İsmail ARSLAN

Açmazlarımıza dair

İsmail ARSLAN

Şark'ta konu çok, tefekkür dağınık, söz kuvvetli, fiil zayıftır...


Bu ülke gençlerinin belli bir maddi seviyenin üstünde hayat sürme imkanına sahip olanlarının çoğunun kendi dünyalarından başka dünyaların da olduğunu fark ettikleri, farklı mizaçlarla muhatap olabildikleri en reel ortam asker ocağıdır ve ücretli askerlik ile, sosyal dünyayı da bozduğunu idrak etmesi gerekirdi Hükümetin.
Memlekette bulunan atom bombalarının kumandası bize geçmeden, yok öyle tam bağımsızlık iddialarının bir tutarlılığı ki memleketten uzaklaştırılmadıkça, atılmadıkça da demiyorum, açık ve net el koymadıkça diyorum. Neden el koyma, bu hakkı ne ile iddia ediyorsun diyenlere derim ki, çektirdiklerinin bedeli olarak hakkımızdır.

Kurbanlarını yurtdışında vekalet ile kestirenlere küçük bir ikaz: Civarınızdan, akrabalarınızdan ihtiyaç sahibi olanlar varken kolaya kaçma niyetine yapacağınız bu tercih başınıza bela olabilir. Önceliğiniz yakınlarınız olmalı.

Kayseri'de müteahhitlere bina yapım ruhsatı verilmesi için her binanın bağımsız bölüm adedince belediyenin göstereceği alanlara ağaç dikme ve bakımı şartı getirilmemesinin şehrin geleceğine ihanet olarak değerlendirilmemesi bir absürtlük değil midir, veya bu düşünce mi absürttür?
Kanaatimce tüm sünnet uygulamalarına dair kaideye misal olsun:
Dış fırçası vardı da, onu kullanmayıp, özellikle ağaç mı kullandı Peygamber?
Kaidenin ve uygulamanın amacını sorgulamak isabetli olur.
Maksat ağız ve diş temizliği, yani sünnet olan budur, misvak ağacı kullanmak değil.
Peygamber, o günün şartlarında, çevresinde kolaylıkla temin edilebilen, herkesin de kullandığı en uygun malzemeyi kullandı haliyle.
Kaide, maksadı irdelemek ile algılanabilir.
Ülkemizde kadına şiddet ve taciz olayının altındaki temel sebep, Arapçılığı İslam olarak algılatanların emelleridir.
Malı biliyor zibidi ve diyor ki ya benimsin ya toprağın.
Türkün töresinde kadından devlet başkanı da görmek mümkün ve Allah'ın dininde kadın da erkek de insandır, ancak Arap örfünde kadın maldır. Peygamber, bu algı ile savaştı, ancak kadını meta gören zihniyet, Ondan sonra İslamı da emeli için kullanmayı bildi.
İslamın garip kaldığı zamanlardan bir zamandayız. Her köşede bir cambaz, ağızlarda ayet mealleri, hadisler bol bol, tatbikat hayal... Ahlak ve iman müslümanın yitiği. Dünyadan bir pay daha kapabilmek üstün amaç. Lideri, tebası toptan dünya gaileleri ile meşgul ve bunda da başarısız, müslümanların sırtına binip dehledikleri dinleri de onları asla tatmin edemiyor. Sonuç son nefeste onları kurtaracak helvadan tanrılar ve koyun cebinde din baronlarının onları sırattan geçirme safsataları da inanılası değil, öyleyse kol kola ateşe...
Var mı bir çare? Var evet!
İman tazeleyerek islamı kurtarma safsatalarından sıyrılarak islam ile kurtulma derdi ile dertlenmek... Ya da ukbada daha az azap için din ve dindarlık lafazanlığından sıyrılarak deist veya ateist olmak.
 
 
 
 
 

Yorumlar 2

Yazarın Diğer Yazıları