İsmail ARSLAN

Bir kez aşk ile Allah dese lisan

İsmail ARSLAN

Bir CİMER Başvurum
Cuma günleri cuma namazı sırasında cami bahçesine ses verilmesi isabetli olur. Nitekim bendeniz engelli bir vatandaşım ve cami içerisine giremiyor, dışarıda hutbeyi dinleyerek, namazımı eda edebiliyorum. 
Geçen cuma Kayseri Hacı Kılıç Camiine cuma namazı için gittim, lakin dışarıya ses verilmemişti. İçeriye bir kaç defa haber vermeme rağmen, sesi açmadılar. Mecburen vaktin namazını kılıp, ayrılmak zorunda kaldım.
Cami içerisine giremeyen engelli bireylerin de düşünülerek, cami bahçesine ses verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
--
Bir kısım da var ki, bu dine, müslüman olarak inanmadığı komşusunun kızını cariye yapmak, malına çökmek, canına kast etmek için intisap etmiştir. Ne iyi insan olma davası, ne de ma'mur bir insanlık amacı ona uğramamıştır ki tüm din bazlı muhalefetin aslı esası bu gibilerin reddi beyanındandır. Yoksa kim neye inanmış inanmamış kimin ne umrunda. Mevzu cana mala ırza hayata kast kaygısı özde. Mailis Nalars
--
Sivil toplum kuruluşu üst kimliği ile arz ı endam eden yapılanmaların bir biçimde siyasete bulaşma meyilleri ve hevesleri sadece beni mi rahatsız ediyor? Neden ilim irfan fakir fukara, gurabaya yardım düstüru ile yola çıkanlar biraz palazlanınca hedefi devleti yönetmeye güncelliyorlar ve misyonlarını yetersiz görüyorlar?
Neden sorusu saçma oldu, biliyorum. Hepimiz cevabı biliyoruz aslında. Kendini bulunmaz hint kumaşı addedenlerin iştahları ve hırsları. Ardından tüm o yüce değerler, ilkeler sadece amaca ulaşma adına kullanılan alet edavat olmaya mahkum oluyor.
Bunun ıslahı için tek çare, bağımsız denetim ve siyaset yasağıdır kanımca. Bu tarz yapıların yöneticilerine devlet imkanlarından mahrumiyet ve siyaset yasağı şart olmalı.
--
Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir cümlesi boşuna söylenmiş bir cümle değildir. Gemici Ahmet Erdoğan’ın oğlu Recep Tayyip Erdoğan, tornacı Ahmet Hamdi Gül’ün oğlu Abdullah Gül, Cumhuriyet sayesinde Cumhurbaşkanı oldular. Birilerinin özenip getirmeye çalıştıkları babadan oğula düzeni olsaydı bugün hiç birisinin esamesi dahi okunmazdı.
Umarım bir sonraki cumhuriyet algımız toy kurultay odaklı seçilmiş başkan mantığına oturur da özümüze tam bir dönüş gerçekleştirmiş oluruz.
--
Hilafetin kaldırıldığı dönemde, varlığı sadece Hintli müslümanların ilgisini çekiyordu. İslam dünyasında ağırlığı zaten hiç kalmamıştı.
Ayrıca Osmanlı, ahlak ve medeniyet anlamında yaşadığı çöküşü, neoosmanlılar ne kadar yırtınırsa yırtınsın asla garba bağlanamayacak şekilde değerler anlamında iflas etmişti. Garp ileriye atak yaptıkça geri vites manevra yapan Osmanlı yavaş yavaş çürümüş ve cumhuriyetten önce son bulmuştur.
Tekke ve zaviyeler ihanetin ve menfaatperestlerin yuvaları olmuş, Sultanlar safahat düşkünleri olarak tarihe isimlerini yazdırmışlardır, istisnalar hariç olmak kaydıyla.
--
Özellikle üç beş yazar eliyle İmam Hatip Liseli bir kaç kuşağa Atatürk nefreti aşılamaya çalışanlar, bugün din mukaddesat söylemleri ile köşe başlarını tuttu iseler, bu, hep Atatürk'ün Arap örfünün İslam olmadığına dair düşüncesinin hor görülmesi kökenlidir. Evet Ümeyyeoğulları başardılar ve islamı emellerine malzeme kıldılar. Akletmiyor musunuz diyenin kulları en çok da onlara hizmet ettiler, evet.
Senin payitahtına girmişler, koskoca devletini paramparça etmişler ve Anadolu'da da işgal varken, yapılan mücadele ile en azından Anadolu ve yarınını kurtarmış Atatürk ve ordusuna minnet ve sevgi hissiyatları ile şükran sunmayanların alayı hatalıdır..
Atatürk'ün millet için seçtiği veya mecbur bırakıldığı idari sistem ile ilgili olumsuz hissiyat sahibi olmak bu teşekküre mani olamaz.
Tüm kalbimle Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve sevgi ile rahmetle anıyorum.
--
Kendini mütedeyyin olarak vasıflayanların, Atatürk ile barışması aklın gereğidir. Aptal bir islam ilişiksiz dindarlıkla savaşmış, ama başarılı olamamış bu zatı din ile problemli zannetmek gaflettir. Atatürk, Arap ırkçılığı ve kültürünü islam diye sunumlayanlara savaş açmıştır, bu doğru, lakin dine dair hissiyatı menfi olmayan bir ileri görüşlü idi.
--
Tarihte insanların daim hayırla andıkları yöneticiler, idarelerini ilkeler üzerine kaim kılan, nefsani kailelerden kurtulmuş, hakkaniyeti, vicdanı mihenk almış olanlardır.
Kim anılmak şöhret heva için iş tuttu ise boynu devrilmiştir.
--
Kerbela sonrası Arap muktedirlerin, islamı, hakimiyetleri, mensubiyetleri, aşiretleri, ırkları için malzeme kıldıkları çok net değil midir?
Ve halen de böylece değil midir?
Peki niye böyledir?
Haşimoğullarına karşı Ümeyyeoğullarının savaşını incelemek cevabı bulduracaktır.
--
Önderini, tuttuğu yolu yüceltme, önceleme meşgalesinin çeyreğini iyi insan olmaya hasretse bir mütedeyyin, yeryüzünde kötü insan ve zulüm kalmazdı.
--
Yapılan tüm haltlar özünde bir (Ey Rabbim, halt yedim, özür dilerim, affet) demeye bakar ki, falan filan hakkında o cehennemlik diyenlerin onun tevbesiz öldüğüne kesin şehadetleri yok ise, halleri haraptır.
--
Süleyman Çelebi Mevlid'inde 'Bir kez aşk ile Allah dese lisan, dökülür günahlar misl ü hazan' der. Kanaatimce buradaki lisan, dil değil, hal lisanıdır.
Kişi, işinde Allah'ın muradını kast ederse muvaffak olur. Allah'ın muradının izharı da vicdandır. Kalbini dinlemesini bilen, Onun muradından gafil kalmaz olsa gerektir.

 

Yazarın Diğer Yazıları