Zamanın behrinde hikmetli, feraset sahibi, ülkesini ve halkını çok seven bir padişah varmış. Bu padişah ülkenin 12. Padişahıymış. Padişah zor bir zamanda göreve gelmiş. Kendinden önceki padişahların çoğu zevki sefa içinde yaşar, halkını düşünmez, kendi keyiflerine göre yaşarlarmış. Kendilerinden büyük ülkelerin güdümüne girer, onlar ne derlerse yaparlarmış. Güdümüne girdikleri bu ülkeler aslında ülkenin iyiliğini istemezlermiş. Halk zayıf olursa ve padişah kendi boyunduruklarına girerse ülkeyi daha rahat sömüreceklerini düşünürlermiş. Halkı zayıflatmak için toplumun kültürünü, inancını, değerlerini dejenere etmek gerektiğini bilirlermiş. Bunun için güdümündeki padişahları da kullanırlarmış. Bu padişahlarda ülkenin ilerlemesi içim İslam inancından kurtulmak gerektiğini düşünürler, düşmanlarına benzemeye çalışıyorlarmış.
Ülkesini çok seven 12. Padişahın ilim ve hikmet sahibi değerli bir hocası varmış. Bu hoca sohbetlerinin birinde ‘’Savaş ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir’’ demiş. Bu yüzden öğrencisine ülkeyi yönetirken İslam inancına değer vermesini, kadim kültürümüzü yaşatmasını, başkalarını taklit etmemesi gerektiğini, karar alırken özgün olmayı unutmamasını sık sık hatırlatırmış.
12. Padişah göreve geldiğinde ülkede ekonomi çok kötüymüş. Ordu komutanları daha önceki padişahları parmağında oynatıyor, ülkenin düşmanı olan güçlü devletlerle de işbirliği yapıyorlarmış. Halkın inancını yaşamasına izin vermiyorlar, başörtülü diye kadınlara eziyet ediyorlarmış. 12. Padişah göreve geldiğinde ilk icraatı, insanların inancını özgürce yaşamasını sağlamak olmuş. Daha sonra ülkeyi soyup soğana çeviren, ülkenin kaymağını yiyen elit kesimin musluklarını kesmiş.
Orduya da çeki düzen verip kışlasına girmesini ve kendi işini yapmasını sağlamış. Ülkeyi tarihinde ilk defa dünyanın en büyük yirmi ekonomisine sokmuş. Hastaneler, yollar, köprüler, camiler açmış. Devletin bütün binalarını yenilemiş. Bilimde ve teknolojide atılımlar yapıp orduyu modernleştirmiş ve dünyanın en güçlü 4-5 ordusundan biri haline getirmiş. Düşman ülkeler ve içerideki işbirlikçileri 12.padişaha bir türlü tahammül edemiyorlarmış. Bu yüzden defalarca suikast düzenlemişler ancak eceli yaratan Allah muvaffak olmalarına engel olmuş.
Her konuda başarılı olan padişah, eğitim de yaptığı çalışmalarla bir türlü başarılı olamıyormuş. Ülkenin Şanlı tarihini, kültürünü, inancını, değerlerini öğrencilerin iyice özümseyeceği bir sistem getirmek istiyormuş. Fakat ne yapsa ne etse ülkenin yaklaşık yarısı güçlü ve kuvvetli olan düşman ülkelerdeki sistemlerin gelmesini istiyor, İslami ilke ve esaslara göre yaşamak istemiyorlarmış.
Halk yaklaşık 200 yıldır bozulma sürecine girmiş. Yalan söylemek, dedikodu yapmak, İslâm’ın haram kıldığı içecekleri içmek, ramazanda oruç tutmamak, faiz yemek, zina yapmak normal bir davranış haline gelmiş. Halkın bir kısmının İslam’la ciddi manda sorunu varmış.
Ülkenin 12.Padişahı, hocasının yanına giderek ahlanıp vahlanmış. Gecemi gündüzüme katarak çalışıyorum, Allah’ın izniyle bir çok konuda başarılı oldum. Ancak çocukların eğitiminde başarılı olamıyorum. Sizce sebebi nedir Üstadım demiş.
Üstad, dertli dertli padişahın yüzüne bakıp çare bellide bunu tatbik edebilir misin bilmem demiş. Padişah ta efendim, çareyi söyleyin ne gerekiyorsa yapacağım demiş. Üstad başlamış anlatmaya. Öncelikle ülkenin ilk padişahları düşman ülkelerden olumsuz etkilenip eğitim sisteminin içinden İslam’ı çıkarttıkları gibi sende İslam’ı geri sokacaksın. Ayrıca kendi tarihini bilmeyen toplumlar geleceğini inşa edemez. Öğrencilerin şanlı tarihimizi öğrenecek bilinçte yetişmesini sağlayacaksın. Tabi ki bu da kendiliğinden olmaz. Bu sistemin işleyebilmesi için eğiticilerin İslam’i hassasiyeti olması, milli ve manevi değerleri içselleştirmesi, ahlaklı olması, öğrencilere güzel örnek olabilmesi, vefakar, dürüst ve çalışkan olması gerekir. Ayrıca ilmin her alanında ilerlemek için öğrencileri ve hocaları teşvik edeceksin. Eğiticilerden okumaya değer vermeyenleri kim olursa olsun kapı dışarı edeceksin. Şunu unutma ki dünyanın en büyük kütüphanesi neredeyse, dünyanın en güçlü ülkesi de orasıdır. Nasihatleri dinleyen padişahın bunları uygulamaya koyması çok zormuş. Çünkü ülkenin ilim adamlarının çoğu yan gelip yatmayı ve tembelliği çok seviyormuş. Derslerinde bildikleri azıcık şeyi her sene öğrencilere tekrar eder dururlarmış.
