Feyyaz İRFAN

Doğalgaz ustaları Bolu'dan…

Feyyaz İRFAN

Kamuda işlerin proje temelli yürütülmesi ve uzun soluklu ülke menfaatinin düşünülmesi önemli. Karar merciinde bulunanların özellikle proje üreten ve bir heyecan ortaya koyan insanımızın bu heyecanını anlamaları ve onları teşvik ederek yüreklendirmeleri ihmal edilmemeli. Bolu örneği kamu kurumları için önemli bir örneklik teşkil edecek cinsten...
…………………………………………………………………………………………
İki bine iki kala, Bolu’da Toplam Kalite Yönetimi konusunda İl Milli Eğitim Müdürlüğünün düzenlemiş olduğu konferansa davetli olarak katılan Sungur Bey, Koç İlköğretim Okulunun konferans salonunda, Rektör Profesör Nihat Bilgen’in ardından kürsüye davet edildi. Salonda kalabalık bir eğitimci topluluğu pürdikkat Sungur Bey’i dinliyordu.  Konu eğitim yönetiminde kalite olunca Sungur Bey, konuşmasının daha başında eğitimin tanımını vererek konferansına başlıyordu.
“Eğitim bilimciler eğitimin farklı farklı tanımlarını yapıyorlar. Belli bir bilim dalında, belli bir konuda bilgi ve beceri kazandırma, yetiştirme ve geliştirme süreci. Yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme süreci vb. Ancak, benim tanımım bu yapılan klasik tanımlardan biraz farklı olacak. Çünkü insan yaratılışı icabı sorumsuz değil, sorumlu bir varlık. Bu sorumluluğu önce kendisinden başlatmak gerekiyor. Yani insan olarak öncelikle kendimize karşı görev ve sorumluluklarımız var. Elbette ailemize, içinde yaşadığımız toplumumuza ve insanlığa karşı da sorumluluklarımız var. Bu sorumluluklarımızı yerine getirmek için bedenen ve zihnen donanımlı olmamız gerekiyor. Onun için bu bakış açısıyla bir cümle ile eğitimi tanımlayacak olursak; eğitim, insanın kendisine, ailesine, milletine, tüm insanlığa ve Allah’a karşı sorumluluklarını yerine getirmesi için zihnen, bedenen ve ruhen donanımlı kılınması sürecidir.”
Bu girizgahın hemen ardından “eğitimde kalite yönetimi” konusuna örnekler vererek devam eden Sungur Bey, salonun pür dikkat kesildiği konuşmasında millet olarak dünyanın en ileri ülkeleri ile her alanda bir yarışın içinde olmak zorunda olduğumuzu anlatarak bir Japon işçisinden örnek veriyordu.
 “Japon işçi binek arabasının sileceğini takıyor. Yaptığı iş üretilen arabaya silecek takmak şeklindedir. Fabrikayı ziyaret eden yabancı heyetin içinden biri yaklaşıp orta yaşlardaki bu kadın işçiye soruyor…
-Ne iş yapıyorsun?
Genç kadın bu soruya cevaben;
-Dünyanın en iyi arabasının sileceğini takıyorum, diyor.
“Burada dikkatinizi çekmek istediğim konu, sıradan bir Japon işçisinin, ülke olarak Japonya’nın dünyanın otomobil üreten en ileri ülkeleri ile bir yarışın içinde olduğunun farkında olması konusudur. Bizim de her bir öğrencimizi böyle bir bilinçle yetiştirmek mecburiyetimiz var.” diyen Sungur Bey, proje bazlı çalışmanın önemine vurgu yaparken, Türkiye’den de kalite konusunda, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TAİ) örneğini vererek konferansını daha bir ilgi çekici hale getiriyordu. Bu örnekte Türk işçisi ve mühendisinin kaliteye gösterdiği önemi ve hassasiyeti ifade eden bir uygulamadan söz ediliyordu. Zira Sungur Bey’in, “TAİ’de F-16 savaş uçaklarının üretimine başlandığında, o güne kadar bütün dünyada toplamda 3.500 adet F-16 uçağı üretildiğini ve 3.500 uçağın içinde sadece 5 adet F-16 uçağının sıfır hatalı olarak üretildiğini, buna karşılık TAİ’de ilk 20 uçak üretildiğinde bir sıfır hatalı uçak, 100’üncü uçağın üretildiğinde ise sıfır hatalı uçak sayısının 8’e ulaştığı”nı söylemesi dinleyiciler arasında büyük bir memnuniyet uyandırmıştı.
………………
            Sungur Bey, konferans süresince eğitimin kalitesini artırmak amacıyla okul yönetiminden öğretmene, ailelerin sorumluluğundan okullardaki meslek örgütlerine, medya kuruluşlarına kadar herkesin büyük bir sorumluluk altında olduğuna işaret ediyordu. Eğitimde hiçbir ferdi kaybetmek lüksümüzün olmadığını, çalışma hayatında da ekip çalışmasının önemini anlatırken yaptığı, “Toplam Kalite Yönetimi; iç ve dış müşteri beklentilerinin yerine getirilmesini temel olarak alan, çalışanların bilgilendirilmesini, yetkilendirilmesini ve takım çalışmalarıyla tüm süreçlerin sürekli iyileştirilmesini hedefleyen bir yönetim felsefesidir.” tanımı, verdiği Japon işçi ve TAİ örneği Maarif Müfettişi Fehimdar Bey’in (*) dikkatini çekmişti.  Aynı şekilde, Sungur Bey’in “Çalıştığınız kurumda müdür olarak tek başınıza karar almak yerine öğretmenlerinizin, öğrencilerinizin, yerine ve konusuna göre velilerinizin görüşünü alın. Bu insan kaynağı bakımından ne büyük bir zenginliktir. Yani okulunuzda kırk öğretmen varsa kırk kişilik bir danışman ekibiniz var demektir. Bundan daha önemli bir zenginlik olur mu?” sorusu Fehimdar Bey’i heyecanlandırmıştı.
