İlhan AKKURT

Devlet yeniden yapılandırılırken-2

İlhan AKKURT

Geçen yıllardaki bunca mücadeleden İslamcı kesin olan diğer gurup, çağın gelişmeleri karşısında kendisini yenileyip, İslam’dan kopmadan alternatifler geliştirip, milletin ekseri çoğunluğunun desteğini alarak 15 yıldan beri iktidarı elinde tutmaktadır.
İnsanların çevresinde olan gelişmelere kayıtsız kalamaz. Avrupa’daki göz kamaştıran gelişmelerden etkilenmesi normaldir. Dinin yanlış ve insan fıtratına ters uygulamalarını onaylaması mümkün değildir. Böylece dini uygulamalardan soğuyan insanın, aklın ve ilmin rehberliğinden başka sığınacak bir limanı yoktur. Ancak doğu toplumlarından daha fazla egoist olan Batı insanı, saf aklıyla, önce kendisi için iyi şeyler ister, başkalarını pek düşünmez. Böyle bir akıl ilmi gelişmeleri kendi çıkarları istikametinde kullanmıştır. İşte bu gidiş sonunda Batı’da her şeyi maddi çıkara indirgeyen Kapitalist bir sistem ortaya çıkarmıştır. Bunun sonucu aç kalanlar ve ezilenler isyan edip, Komünist bir sistem ortaya çıkarmışlardır. Bu sistem de insana istenen mutluluğu sağlayamadığından 70 yıl gibi bir süre zarfında yıkılıp gitmiştir. Netice de ilim ve saf insan aklının, insanca yaşanacak bir düzen kurmada yetersizliği, özellikle toplumsal ve insani konularda ahlaki yetersizliği, insanların çoğunda ve ülkemiz insanında, Batı düşüncesini sorgulaya yol açmış olup tekrar milli değerler ve dinle barışmasına yol açmıştır.
15 yıllık İslami düşünceden beslenen iktidarı bu zamanın büyük çoğunluğunda iç ve dış kaynaklı komplolarla uğraşmıştır. Bu yılların yarısında Kemalist-solun inançlı kesim üzerindeki zorlamaları kırılmış, böylece bu kesimin “Tersanelerine girilmiş bütün kaleleri zapt edilmiş” oldu. Ancak görülen o ki, ülke insanları, gerçekleri istismar edilen bu gibi söylemlerle gereksiz yere birbirine düşman edilmiş, yeni anlayışla ne cumhuriyet elden gitmiş ne de demokrasi yok olmuştur. Ne padişahlığa dönülmüş ne de ortaçağ şeriatına.  Yıllarca birileri hep gerici yobaz olmakla boşuna yaftalanıp ikinci sınıf insan muamelesi görmüştür. Aksine Fransız türü laik – ve ırkçı uygulamalarla ülke bölünmenin eşiğine gelmiştir. Zaten yeni iktidarın insanımızı bir arada tutan İslam’ı referans alan söylemleri olmasaydı ülke çoktan bölünmüştü. Böylece milletin ortak değerleri önce insanımızın gönlünde, sonra da devlette layık olduğu iktidara kavuşmuştur. Bundan önce zaman zaman hükümet olsa da, İttihatçı cuntanın darbe girişimleriyle iktidar ve muktedir olamamıştı.
Uzatmayalım bin yıldır bu ülkede ve bölgede insanları birleştiren maya tekrar canlanmıştır. Devlet İttihatçı cuntacı zihniyetlerin hakimiyetinden milletin hakimiyetine geçmiş ve ülkede yeniden bir yapılanma başlamıştır. Önce 1960 anayasasıyla oluşturulan yargıçlar hakimiyetine, 2010 anayasa değişikliği ile son vermiştir. Daha sonra ülke, arkasını dış güçlere dayamış bir meczubun, Anadolu insanın yiğit evlatlarını, ülkesine ihanet noktasında aldanmasına sebep olacak bir karşı darbesi, milletin şanlı direnişiyle atlatılmıştır. Böylece hem millet hem de iktidar zor bir sınavı atlatarak değişimi sürdürme konusunda kararlılığını göstermiş oldu. Bu ülkeyi için dış güçlerinin tam bir esaretine dönüştüreceği için 2. bir istiklal harbi olmuştur. Darbenin arkasından bu ihanet şebekeleri de bertaraf edilmiş ve devam eden bölücü terör belası yok edilmeye başlanmıştır. Batı için sorunun ne olduğu hiç çekinmeden açılıkla dile getirilmektedir. ABD'nin eski Türkiye Büyükelçileri Morton Abramowitz ve Eric Edelman, C.B. Erdoğan diktatörlükle, kendilerini dinlememekle, ABD çıkarlarını desteklememekle suçlanmaktadır. Açıkçası pot-modern bir güdümlü yönetim istenmektedir. Bu ara, Ortadoğu İslam coğrafyasında 150 yıl önce oynanan ve ilk turunda Batı’nın galip geldiği satranç oyununun ikinci turu tekrar başlamıştır. Eski tüfek sol ekip “Kahrolsun Amerika, Bağımsız Türkiye” diye yıllarca bağırıp ABD’li SOROS’un askeri olup iktidarı devirmeye çalışsalar da, “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek dünyaya mesaj veren iktidar, “Daha biz ölmedik” diyerek tekrar ayağa kalkıp bu maça devam edecekleri mesajını vermektedir.
Bu oyunlar sürerken Batı’nın, ülke düşmanlarına arka çıkması, devlet yetkililerinden ve milletten büyük tepki alarak AB’den kopma, bu sevdadan vazgeçme süreci başlamıştır. Asıl değişimi tamamlayacak yeni anayasa ve bize özgü başkanlık sistemiyle yeni hamleler bir bir gelmektedir. 1000 yıllık dünyaya nizam vermiş yiğit düştüğü yerden tekrar ayağa kalkmaktadır. Bir eli Batı’da bir eli Doğu’da. Nizamı alem bayrağı tekrar dalgalanmaya başladı. Kapitalist Egonomi devrini doldurmuştur. İnsanlık yeni bir kutlu doğuma doğru yol almaktadır.
 
 

Yazarın Diğer Yazıları