İsmail ARSLAN

Bir siyasi mülahaza

İsmail ARSLAN

Konu, düşmanın kahpeliği konusudur. Aklı kalbi karışmış, muhakemesi zayıflardan çoğu zaman beş kuruş bile vermeden taraftar satın alabilmesi kahpeliğin bulaşıcılığı kökenlidir. Ne insan hakları ve ne de adalet umurlarında mı sanıyorsunuz? Onları ilgilendiren tek hedef, uyanması sonları olacak ruhu uykuda tutma ve hedefleri için kullanma derdidir.
Daha önce de çok defa yaptıkları gibi, yine paraya hükmedenler, İngiltere para şirketleri aracılığı ile Türk Lirasının değerini düşürme operasyonu içine girmiş durumdalar ve tek bir amaçları var. Türk iktidarını hem ülke ve hem de dünya insanları nezdinde itibarsızlaştırmak. Ne geçecek ellerine diye soran olursa, her sene haraç gibi aldıkları faize, Türkiye'yi yeniden ve daha çaplı mahkum etmek.
Ülkesini, milletini seven ve sevmeyen bu operasyonlara verdiği tepki ile ortaya çıkar. Kraliçenin etekleri altında, ülkemde siyaset yapanları Allah kahr u perişan eylesin. Amin
Erdoğan'ı kınayanların kendi liderlerine, onda kınadıklarını caiz görmelerinden anladığım şudur: Bizi o gütmesin de şu gütsüncülük bunların idareden anladıkları. Biz güdülmek istemiyoruz derker bile güdücülerine göz kırpan aklı karışıkları elbette bir güden illa bulunacaktır.
Yok yani ortada ilkeyi, iz'anı önceleyen bir irade. Varsa yoksa mevzu güdücü seçme mevzusu.
Her güdü düşkününün tek bir sıfatı vardır: Güdülen...
Siyasi tercihi ne olursa olsun, karşısında olanların hepsini toptan, (yani kendisine oy vermeyenleri) zillet ittifakı gibi ham ve kaba bir yafta ile anmak ahlaki anlamda ciddi bir zaafın alametidir 
Olgunluk ise tahammülde ve kişinin kendini boş, gayrını hoş görmesindedir. Mailis Nalars
"Anlayasınız diye Arapça indirdik" cümlesinden "anlamak için Arapça öğrenmek gerekir"e varana müfessir, "istisnası yoktur" cümlesinden en az on istisna çıkarana da hukukçu denir.
Hormonlar getir götür hamalladırlar.
Ağız tadı yerinde olanı ayakta tutmaya ve yaşaması için ona lazım olanı hazırlama ile vazifeli oldukları kadar, ağız tadını kaybetmiş, yaşama küsmüşleri de bir an önce toprak altına almaya ve element sermayesine katabilmek için didinirler.
Siz siz olun ağız tadınıza zeval getirtmeyin.
Bir basit stres bir milyon ruhun canına okur.
Hukuk ve fıkıh metinleri aynı tandırın ürünleridir. Hukema ve fukaha "a"nın göbeğinden "z" yağı çıkarmakta mahirdirler. Hoş, mahir olmasa idiler, halk onları tefe koyup oynatır idi.
Söz, sözde özün hamalıydı. Bakıyorsunuz kimi ifade kudsiyetçileri sözü yücelemiş, özü tekmelemiş; kimi ifade tüccarları da sözün sırtına binmiş, öz satar olmuşlar pazarlarda...
Cümle yalın olduğu kadar manaca derin ise, müçtehitlere buradan iyi ekmek çıkar.
Bazı insanlar vardır, ellerindeki büyük imkanlar olan ve bir iyilik yapmaya teşebbüs eder onlar. Bir müddet sonra bir uyduruk gerekçe ile vaz geçerler yaptıklarından.
İşte bu insanların yaptıkları iyilik, yeryüzünün en ağır sonuçları olan kötülüktür. Kahır ile anılırlar her akla düştüklerinde...
Bazı insanlar da vardır, kıt imkanları ile küçük güzellemeler yaparlar. Bir çukuru dolduramazlar; ama çukura bir kürek atarlar hesabı. Yaptıklarının da arkasından asla bakmazlar. 
Onlar ise ömrün her anında her akla düştüklerinde bir tebessüm ile yad edilirler.
Bir dava adamının en görkemli vasfı affedebilmek ve af dilemesini gerektirecek tarzda abudik gubidik saçmalıklar yapmamaktır.

Yazarın Diğer Yazıları