İsmail ARSLAN

Duvar mısın duyar mı?

İsmail ARSLAN

Nikâh aktinin hukuksal koruma altında olması evlilik kurumunun olmazsa olmazıdır. Nikâhı kimin kıydığından ziyade, sözleşmenin varlığı, sıhhati, hukuki vasfı ve müeyyide güvenceleri önemlidir. Yok öyle dört duvar arasında iki ahbabı şahit tutarak, eğlencelik evlilik ayağı! 
*
Adalet bir ilkedir, duruştur, tercihtir, kim onunla vasıflanırsa kıymetlenir, ancak hiç kimse adalete bir artı katamaz. Adaletin şahsında tecelli ettiğine inanılan herkes, esasen adaletin sağladığı imtiyazdan faydalanmaktadır. Bu saygınlık kişinin şahsiyetinin bir değerinden değil, adaletin kıymetindendir. Bununla kanmak ve kandırmak da kolaydır, düşmek ve yükselmek de öylece.

Hakimi, hükmün mütemmim cüz'ü; ya da hakkaniyetin turnusolü kabul eden muhakeme sistemleri, sonuçta özünde sadece bir insana bu kadar değer yüklemesi yapılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu fark edemeyecek kadar sağduyu yoksunu oldukları için yanılgı içinde yanılgı üretmeyi otomatiğe bağlamışlardır.

Hakim, adaletin kökü değildir.
Hakim, adaleti tesis eden değildir.
Hakim, adalet testisi de değildir.

Hakim, doğrusu sadece diri adalet algısının aynası mesabesinde bir görünüm arz etmelidir.

Yasanın, toplumun üç adım gerisinden geldiği coğrafyalarda, kürsüdekinin üç adım atlama uzmanı olmasını beklemek ve adaletin şahsında tecellisini ummak da saflıktır.
*
Arzı mevud ihtirasları evanjelistler'in sonunu getirecektir. Bu maksat ile Ortadoğu'ya ayar vermeye çalışırlarken, ellerinde olandan da olmaları çok mümkündür.
*
Politikacıların seçmene bakış açısına dair en gerçekçi tespit:

"Uzanıp yatıvermiş, sere serpe;

Entarisi sıyrılmış, hafiften;

Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;

Bir eliyle de göğsünü tutmuş.

İçinde kötülüğü yok, biliyorum;

Yok, benim de yok ama…

Olmaz ki!

Böyle de yatılmaz ki!
Orhan Veli Kanık
*
Tüm iktisat teorileri doğrusu sadece şu iki kelimenin muhtevasında döner durur:

Hırs
Haset

İnsan, var olduğundan bu yana bu iki kelime insan ile birlikte daima anılmıştır.

Hırs: Mülkiyet ya da tasarrufunda olanı çoğaltmaya gayret etmek, başkasında olana da göz dikmek.

Haset: Mülkiyet ya da tasarrufunda olmayanın, başkada olmasına iç geçirmek ve başkada olanı elde etmede niyet ve gayreti yoğunlaştırmak.

Bu iki duygu, yeryüzünü kana, ateşe boğmuştur. Maddi dertler kökenli ve maneviyata da şiddetli tesiri olan tüm kavgalar hep bu iki kelime ile ilişiklidir ve bu kavganın adı tarih boyunca nifak olarak adlandırılmıştır.

Nifakın tahribatını engelleyebilecek, hükmünü zayıflatacak, etkisini kıracak tek çare ise, infaktır.

İnfak: İnsan veya kurumsal varlığın mülkiyetine ya da tasarrufuna sahip olduğu her ne ise, ondan bir bölümü/miktarı, karşılık gözetmeksizin, olmayana verebilmesidir.

İnfak; hırsı köreltir, haseti törpüler. 

Veren ile alan arasında kurulacak bu bağ, doğa kurallarında olduğu keskinlikte tevazu ve şefkati, sevgi ve saygıyı ilişkilere hakim kılacaktır.

Bu bağ kurulmadıkça ne nifak biter ve ne de bu iki duygunun etkisi nedeni ile ortaya çıkan arızalar sona erer.

Av. İsmail Arslan

Yazarın Diğer Yazıları