Feyyaz İRFAN

Yurtdışında Türkçe, Türkçe Kültürü dersi

Feyyaz İRFAN

1960'lı yılların başından itibaren başlayan yurt dışına işçi göçünün doğal sonucu, orada doğan ve büyüyen vatandaşlarımızın Türkiye ile bağlarının korunması ve geliştirilmesi ihtiyacı geç de olsa 1971 yılında fark edilmiştir. 
 
15/11/1971 tarihli ve 7/3479 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına dayalı olarak sonraki yıllarda, vatandaşlarımızın çocuklarının eğitimine destek olmak amacıyla Türkiye'den öğretmen göndermeye başlanmıştır. Gönderilen öğretmenler gittikleri ülkelerde vatandaşlarımızın çocuklarına yerel yönetimlerin sağladığı mekanlarda Türkçe-Türk Kültürü Dersi adı altında dersler vermeye başlamışlardır. Bazı ülkeler Türkiye'den öğretmen kabul ederken, Hollanda, Danimarka gibi ülkeler, Türkiye'den gönderilen öğretmen yerine, o ülkede bulunan T.C vatandaşları arasından öğretmen vasfına sahip olan vatandaşlarımızı bu amaçla okullarda görevlendirmiştir.
 
Bugün, Hollanda yerel makamlarının vatandaşlarımızın çocuklarının eğitiminde görevlendirdiği öğretmenlere hizmetiçi eğitim düzenlemek ve bu eğitimi verecek Türkçe ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanında iki öğretim üyesinin görevlendirilmesi konusunun, Türkiye-Hollanda Kültür Değişim Programında müzakere edildiği maddeyi konu alan yazımızı paylaşmak istedik.
 
