İzmir'de bir Güneydoğu Gazimizin vergi davaları ile ilgileniyorum. Gazimiz ayağına yediği kurşun sebebiyle yürüme engelli. Otomatik vitesli araç kullanıyor. ÖTV bağışıklığından faydalanarak araç almış. Alırken ibraz ettiği raporda otomatik vitesli araba kullanabilir kaydı var ve sonra başka bir ihtiyaç için yeni rapor almış. O raporda bu ibare yok diye ödemediğin vergileri öde demiş idare. Açtım davayı. İdare savunmasına cevabı da şu an hazırlıyorum. Benzer davaların hepsinde vergi ve cezaları iptal ettirdik ve kararlar da onandı. Sen Gazisin dostum sana eziyet çektirdik, özür demesi gerekenler, uğraşıyor da uğraşıyorlar Ama boş uğraşıyorlar, bu Gazimizden de diğer dava açtığımız engellilerden alamadığı gibi, 5 kuruş alamayacak idare inşallah. Ama devletle zıt düşülmez diyerek kendisine kesilen vergi ve cezayı dava açmadan ödeyenlerin hakları ne mi olacak. Geleceğimiz karanlık olursa işte bu gibi haramı, hazineye sokanların şaklabanlığındandır der susarım.
--
Körü körüne itaati savunanların alayı ardniyetlidir. Sarpust yazıtları Mailis Nalars. Tahkik edersin, aklına yatar, sözüm yok. Hatasında yoksan yanında eyvallah, ama her şartta varım diyorsan, ahmaksın, sıfatını bil...
--
İtikaden problemli, ahlakî meziyetlerle donanımı zayıf bir nesil döneminde İslami akımları parlatmanın, dini olur olmadık zeminlerde söze salata etmenin tek bir anlamı olabilir: Hakikatli yetişecek neslin önünü kesmek. İkna edilmiş iman rahatlıkla pırtlayabilir. Dine düşman olanlar için tüm mevzu içi dinden beslenmemiş bir imanı pazarlama gayreti. Bu iman ancak düşük ahlak sahiplerinde maya tutabilir ki önce insan olmadan müslüman olmanın özendirilmesi de müşteri sorununun bulunmamasının alametidir.
--
Milli olmanın, ahlaklı olmanın, vatansever, insanseverliğin ölçütü eğer yandaşlık, partidaşlık ise algı bozukluğu teşhisi zayıf kalır, böylesinin ruhunun ümmü sistemi bozulmuş ve vicdanı kansere yakalanmış demektir. Üstelik tedavi imkanı da hiç kalmamıştır. Er geç ya kudurur, ya da civarını yakar böylesi. Mailis Nalars
--
En tepeden en dibe bütün kurumlarımızın temel problemi denetim, medeni ahlak ve liyakata mesafeliliktir. Toplumumuzu ileri götürecek tek yol, denetlenebilir, ahlaki temelleri sağlam, liyakat esaslı müesseseleri hayata geçirebilmektir.
--
Ermeni tehciri asla bir soykırım değildir, lakin göçe zorlananların arazi ve bağlarıma, dükkan ve mallarına konup, zenginleyenlerin soylarının, bu ülkede neler neler yaptıklarını da elbette bir yazan bulunmaktadır. Gün gelir o yazılar da herkese okutulur elbette.
--
Bendeniz hiç kimsenin askeri değilim. Sanal dünyada 'ben falanın askeriyim, Allah ömrümden alsın, ömrüne katsın diyenlere atfen) Hakk'ın askeriyim, haktan, hakkaniyetten tarafım sadece.
--
50 yaşında vatandaş, işi yok, iş arıyor, yaşlısın diye iş vermiyorlar. E emekli edin beni diyor, prim, sigorta süresi taman, hayır yaşı bekle diyorlar. Bu gibilere bir çözümü geçtik, Bakan açıklama yapıyor: Cari açığı emekliliği düzenleyerek kapatacağız diyor. Hiç akıllarına ihale zenginlerinin tepesine binmek gelmiyor demeyin, zira herkes siyasette var oluş gayesine hizmet için çırpınıyor.
--
Ahanda buradan ilan ediyorum: 49 yaş da az kaldı bitiyor, 2020 Şubat itibarıyla 50'den gün almaya başlıyorum ki, gayrı, ne kadar ve neyi yaşayacağımı da bilmiyorum. E işte bu saatten sonra, ne üç kuruşluk mal ve mevki için, ne de nefsim ve birilerinin keyfi için siyaset denilen lağıma girmem ve ahir ömrümde rüsva olmaya niyetli olmam. Her, siyasete, iradesi ile talip olana dair görüşüm de bu minvalde böylecedir. Lağım, ancak oradan nasiplenen farelere, hoş kokasıdır. Kişi mecbur bırakılır da zorunlu bir vazife ile bulunmak durumunda kalırsa anlaşılabilir de, kendi tercihi ile bu mekanizmaya hevesle girenlere hissiyatım her daim menfi olmuştur.
--
Sevmiyorum, ayıp ise ayıp, suç ise suç. İnandığını iddia ettiği tanrısının sırtına binerek, dünyasını imar ve nefsini tatmin derdine, her bir haltı meşru görenlere dair hissiyatımdır. Umarım hepsi hem dünyada, hem ukbada rezil rüsva olurlar.
SON
DAKİKA
