İbrahim ŞAHİN

Marifet iltifata tabidir ve iltifatsız marifet zayidir

İbrahim ŞAHİN

İnsanlar doğuştan kendilerinde olan ya da bir takım özverilerle elde ederek ortaya koydukları yeteneklerini ve birikimlerini insanlarla paylaşabildikleri ölçüde hem kendilerine hem de topluma faydalı olabilirler. Bu durum sanat, siyaset, ekonomi, teknoloji ve benzeri hayatın her alanında elde edilen birikimler ve marifetler için böyledir çünkü her biri bir diğeri ile tutunur hayata.

Hemen her insan fıtratı gereği fark edilmek, ilgi görmek, takdir edilmek, sevilmek, merak edilmek ve benzeri gibi bir takım güzelliklere ihtiyaç hisseder ve mutluluklarına mutluluk katarlar bunlarla.

Mesela çocuğunuzda keşfetmiş olduğunuz bir damarı ve ortaya koyduğu minik başarıları takdir ve teşvik ettiğiniz takdirde onun nasıl gül gibi açıldığına şahit olursunuz. 

Pek tabidir ki destek ve takdirlerinizle de hem kendisini mutlu etmiş hem de onun ileride ülkesine hatta tüm insanlığa faydalı olabileceği bir yolun başında yalnız hissettirmemiş olursunuz

Bir insanın sıra dışı davranış ve yaşayışlardan bir adım daha öne çıkarak ortaya koymuş olduğu bir güzellik ve marifeti takdir ettiğinizde yüzünün al al olduğunu görürsünüz.

Okulda veya herhangi bir sosyal alanda gayret ve özverileri ile birlikte oldukları topluluğun önüne çıkma başarısını gösterenleri takdir ve taltif ettiğinizde daha büyük başarılara imza attıkları vakıadır. 

Nasıl ki tohumlar yeşerip meyveye durabilmek için uygun toprağa, havaya, suya ve bakıma ihtiyaç hissederse insanlardaki yetenekler de keşif, teşvik ve takdirler ile gelişir ve faydalı hale gelebilirler.

Aile içerisinde anne, baba, okulda öğretmen, toplum içerisinde de ilgili alanlardaki etkili, yetkili hassas yürekler vesilesiyle ve onların ortaya koyduğu ilgi ve iltifatlarla gelişir marifetler.

Üzülerek ifade etmeliyim ki; Yoğun mesailer harcanılan sosyal ortamlarda, dost ve arkadaş çevrelerinde de hatta aile içerisinde de aynı duyarsızlığın ve ilgisizliğin hüküm sürdüğünü de ifade etmeden geçmek doğru olmaz sanırım. 

Uzun emekler, araştırmalar sonucu yayınlanan bir kitabın, çekilen kimi duygusal ve düşünsel sancılar sonrası yazılan makale ya da şiirin, engin bir hayal gücü ve estetik ruh ile yapılan resim, ebru, hat, tezhib ve benzeri başarıların kendi içimizde nasıl da görmezden gelindiği, en fazla dil ucuyla, lütfen bir takdirle geçiştirildiği de içimizi acıtan koyu bir cimrilik sendromudur maalesef. 

Hiç unutulmamalıdır ki; Sevgi, nezaket, hürmet ve benzeri paha biçilemeyecek derecede üstün ve insani değerlerde yapılan cimrilikler maalesef maddi anlamda yapılan cimrilik ve duyarsızlıklardan çok daha fazla bir nasipsizliktir ve çok daha fazla tahrip eder insanı ve insanlığı.

Sosyal kurumlarımız da farklı bir şekilde düşmektedirler bu kronik iltifat açmazlarına. Takdir görecek ve alkış alınabilecek, daha çok da nefsi tatminlere hitabeden, topluma kalıcı herhangi bir faydası olmayan, sabun köpüğü gibi sönüp gidecek olan “laylaylom” alanlarda tasarruf düşüncesi akıllarının ucundan bile geçmez bu kurumlardaki itibar düşkünü insanların çoğu zaman. 

Ancak kendi içinde saygın, olgun, bir duruşu ve değeri olan, insanların hayatında, gönlünde ve ruhunda derin izler bırakabilecek, toplumların gönül ve ruh kalitesine kalıcı katkılar sağlayacak derecede hassas ve naif alanlardaki organizasyonların şaşaa ve itibar getirisi laylaylomlardaki kadar nefsi kışkırtıcı ve alkış alıcı olmadığı düşünülür sanıyorum  bu insanlar tarafından.

Bu kayda değer(!) derin ayrıntıdan olsa gerek, bu tür başarıların onore edilmesi düşüncesinde birden bire bir tasarruf hassasiyeti peyda olur bal tutan parmakların iradelerinde ve göz ardı edilir insan ruhunun inceliklerine yapılacak olan bu tür naif dokunuşlar maalesef. 

Netice itibariyle her geçen gün biraz daha duygusuz ve duyarsız bir topluluk olur çıkarız.

Ülkemizin kanayan yaralarından birisi olduğuna inandığım bir alandaki bu mütevazı düşüncelerim;

Düzenlemiş oldukları ve ülke genelinden binlerce şairin eserleriyle katıldığı, bu gönül dili ve yürek sızısı eserlerin Sayın Genel Sekreter Yardımcısı Serdar Öztürk, Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Salih Özgöncü, Prof. Dr. Mehmet Narlı, Prof. Dr. Nurullah Genç, Prof. Dr. Ömür Ceylan, Ali Günvar, Ali Ural, Hayati İnanç ile Vedat Ali Tok ve Yavuz Bülent Bakiler gibi seçkin bir seçici kurul tarafından incelenerek dereceye giren şiirlerin belirlendiği 5’inci Dadaloğlu “Gurbet” temalı Şiir Yarışması’nın ödüllerini bir plaket ya da sertifikayı ve bunu bir program çerçevesinde en azından dereceye giren ve mansiyon hak eden şairleri de davet edip şiirlerini okutturarak davetlilerin bu şiirleri ve şairleri dinleme, şiire ve şaire dair ilgi ve muhabbetlerinin daha da gelişme imkanı bulması bağlamında bir hassasiyet ve nezaket gösteremeyip, hesap numarası isteyerek, bir sanat ödülü değil de, maaş veya hak ediş ödüyormuşçasına ödülleri sessiz sedasız hesaba yatırarak şairi ve şiiri itibarsızlaştırma gafletine düşen Kayseri Büyük Şehir Belediyesi’nin ilgili ve yetkililerine teessüren ithaf olunur. 

Bu muhterem zevat hiç unutmasınlar ki “Marifet iltifata tabidir ve iltifatsız marifet zayidir.” Vesselam…
 

Yazarın Diğer Yazıları