Gelin tanış olalım
Filiz TURHAN
Severim ben seni candan içeru
Yolum vardır bu erkândan içeru
Beni bende demen bende değilim
Bir ben vardır bende, benden içeru…..
Yunus Emre (r.a) halimizi görse “sizden içeru ne halk var ne Hak “ der mi acaba? Hz. İsa (a.s) buyuruyor :” Bu dünya bir köprüdür. Bu köprüden geçin ama asla onu (orada kalacak gibi) imar etmeyin”(Müzekkin Nüfus) Köprüye ayak bastığımızda menzil bize uzak geliyor oysa adım attığımız an varacağımız yer ve zaman bellidir.
Dünya köprüsünün üzerinde kimimiz halk sevgisiyle kimimiz can sevgisiyle saraylar inşa ediyor ve yaşamımızı gönlümüzü doldurduklarımızla şekillendiriyoruz. Ne hikmetse bir kere de olsa kalbimizin içine bakmıyoruz ne ile dolmuş diye “hiçbir kul kıyamet gününde ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından malını nereden kazanıp, nerede harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz (Tirmizi,Kıyamet1)” hadisi şerifini bilmediğimizden ya da unuttuğumuzdan belki ,belki de çağın hastalığı diye tabir edilen bencilliğin farklı boyuta ulaşarak içimizde oluşturduğu karanlık boşluktandır .
Çağın hastalığı demişken israf düşkünlüğümüze de değinmemek olmaz; Zamanı - "demişti, yapmıştı, olmuştu" larla pervasızca tüketirken kendimizi tanımak için kullanmıyoruz. Kâinatın mayasında muhabbet varken biz neye, kime, ne kadar muhabbet besliyoruz biliyor muyuz?” Suyun rengi kabına göre olurmuş (Cüneyd’i Bağdadi Hz.) Madem bir damla su ve bir avuç toprağız (Yunus Emre) o halde gönül kabımızın rengi ne, meylimiz kime, neye, bilmeliyiz. Dünya köprüsünde Ahiret esenliğine ulaşmak için yol almalıyız. Esenlik ve selamet için Hak din İslam bize oku diyor. Oku: Yaratanı yaratılanı kâinatı kendini oku diyor. Yaratılmışların deryasında küçük bir damla iken dünyada vücut bulan kendimizi, nefsimizi tanımakla başlamalıyız okumaya. Hz. Peygamber (s.a.v) buyuruyor ki “Nefsini bilen Rabbini bilir”. Mesela; Bir sevgilinin etrafına yüzbinlerce ayna konulsa o sevgili yüzbinlerce görünür. Ayna yeteneklerine göre parlak bulanık eğri büğrü gösterebilir, kişi sevgilinin bir aynada görünen yüzünü görüp diğer yüzlerini inkâr etse arif değildir. Arif olan hepsini kabul eder, sevgiliyi ayna ile de görür ayna olmadan da.(İsmail Hakkı Bursevi Hz)İnsan Rabbinin aynadaki yansımalarından biridir, bu sebepten kendimizi okumalıyız. Nefsinin ayıplarını, kusurlarını görmeyen kimse, doğru yoldan ayrılır. Oysa istikamet üzere olmak en büyük keramettir, İlmi öğrenen, günah işlemekten korkar. Günahtan korkan ondan kaçar. Ondan kaçansa kıyamette hesaptan kurtulur. İnsandaki en üstün haslet, kâmil akıl ve güzel edebdir. Devamı sükûttur. Kişi için en güzel süs; sükût, doğruluk ve vakardır. Güzel ahlakı ve sabrı tek cümle ile özetleyecek olsak galiba bu da geçer ya hu diyebilmek derdik.
Gönül hanesini temizleyip edep elbisesini giyinen kendini sükût doğruluk ve vakarla süsleyen bir mü’min çevresindekileri de kendine benzetmez mi? Benzetir. Elbiseler elbiselere benzeyince kalplerde kalplere benzemeye başlar(Abdullah İbni Mesut).Dışımızla içimizle çevremizi etkilerken dışıyla içiyle çevremizden etkileniyoruz. Nefsimizin bahçıvanı olabilmek gülistanlarda gül olabilmektir muradımız.
Medet Ey Mevlâm...
Yunus Emre ile başladık Yunus Emre ile bitirelim;
Hak cihana doludur, kimseler Hakk’ı bilmez.
Onu sen senden iste, O senden ayrı olmaz.
Dünyaya inanırsın, rızka benimdir dersin.
Niçin yalan söylersin?, çün sen dediğin olmaz.
Ahret yavlak ıraktır, doğruluk tek azıktır
Ayrılık sarp firaktır, hiç varan geri gelmez
Dünyaya gelen göçer bir bir şerbetin içer
Bu bir köprüdür geçer, cahiller onu bilmez
Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz
Yunus sözün anlarsan, ma’nisini dinlersen
Sana bir amel gerek, burada kimse kalmaz