Mevzu milli ve yerli iktidar kadar, milli ve yerli muhalefet mevzusu.
Atatürk, CHP kurucu başkanı ve devlet başkanı malum, onun kurduğu parti, ondan sonra ABD mandasının güdümüne nasıl girdi ve kim, şimdi bu yörüngeden, Atatürk'ün partisini kurtaracak?
Türkiye'nin çıkarları, ABD çıkarları ile çakıştığında, ABD çıkarlarını tercih eder mi Atatürk diye sormak dahi abesken, nedir bu günkü CHP duruşu?
Hiçbir parti ile iltisakı olmayan düz vatandaş İsmail Arslan sorusu bu.
*
Var Eden var ettiği için varız, falan olmasaydı olmayacaktık zırvalarına itibar etmeyin. Bu Var Eden'e en hafif tabiriyle hakarettir.
Var Eden var ettiğine rızkını da var etti, Onun dilediğince olur ne olursa. Falan filan vesile olur ancak olsa olsa. Yani falan olmasaydı filanı vesile ederdi, ama irade ettiği, olacak olan, illa olurdu.
*
Kut zaferini tarih kitaplarından, okul müfredatından çıkartanların ( e ama dizisini yaptık gazı ile oyalananlara iyi uykular dilerim) kolayca pes edecegini düşünmemek lazım. Öyle bir bürokrasi ve stk kurgulamışlar ki her hevası kabarık, onların gönüllü kuludur düzenlerinde.
Bir yerlere gelmek, bir baltaya sap olmak, sivrilmek, hükmetmek putları ile her yerdeler. En ummayacağınız yerlerde, hiç ihtimal vermeyecekleriniz sunak başlarını tutmuş durumdalar.
Bu mevzu öyle liderin dirayeti ve idaresi ile çözülecek mevzu değil. Yetişmiş, ehil, şuurlu, kafası karışık olmayan bir nesil gerekiyor.
Şu an yok böyle bir nesil ve bu nesile mürebbilik edecek bir kadro.
Bol bol laf ve laf.
Adalet attalarda sürgünlerde iken, ferah ve refah hayaldir.
Öncelik adaleti ikame etmek olmalı ki niyetler düzele, bunun da yolu, şahsı değil şahsiyeti önceleyerek, ilkeyi yüceltme iledir.
*
Bir talebi yerine getirilmediği için, siyasi bir partiye karşı olan ile, bir talebi yerine getirilsin diye parti pırtıya yanaşan aynı kurnanın iki musluğudur.
Memlekete particiliği sokanlar ile particilik davasına hizmet edenler de böylece.
*
İşin tuhafı şu ki Kur'an'ı Türkçe mealinden okumak yeterli diyenler ciltler dolusu anlama adına kitaplar yazıp satıyor ve konferans konferans geziyorlar. Demek ki mevzu biraz derin!
*
"Suç ve ceza şahsidir" Müslüman Türk insanının bu aralar kahır ekserinde bu ilke yok hükmündedir.
Bu millet ne çekti ise toptancılıklan çekti.
Kör itaat, koyu tarafgirlik... Dipsiz sevgi veya nefret.
Şerefsizin biri Kur 'an Kursunda bir melanetlik yapar, tüm kurslar zan altına girer.
İtin teki, cemaat ve cemiyet varlığını kullanarak hainlik yapar, tüm cemaat ve cemiyetler artık zan altındadır.
Tamamen güdü kafası.
Buna hayır, insanlığa evet.
*
Arapçılığı, Arap örfünü Peygamber'e ittibaya nispet ile İslam diye sunumlayanlara özel paylaşılmıştır:
"Mevali Ne Demek ?
İslamiyetten önce Araplar ''Azad edilmiş kölelere'' Mevali diyordu. İslamiyetten sonra, Mevali kavramı, arap olmayan Müslüman Milletler için kullanıldı. Kullanılıyor.
Arap geleneğine göre; Mevali'nin malı, parası, karısı, kızı Araba helal sayılıyor. Mevaliden doğan çocuk veliaht olamıyor.
Arap tarihinde, Mevali denildiği zaman akla Türkler geliyor. Türkler, islamiyet dünyaya indiği 612 yılından, üç asır sonra, 934 yılında Müslüman olmuşlardı. Onlara göre Kuran ''Mekke ve etrafında yaşayan insanları uyarmak için, Arapça inmiş'' bir kitaptı ve bu ayet ile sabitti. O dönemde, Mekke etrafında Araplar yaşadığına göre mekanın sahibi onlardı.
''Her millete bir peygamber gönderdik'' şeklindeki Kuran hükmünü, Araplar, ''Hz. Muhammed Araplar için gelmiş Peygamberdir'' diye anladılar. Arap olmayanların Müslümanlığını kabul etmediler. Sonradan Müslüman olan başka milletleri Mevali diye tanımladılar.
Yazıklar olsun!