Sallanmadık

Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Hatay, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Osmaniye, Malatya, Sivas, Kayseri, İzmir, Adana, Ankara, Nevşehir ve dahi 66 ilimiz, sınır komşularımız hatta dünya coğrafyasında sallanmadık. 

Çocukluğumuzda, öğrenciliğimizde yediğimiz azarları, aldığımız cezaları hatırlıyor musunuz? Önce ikazlar sonra cezalar, son zamanda yaşadıklarımız gibi değil mi? Söz dinlemeyen yaramaz çocuğuz önce oda hapsi cezası aldık, şimdi de sevdiğimiz şeylerden uzak kalma cezası alıyoruz. Galiba biz “misak-i ezelî”de verdiğimiz  kulluk ahdimizi- unuttuk, Malike’l mülkü karıştırdık, sınırlarımızı zorladık. Bakın halen binaların sağlamlığını, birilerinin açığını, hatalarını, yanlışlarını araştırıyor “emr-i batıl” içinde hevâ ve heveslerimizin alanında dolaşıyoruz(boş işler ile uğraşıp nefsinizin emrinde dolaşıyoruz.) Acaba üzerinde bulunduğumuz arza zulüm mü ettik, bizi şikayet mi etti?   Efendimiz buyurmuş ki büyük günahlar insanı cennete küçük günahlar cehenneme götürür, sahabe şaşkın Allah Allah küçük günah neden insanı cehenneme götürsün ki.... Efendimizin mübarek dudaklarından süzülür izahı; “insan işlediği büyük günahların farkına kolay varıp pişman olur ve bir daha yapmamak üzere tevbe eder de olur ki bağışlanır ama yaptığı küçük hataları günahları hafif görür, fark etmez ya da hatırlamaz bu sebepten dolayı da tövbe etmez bir daha yapmamanın tedbirini de almaz da ondan”.  (bk. Taberi,8/245; İbn Ebi Hatim,3/934; Suyutî, ed-Durru’l-Mensur, 2/500; Beyhakî, Şuabu’l-İman, 5/456)

Hayatımızda büyük olayları görmekten küçükleri hep kaçırıyoruz. Toplumsal ahlakımız sallanıyor hissetmiyoruz. Enkazlarda huzurumuz kaldı feryat ediyor duymuyoruz. Ruhumuz açlıktan ölüyor görmüyoruz. Arz halimize dayanamıyor bilmiyoruz. İlahi davet var gözümüze; Nar taneleri gibi tek tek dağılmayın birlikte kalalım, Hak'kın sevgilisi birlikte rahmet vardır demiyor mu? kabuğumuz zırhımız olsun, imanımızın zırhı ibadet değil mi? alemlerin Rabbi namaz insanı kötülükten alıkoyar buyurmuyor mu? ilahi davet var kulağımıza, duyalım nefesimizdeki zikri, Hay ile dirilip Hak ta baki kalalım "bilesiniz ki kalpler ancak Allah'ı zikretmekle huzur bulur"(Ra'd 28), ilahi davet var fikrimize “Esmaü’l Hüsnayı’ idrak edip  , "O, Allah'tır, bir tektir. Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.) O'ndan çocuk olmamıştır Kendisi de doğmamıştır Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir. (İhlas S) diyelim ve bu hâl ile yaşayalım.

İlahi davet var gönlümüze, tevekkül edelim teslim olalım Rahmana.  İman ile ruhumuzu kıyama kaldırıp; ben senin taptıklarına tapmam diyerek nefsimizi sallayalım, Allah’ım! Senden yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidayet etmeni isteriz. Sana inanırız, sana tevbe ederiz. Sana güveniriz. Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek seni hayır ile överiz. Sana şükrederiz. Hiçbir nimetini inkar etmez ve onları başkasından bilmeyiz. Nimetlerini inkar eden ve sana karşı geleni bırakırız.

Allah’ım! Biz yalnız sana kulluk ederiz. Namazı yalnız senin için kılarız, ancak sana secde ederiz. Yalnız sana koşar ve sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. İbadetlerini sevinçle yaparız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını dileriz.

Azabından korkarız, şüphesiz senin azabın kafirlere ve inançsızlara ulaşır.(Kunut) diyerek kıraat edelim. Efendimizin sünnetini ihya ile  (namazlarımızda Kunut duaları ve Kâfirun sureleri ile yakaralım) bu zor günlerin üstesinden gelmeye çalışalım.

Umut edip Rahmana sığınalım. Onbir ayın sultanı geliyor nazlana nazlana gelin Allah’ın sevdiği kulların orucuyla karşılayalım Onbir ayın sultanını ubidiyyet ile İyyake na’büdü ve iyyake nestain diyerek Hakkın hududu içerisinde imsak edelim.....

İnşaaAllah