“Ataların, uzun denemelere, gözlemlere dayanan yargılarını genel kural, bilgece düşünce ya da öğüt olarak veren ve kalıplaşmış bir biçimi olan, kamuca benimsenmiş kısa, özlü söz” e atasözü dendiğini hepimiz biliriz.
Hepimiz bildiğimiz için de “bu sözü ilk söyleyen atamız kimdir” diye araştırmayız, sormayız.
Araştırıp sormamamızın nedeni; bizi esas ilgilendirenin sözü söyleyen kişinin kendisi değil, söylediği sözüdür.
Bazen de sözü söyleyen söylediği sözlerin etkisiyle kamuda öyle sevilip sayılır ki; onu herkes sahiplenir, onun hatırasına saygıdan, ona izafeten “burada doğup yaşadı” diye menkıbeler söyler mezarı diye türbeler inşa ederler.
“Benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeye geldim
Bezirgânem metâım çok, alana satmaya geldim
…diye başlayıp:
Ben gelmedim dava için benim işim sevi için
Dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim”
…diye sonlanan şiirin sahibi hepinizin bildiği Yunus Emre de böyle sevilen, sayılan kişilerdendir.
Mevlana denildiğinde tek bir şehir olarak Konya akla gelmektedir.
Oysa Yunus Emre denildiğinde birden fazla onlarca ve hatta ülke sınırları dışında da şehirlerde adı geçmekte, ona ait olduğu söylenen mezarları bilinmekte, ziyaret için türbeleri bulunmaktadır. Bu da yukarda “Dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim” diyen Yunus’un bir kerameti olsa gerektir.
Bu konuda onunla adaş olan Sayın Yunus ARLAN şöyle demektedir: “Yunus Emre'nin "Bizim Yunus" olarak anılması boşuna değildir, çok şey ifade eder. Zira bu toprakların halkı, yolunun geçtiği geçmediği her köy, her kasaba, her şehir onu kendinden bilir; onun adına da izine de sahiplenir. Ne de olsa o, herkesin Yunus'udur. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı her demde imdada yetişir sözleriyle. "Bizim Yunus" tur; çünkü bizdendir, bizim gibidir, şiirleri gönlümüze hitap eder. Onunla doğarız, onunla büyür ve onunla bu dünyadan göçer gideriz.
Yunus gibi eren bir şairi herkes sahiplenir. Hatta bugün Türkiye'nin her yerinde bilindiği gibi dünyanın da sahip çıktığı bir şair, ozan, âşıktır. Herkes nasibince Yunus'tan alacağını alır. Öyle ki bu sahiplenme Yunus'un ölüsüne ve hatırasına kadar uzanır. Anadolu insanının Yunus'u ne denli benimsediğinin bariz göstergelerinden biri de birçok köy ve kasabada ona atfedilen türbeler, kabirler ve makamlardır.”
Burada bildiklerimizden bir kaçını yazalım ki sözümüz havada kalmasın.
Eskişehir Sarıköy/ Afyon Sandıklı'ya bağlı Çayköy/ Uluborlu'da Büyük Çeşme Mahallesinde / Bursa / Erzurum'a yakın bir köy olan Tuzcu Köyü / Aksaray Ortaköy / Keçiborlu / Kula / Erzurum Tuzcu Köyü / Ünye…
Bu yazının yazılma nedeni de Isparta da Gönen de ki Yunus Emre ziyaret yerini gezip görmemden ötürüdür. Ziyaret yerinde Yunus’tan şiirler ve bir de heykeli olsa da son noktayı ulu bir ağaç gövdesinde asılı olan tabelada ki şu söz koymaktadır:
“Yunus’un hakiki mezarı onu sevenlerin gönülleridir”
Yukarda alıntı yaptığım yazı içerisinde şöyle bir söz çok dikkatimi çekti. Diyordu ki o sözde: “Herkes nasibince Yunus'tan alacağını alır.”
Biz de nasibimizce aldık alacağımızı ve dahi sizlerin de nasiplenmeniz için serdik gönül soframızdakini. Biz şair olarak ben Yunus’u böyle görüp yazsam da esas sizler nasıl görüyorsunuz o önemli.
YUNUS
Bahçelerin bağların
Kokan gülüdür Yunus
Hakikat ateşinin
Koru, külüdür Yunus
Çağlayan gönüllerin
Akan selidir Yunus
Hoşgörü rüzgârının
Esen yelidir Yunus
Âşıkların Hak diye
Taşan dilidir Yunus
Ozanların sazında
Coşan telidir Yunus
Nefes diye yollara
Düşen delidir Yunus
Taptuk'un dergâhında
Pişen velidir Yunus
Kovanda arıların
Süzme balıdır Yunus
İnsan denen çınarın
Bir tek dalıdır Yunus
Örnek insan olmanın
Gerçek halidir Yunus
Sen, ben gibi konup da
Göçen fanidir Yunus…