İsmail ARSLAN

Engelli engelsizler, sözüm size!

İsmail ARSLAN

Engel oranı ve engelliye tanınan ayrıcalıklar kriterleri değistirilmelidir.
Engeli sebebi ile maaş bağlanması gereken ile araç alımında vergi bağışıklığından yararlanacak olanın aynı kriterlerle belirlenmesi adaletsizliğe ve suistimale sebep olmaktadır.
Mesela bendeniz %82 engelliyim, felç ve sonrasında gelişen epilepsi sebebi ile bu oranı hastane belirledi. Serbest avukat olarak çalışıyorum ve engelli maası almayacağım. Araç alımında ÖTV bağışıklığından faydalanmak istedim. Bu oranla ancak aracı kendim kullanmam kaydı ile bu bağışıklıktan yararlanabiliyorum, lakin başıma silah doğrultsalar, bu halimle trafiğe çıkmam. Bir nöbet geçirsem, bir kazaya vesile olsam, mevzuat hazretleri beni ve kazada hayatını kaybedecekleri kurtarmayacaktır.
Basit bir çözüm öneriyorum, dikkate alın. Engel neyi gerektiriyorsa onunla ilgili saptama yapın.
--
Benim hikayem ders kitaplarına girmeli: 2014 yılında Haziran ayında, 44 yaşında iken, beyni besleyen damarın pıhtı sebebi ile tıkanması sonrası, vücudun sağ tarafını hareket ettiren beyin hücrelerinin ölmesi sonrası, kısmi felç oldum. Bu olduğunda Ankara Ün. Hukuk Fakültesinden mezun olabilmem için kalan tek dersimin sınavına hazırlanıyordum. 15 günlük yoğun bakım sırasında dahi, doktorlara çaktırmadan sınava çalışmaya devam ettim. Sonuçta ölmemiştim ve yaşam devam ediyordu ve sınav tarihi yaklaşmıştı.
Yoğun bakımdan fizik tedavi bölümüne geçiş sonrası, bölüm sorumlusu Hoca, ders çalıştığımı görünce müsaade etmedi. Lakin egzersiz aralarında yine de gizli kapaklı çalıştım. Tekerlekli sandalye ve tek baston evresine geçtikten sonra, Hoca'dan Ankara'da sınava gitmek için izin istedim. Müsaade etti. Sağ olsun kardeşim beni Ankara'ya götürdü, sınava girdim. Soruları sözlü olarak cevapladım, asistan öğretim görevlisi kağıda geçti. Zira sağ elimi kullanamıyordum. Bu sınavı verdim ve 2014 Kasımında felçli olarak avukatlık stajına başladım. Çok zorlandım, evet; ama imkansız olmadı ve şu an halihazırda halen avukat olarak serbest çalışmaya devam ediyorum. Vergi hukuku alanında çalışıyorum ve duruşmalık çok işim olmadığı için, UYAP üzerinden davalarımı takip edebiliyorum. Halen elimi kullanamıyorum; lakin küçük bir bastonla yürüyebiliyorum, şükür. Attığım her adım, kasılmalar sebepli eziyet olsa da, yürümekten hiç vazgeçmedim Elhamdülillah.
Engel beyinde yapamam edemem algısı ile var olan bir arıza. Hayat devam ediyorsa, öyle veya böyle, yılmak yok.
--
İsrailoğulları'nın cumartesi çalışma yasağını delmek için cuma günü sahile hendek kazıp cumartesi hendeğe giren balıkları pazar günü toplamaları lanet sebebi olmuştu. İslami argümanları dünyevi heveslerini tatmin için kullananlar da bu lanetten nasiplidirler.
--
Aşa, işe, yatağa, yuvaya karışmak... 
Karıştıkça karıştırmak elinin değdiği ne varsa...
O ona karışınca, onda da buna karşı kaşıntı ister istemez başlıyor.
Neden karışır peki?
Çok basit aslında!
Bir yere kadar din, iman, imansızlık, ideoloji, rejim, özgürlük, adalet, ot, put yücelenir. 
Bu mudur dert değil midir için turnusol şudur:
Bahçesi yeşerdikçe başka bahçeler soluyor ise
Barajı doldukça, başka göletler kuruyor ise,
Kanı kaynadıkça, başkaları kan kaybediyor ise,
İmkanı çoğaldıkça, ona yaklaşmak imkansızlaşıyor ise,
Söylediği ile yaptığı birbirini tutmuyor ise,
Bunun halinden ürpermeyen, bundan tiksinmeyen, bunu din, ideoloji, adalet, hakkaniyet ile ifade edenlerin alayı ya efsunlanmış bayır laleleridir; ya da bununlalı yaşamdan menfaatlenen şarlatanlardır.
Karışması, karışılmadığından; başka değil...
Bundan işte karışmasına karışanların alnını karışlar...

Yazarın Diğer Yazıları