Bir Taş Değsin Taif'te Yüreğimize
Filiz TURHAN
“Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle” diye belirlemiştik. İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun binekler üzerinde sana gelsinler. Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin. Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik’i (Kâbe’yi) tavaf etsinler.” (Hac, 22/26-29)
Müjdeler olsun ki zaman, Gurbiyyet”e vesile günlere gebe. Yine rahmet bulutları kaplayacak semaları, sağanak sağanak mağfiret, muhabbet yağacak yeryüzüne, Hüccac libasları giyecek yürekler ''Allah’u Ekber'' teslimiyetine şahit olacak kâinat. Kimi Hacc yolunda döne döne , kimi canını cananını kurban ettiği udhiyye (kurbanlık) sırtında yürüyecek Hakk'a. Müjdeler olsun ''eyyam-ı nahr'a, iyd-i adha.
Câbir b. Abdullah (r.a.) anlatıyor:“Resûlullah bir bayram günü kurban olarak iki koç kesti ve onları kıbleye doğru yatırdığı zaman şöyle dedi: ‘Ben hanîf (hakka yönelmiş) olarak, yüzümü gökleri ve yeri yaratan (Allah)’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim. Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müslümanların ilkiyim. Allah’ım (bu kurban) sendendir ve Muhammed ile ümmeti tarafından senin (rızan) için sunulmuştur.’” (İbn Mâce, Edâhî, 1; Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 3-4)
Muştu alemleri delip gelir de ruh durur mu beden de? Koluna gönlü takıp rahmete, mağfirete, hakikate koşmaz mı? Hakk’a aç garip ruhumuzla, hicaplar yüklü gönlümüzle, kapatıp gözlerimizi çıkalım mı gurbiyyet yoluna?
Bir taş değsin yüreğimize Taif’te, inceden bir damla yaş süzülürken yanağımızdan, dolsun sinemize peygamber kokusu, titresin nefsimiz korkudan, kolay mı? Hakka yolculuktur hacc yolu.
Kapkara nuruyla göz kırpan Hakkın mabedine aşık olsun ruhumuz, vecde gelsin döne döne aslınamülaki olsun. Her dönüşte çıkaralım gönlümüzdeki kirli libasları, vazgeçelim maldan makamdan, koklamaya kıyamadığımız ana, baba evlattan, geçmişten sıyrılıp yarından vazgeçelim. Gördüm, duydum, okudum, bildim dediğimiz ilim gömleğini atalım üzerimizden, sıyrılalım her ne varsa nefs”i emarenin cümle emirlerinden. Ne cennet arzusukalsın gözümüzde ne cehennem korkusu içimizde, bir elimizde ahiret bir elimizde dünya yüzümüzü döndürelim hakka. Makam-ı İbrahim'le geçelim perdeleri.
Gece gündüz döne döne istediğim Haktır benim
Allah deyip yana yana istediğim Haktır benim
Yoluna terk edip canı akıtıp gözümden kanı
Ah eyleyip dünü günü istediğim Haktır benim...
Safa Merve tepelerinde koşalım Hacer annemiz gibi, bir damla su bir lokma aş arayalım ruhumuza. Arafat’ta vakfe duralım, hesap günü Hak divanında durur gibi. Çarşaf çarşaf açılırken amellerimiz, bir korku sarsın yüreğimizi. ’’Ey zenginler zengini Rabbim, ey ihsan edenlerin en cömerdi, ey âlemlerin sahibi, Senin lütfun, Senin ihsanın bütün cihanı kaplar, lütfunla ihsanınla cehennemden azat eyle bizleri’ ’diye yalvaralım, ’’Allah’u Ekber’ ’zikriyle teslimiyetin sırrına erelim. Mina'da görelim nefsimizi levm edelim, kızalım, dövelim, zemzem ile yıkayalım, yetmez değil mi? Evet yetmez. Hz. İbrahim'in koçunu kurban ettiği tepeye çıkalım. Tekbir bıçağını şeytanın ve nefsimizin süslü emirlerine, gönül hanemizi bezeyip döşeyen dünya sevgisine vuralım, zahid eyleyelim nefsimizi zühd tacı insin semadan yüreğimize.
Ben dost ile dost olayım, ölmezden evvel öleyim
Cânımı kurban kılayım, dünyâ bâkî kalmaz bana
Terk eyledim cümle işi Hakk yoluna kodum başı
Dost yüzünü göreliden sabr ü karâr olmaz bana
Hakk Teala’nın tekliğini benzersizliğini haykıran Uhud’un sesi çizsin yüreğimizi. Resul aşkıyla kavrulmuş toprakları yaksın ayaklarımızı. Hz Enes’in (r.a) Efendimiz(sav)’den duyduğu ‘’Uhud bir dağdır ki, biz onu severiz, o da bizi. O cennet dağındandır.’’ rivayeti gelir se aklımıza sükut edelim. Korkalım söylemeye ya lerze gelirde kıpırdanırsa kim diyecek ona ‘’Sakin ol .......’’sözler düğümlensin boğazımızda utanç kaplamış yüreğimiz şaha kalksın aşk ile, burnumuzun direği sızlasın gül kokusuyla. Cennetü’l baki’den süzülüp gidelim Mekke’ye.
Açtım Mekke kapısın,
Duydum o dost kokusun,
Erenlerin hepisin,
Gördüm bir dağ içinde.
Kalpten büyük dağ olmaz,
O Allaha doyulmaz.
Sohbetine kanılmaz,
Erdim bir dağ içinde.
Yunus eydür: Gezerim,
Dost iledir pazarım,
O Allahın didarın,
Gördüm bir dağ içinde.
Rahmetiyle, birlik beraberliyle ,sayısız ihsan ve lütfuyla tevhid sırrını haykıran Kurban Bayramımızın, Hacc farizamızın Hakka yakınlık vesilemiz olması muradıyla burada bitirelim yolculuğumuzu. Ellerimiz semada gönlümüz divanda dua edelim ümmeti muhammed”e(sav).
Kudüs’te nice İsmailler kınalanıp yürüyor şehadete, nice Hacerler koşuyor viraneden viraneye, İslam nuru yayılıyor âleme döne döne Ey cümle kainatın hakimi, merhametlilerin en merhametlisi bizi İslam sancağından mahrum etme. Amin