Bin dokuz yüz doksanlı yılların başı… O yıllar, yaşayanlarca malum, askerlerin hükümetler üzerindeki vesayetinin çok yoğun olarak hissedildiği zamanlar. Türkiye-Hollanda Eğitim İşbirliği Protokolü imzalanacak. Konu ile ilgili bütün hazırlıklar tamam.
Genel Müdür Ezgin (*) Bey, Şube Müdürü Ergün Bey’i makamına çağırır:
-İmzalayacağımız Protokol metni hazır mı?
Ergün Bey,
-Hazır Sayın Genel Müdürüm.
Genel Müdür,
-Getirin de bir bakayım.
Ergün, makamdan çıkar ve hazırlamış olduğu Protokol metnini bir dosya içinde getirerek Genel Müdüre takdim eder. Ezgin Bey protokolü satır satır okur ve 11. Maddeye takılır. Bu madde Hollanda’da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çocuklarının devam ettiği “Türkçe Türk Kültürü Dersleri”nde görevli öğretmenlerin hizmet içi eğitiminin düzenlenmesi ile ilgilidir. Türkçe Türk Kültürü Derslerini Federal Almanya’nın aksine, Hollanda’da Türkiye’den Millî Eğitim Bakanlığının (MEB) gönderdiği öğretmenler değil, Hollanda’da yaşayan, bir şekilde Hollanda’ya gitmiş öğretmenler vermektedir. Bu durumdan MEB yetkilileri rahatsızdır. Çünkü Hollanda’da genellikle Türkçe Türk Kültürü Derslerini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile hukuki anlamda problemli olan kişiler vermektedir. Hatta aralarında T.C. vatandaşlığından çıkarılmış olanlar da vardır.
Daha önceki Türkiye-Hollanda Eğitim İşbirliği Protokolü toplantılarında bu durumu gündeme getiren MEB yetkililerine Hollanda tarafı, “Hollanda’da yaşayan ve işsiz olan bu insanlara iş vermek durumundayız. Onlar işsizken Türkiye’den öğretmen getirmemiz doğru olmaz.” diyerek bu konudaki gerekçelerini söylemişlerdi. Tabi Türk tarafı olarak bu konuda daha fazla bir şey söylemeniz anlamsız oluyordu. Sadece, “Türkiye’den gönderirsek öğretmenin parasını da Türkiye Cumhuriyeti olarak biz vereceğiz.” teklifine de hiç sıcak bakmıyorlardı.
Protokoldeki 11. Madde’ye göre, Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımızın çocuklarına Türkçe Türk Kültürü Derslerini veren öğretmenlere, Türkiye’den gidecek biri Türkçe branşından, biri de din kültürü ve ahlak bilgisi branşından olmak üzere iki öğretim üyesi on iş günü süresince hizmet içi eğitim düzenleyeceklerdi. Yani Türkçe Türk Kültürü konusunda iki yetkin akademisyeni görevlendirmek en akılcı yol olarak görülüyordu.
Genel Müdür Ezgin Bey,
-Türkçe öğretim üyesi tamam ancak din kültürü ve ahlak bilgisi için ilahiyat fakültesi öğretim üyesi sıkıntı olur. Yarın gazeteler bunu haber olarak manşetten verir. “Hollanda’daki öğretmenlere gericilik dersi verilecek.” derlerse bu bizi sıkıntıya sokar. Bu maddeyi yeniden düzenleyin. İlahiyatçı akademisyeni çıkarmanızda fayda var.
Ergün Bey,
-Genel Müdürüm, bu doğru değil. Tarihte Türk milleti kadar çabuk asimile olan bir başka millet var mı bilmiyorum? Ama şu bir gerçek dinini kaybeden Türk’ler (Bulgarlar, Macarlar vb.) çok çabuk asimile olmuştur. Onun için bizim yurtdışındaki vatandaşlarımızı dinleri ile buluşturmamız gerekir. Bu hizmeti de doğru din adamları ile vermeliyiz. Yoksa yurtdışındaki bu nesil, din konusunda ehliyetsiz ve kifayetsiz insanların insafına terk edilmiş olur ki bu ileride hem içinde yaşadıkları toplum için hem de Türkiye için sıkıntı doğurur. Bir zamanlar F. Almanya’da “… Ses” diye bilinen insanların türemesi, devlet olarak bu konuya sahip çıkamamamızın sonucudur. Onun için bu maddedeki ilahiyat fakültesinden gönderilecek akademisyeni basın-yayına karşı rahatlıkla savunuruz. Onları bu konuda, doğru iş yaptığımız konusunda ikna etmeyi izniniz olursa ben üstlenebilirim. Bu konuda rahat olun Siz…
Ezgin Bey,
-Bu kadar güveniyorsun kendine…
Ergün Bey,
-Elbette Sayın Genel Müdürüm. Önümüzde bir yığın örnek var. Basın bunları anlamayacak kadar cahil insanların elinde değil diye düşünüyorum…
Ezgin Bey,
-Peki… Riskli bir konu ben ikna oldum. Ama bir sıkıntı olursa bu konuda hesabını sorarım haberin olsun.
Ergün Bey,
-Tamam, Genel Müdürüm bunun riskini ben üstleniyorum. Bu konunun şimdilik doğrusunun bu olduğunu düşünüyorum. Siz merak etmeyin. Her şey bu şekilde daha iyi olacak, diyerek müsaade isteyip makamdan ayrılır.
Ertesi gün, Türkiye-Hollanda Eğitim İşbirliği Protokolü bir değişikliğe uğramadan hazırlandığı şekliyle imzalanır. Konuyla ilgili olarak MEB Basın Müşavirliği de bilgilendirilir. İmzalanan Protokol bir sonraki gün bir iki gazetenin ara sayfalarında küçük bir haber olarak yer alır. Yani anlaşılan, Genel Müdürün çekindiği gibi bir haber çıkmaz...

O gün bugün, bu madde çalışır durumdadır. Bakanlık istediği her yaz tatilinde Hollanda’da mahallen görevlendirilen öğretmenlere, yukarıda bahsedilen iki branşta Türkiye’den gönderdiği akademisyenlerce hizmet içi eğitim düzenlemektedir.
Her nerede ve hangi konumda olursanız olun, risk almadan, sorumluluk üstlenmeden ve de ileriye dönük hayalleriniz, düşleriniz, hedefleriniz ve de planlamalarınız olmadan geleceği kurgulamanız ve ilerleme kaydetmeniz mümkün değildir.
(*) İsimler müstear
 
 
Yorumlar 1
Hasan Şafak 18 Şubat 2018 15:37

kamuda risk almak her zaman sıkıntılıdır. ama risk almadan da iyi şeyler yapmak yazarın dediği gibi pek olası değil. risk alan kişinin kamuda ne işi var da denebilir! güzel bir işe vesile olmak elbette önemli. kamu görevlilerine duyurulacak cinsten bir örnek...

Yazarın Diğer Yazıları