Fehimdar Bey notlarını alırken aklında hep Meslek Lisesindeki öğretmen arkadaşı Caner Bey’in doğalgaz konusundaki projesi vardı. Proje o günün şartlarında yetkililer tarafından niçin reddedilmişti? Caner Bey’in büyük bir heyecanla hazırlamış olduğu proje, Türkiye için hayati ve havada kapılacak bir proje idi. Zira Caner Beyin anlatımına göre, şehirlerin doğalgaz dağıtım işlerinin yürütülmesinde Rusya’dan ve Meksika’dan aylık yedi bin dolara usta getirilip çalıştırılıyordu. Oysa Caner Bey, bunun rahatlıkla Türkiye’de ustasının yetiştirilebileceğini söylüyor ve bu proje ile de realize etmek istiyordu. Ama gerek yerel yöneticiler gerekse merkezi yönetimin yereldeki yöneticileri projeye sıcak bakmamışlardı. Caner Bey’in ümidi kırılmış ve yetkililerin bu ret kararına bir anlam veremiyordu. Bir taraftan da yurtdışından 7.000 Dolara usta getirilmesine, bu konuda faaliyet gösteren firma yetkililerinin şikayetlenmelerine üzülüyordu. Zaman zaman en yakın arkadaşı Fehimdar Bey’le buluştuklarında konuyu birlikte değerlendiriyor ve nereye başvurmaları gerektiği konusunda karşılıklı fikir alışverişinde bulunuyorlardı.
Fehimdar Bey konferansı büyük bir heyecanla sonuna kadar izler. Konferansın soru cevap bölümünde de bu konuyu gündeme getirerek merkezden yerel düzeydeki projelerin desteklenmesinin önünün açılmasına işaret eder.
Konferanstan çıkar çıkmaz öğretmen arkadaşı Caner Bey’i arayarak konferansla ilgili duygu ve düşüncelerini heyecanla paylaşır. Daha sonra da Caner Bey’in doğalgaz konusundaki projesini görüşmek üzere öğretmen evinde buluşmaya karar verirler.
                                               …………….
Fehimdar Bey,
-Projenin, ülkemiz için son derece önemli ve hayati bir konuyu realize etmek üzere hazırlandığı ortada. Konu, Hükümetin de öncelikleri arasında bulunuyor.  Rusya’dan ve İran’dan alınan doğalgaz, başta büyük şehirler olmak üzere hava kirliliği söz konusu olan bütün illere yaygınlaştırılacak şekilde beş yıllık planda yerini almış.
Caner Bey,
-Bu konuları bir bir anlattım fakat yöneticiler ”Nuh diyor peygamber demiyor.” Benim insanım burada işsiz, güçsüz kahve köşelerinde otururken Rusya’dan ve Meksika’dan aylık yedi bin dolara usta getirilip çalıştırılmasını kabul edemiyorum.
Fehimdar Bey,
-Bu projeyi mutlaka hayata geçirmemiz gerekiyor. Konuyu birlikte bir kez daha yetkililerle görüşelim. Eğer sonuç alamazsak bir dilekçe ile Bakanlığa bildirelim.
…………………..
O yıllarda, gerek bir şehrin içi ve şehrin dışı, yani ulusal iletim sisteminin bir parçası olan yüksek basınçlı doğalgaz boru hattı şebekesi gerekse konut ya da iş yerlerinin iç tesisat, yani sayaç hariç, kullanıcıların bina içindeki doğalgaz boru hattı ve teçhizatı ile tüketim cihazları, atık gaz çıkış borusu, baca ve havalandırma sistemleri gibi tesisatı döşeme konusunda 3’er aylık sürelerde usta yetiştirme kursu projesi, ülkemiz için önem ve öncelik arz ediyordu. Amaç, doğalgaz dağıtım hatlarını inşa etmek üzere mekanik tesisat konusunda ülkemizin ihtiyaç duyduğu ustaları yetiştirmekti.
Bolu Endüstri Meslek Lisesi, Tesisat Teknolojisi ve İklimlendirme Alanı doğalgaz mekanik tesisi için öğretmeni, müfredatı ve atölyesi dahil her türlü alt yapıya sahipti. Burada okul ve il yönetiminin inisiyatif alıp kursun açılmasına yani projenin uygulanmasına onay vermeleri gerekiyordu.
Sungur Bey’in konferansından aldığı bilgi ve heyecanla Fehimdar Bey projenin sahibi Caner Bey’i ve alan uzmanı Hayati Bey’i yüreklendirerek birlikte tekrar, önce Bolu Milli Eğitim Müdürü, ardından Validen randevu alarak görüşürler. Bu görüşme esnasında Projeyi tekrar detaylı olarak anlatırlar. Gerek İl Müdürünün gerekse Valinin proje ile ilgili sorularını da cevaplandıran ekip bu görüşmenin ardından kerhen de olsa bekledikleri desteği alarak kursun duyurusunu yaparlar. Kursa okulun eski mezunlarından ve lise mezunlarından büyük bir ilgi olur. İlk etapta otuz kişi ile başlatırlar kursu. Sertifika alan bu otuz kişilik ilk kursiyerler alanda aylık üç bin dolara istihdam edilirler.

