutuklanıyor, diğer üç kişi kontrollü serbestlik kapsamında salınıyorlar. Kendilerini görüntüleyen kameramana tehdit savuruyor, hakaret ediyorlar.
Ve bekle diyor mevcut adalet millete. Bunlar da bıçak kullansın, alayım içeri, besiye çekeyim ve bu arada dışarıda öğrenme fırsatı bulamadıkları numaraları içeride ağabeylerinden tahsil imkanı da bulsunlar. Azılı belalar olarak nasıl olsa bir fırsat çıkar salarız aranıza