Ülkede her yerde 1.padişahın heykeli ve resimleri varmış. 1.padişahın ülkeye hizmetleri olmakla beraber diktatör biriymiş, milli ve manevi değerlerimizin çoğunu kaldırıp çöpe atmış. Bir konuşmasında “Gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla ülkeyi yönetmeyeceğiz. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.” diyerek Kuran’ı hayattan söküp atacağını bildirmiş. Zaten sonradan Müslüman olmadığını da beyan etmiş.
1.padişahı sevenlerin çoğunun doğal olarak İslam’la da sorunu varmış. 12.padişah, 1.padişahın propagandasının, öğretilerinin kaldırılmasını bir türlü başaramamış. Halkın içinde de bölünmeler olmuş. Bir kısmı inancını, gelenek ve göreneklerini yaşarken bir kısmı da 1.padişahın yolundan giderek İslam’ı yaşayanlarla dalga geçiyorlarmış ve onlara düşmanlık yapıyorlarmış. Onların toplumun en alt kademelerinde olması gerektiğini düşünüyorlarmış. 12.padişahı destekleyenleri cahil olarak görüyorlarmış.
İşin garibi 1.padişahın yolundan gidenler ülkenin hazinesini sık sık soyup ardından 1.Padişah diyorlarmış. 1.Padişah adeta hırsızlığın, arsızlığın, despotluğun ve kibrin kamuflesi haline gelmiş. Kim büyük bir hırsızlık yapsa 1.Padişah diye bağırıyormuş.
Bir gün ülkenin büyük bir şehrinin yöneticisi devletin hazinesinin dörtte birini çalmış ve 1.Padişah diye bağırmaya başlamış. 1.Padişah diye bağıran yöneticiden 12.padişah şüphelenmiş ve görevlilerden araştırma yapmalarını istemiş. Görevliler araştırma sonucunda büyük şehrin yöneticisinin tarihin en büyük hırsızlığı ve yolsuzluğunu yaptığını ortaya çıkarmış. Yönetici hapse girince kendi taraftarlarını devlete başkaldırması için kışkırtmış. Hak, hukuk, adalet diye sokağa çıkıp bağırmalarını istemiş. Sokağa çıkan gençler bir ay boyunca vandallıklar yapmış, arabaları yakıp yıkmış, dükkanların cam ve çerçeveleini indirmişler. Camilerin duvarına bevl etmişler, caminin içine girip içki içmişler, kuran okunurken yuhalamışlar. Fakat ülkeyi kaosa sürüklemek için yaptığı planların hepsini 12.padişah boşa çıkarmış. Asayişi sağlamış ve hapse gidip büyük şehrin yöneticisinin yanına varmış.
Hapse vardığında tutuklu olduğu halde büyük şehrin yöneticisi 12.padişaha tehditler savurmuş. 1.Padişah diye bağırmış. Bunun üzerine 12.padişah sana bir hikaye anlatıp seni hapishane duvarıyla ömrünün sonuna kadar baş başa bırakacağım demiş.
Ormanda yaşayan bir fare varmış. Bu fare her zaman kuyruğu dik gezermiş, uykusunda bile hiç indirmezmiş. İstediği gibi at koşturan bu fareden bütün orman sakinleri muzdarip. Bütün hayvanlara zarar veriyor, yuvalarına giriyor, yicecekleri çalıyor, yuvalarını yıkıyormuş. Ormanlar kralı aslan toplantı ilan etmiş. Bütün orman sakinleri toplanmış. Farenin öldürülme kararı alınmış ve bu görev bu işi en iyi yapabilecek olan bir kediye verilmiş. Kedi farenin izini sürmeye başlamış. Fareyi yemek yerken görmüş. Şimdi tam zamanı deyip pusuya yatmış.
Bir boşluğunu bulup saldırıya geçmiş. Tam üzerine atlayıp yakalayacakken fare fark edip kaçmış. Kedi peşini bırakmamış. Kovalamaya devam etmiş. Fare mecburen ormanı terk edip bir ahıra girmiş. Ahırda nereye saklanayım diye düşünürken inekten kendini saklamasını rica etmiş. Hayatının tehlikede olduğunu söylemiş. İnek önce yardım etmek istemez kendisi de muzdariptir ama o haline üzülür. Kedi hızla geliyor ve ineğin neresine saklanırsa kedi onu görecektir. İnek arkama geç der. İneğin arkasına geçer geçmez inek üzerine pisler ve onu saklar.
Kedi gelir ineğin yanına sağa sola bakar ve fareyi bulamaz. Tam ümidi kesmişken pisliğin içinde kuyruğunu görür farenin. Farenin kuyruğu diktir. Anlar oraya saklandığını. Kuyruğundan ısırır çıkartır çimlere vurarak temizler ve bir güzel yer. Kedi karnını doyurduktan sonra şöyle manzaraya doğru uzanır ve behey gafil fare. Boğazına kadar bo.... batmışsın, halen kuyruğu dik tutuyorsun. Ne kadar zavallı ve cahil bir fareymişsin der.