Proje, gerek şehirlerarası gerekse şehir içi yüksek basınçlı doğalgaz boru hattı şebekesi ihalelerini alan şirketlerin ihtiyaç duyduğu insan kaynağını yetiştirmiş olmasından dolayı Bolu’da memnuniyetle karşılanmıştır. Arkasından Bolu Milli Eğitim Müdürlüğü olarak Bakanlığa Tesisat Teknolojisi ve İklimlendirme Alanı bulunan diğer şehirlerdeki Endüstri Meslek Liselerinin öğretmenlerine bu kursu düzenlemek üzere teklifte bulunurlar. Proje, Bakanlık tarafından da olumlu karşılanır ve Türkiye genelinde, atölyesi ve diğer alt yapısı uygun olan Tesisat Teknolojisi ve İklimlendirme Alanı bulunan okulların alan öğretmenleri Bolu’da kursa alınır. Proje kapsamında kursa katılan öğretmenler uygulamadan son derece memnun olmuşlardır.
Kursiyer öğretmenler görev yerlerine dönerek okullarında aynı kursları düzenler ve kurslara büyük ilgi gösterilir. Bu kurslarda Türkiye genelinde ihtiyaç duyulan doğalgaz mekanik tesisat ustaları yetiştirilir. Böylece sadece aşçıların değil, doğalgaz dağıtım şebekelerinin ustaları da Türkiye genelinde Bolu’dan yetiştirilerek yedi bin dolara Rusya’dan ve Meksika’dan usta ithali son bulur.
(*) Fehimdar hariç diğer isimler müstear
 
Yorumlar 1
Hasan Duygucu 20 Şubat 2018 12:52

evet ülkesini, milletini, vatanını sevmek budur işte... eğer insanımıza güvenilir, ona engel olunmaz yolu açılırsa bu millet herşeyi kendi yapar, kendi üretir. yeter ki gölge edilmesin... feyyaz beyi böyle güzel konuları gündeme getirdiği için tebrik ediyorum...

Yazarın Diğer Yazıları