Feyyaz İRFAN

Deden mert bir insandı

Feyyaz İRFAN

 
İki kız öğrencinin parasını zorla alan bir erkek öğrenci, şikayet üzerine okul idaresine çağrılır. Okul müdür yardımcısı Hüseyin Bey,
-Evladım niye arkadaşlarının parasını aldın?
Öğrenci;
-Ben almadım öğretmenim,
Hüseyin Bey,
-Ama bak iki kız öğrencinin ikisi de aynı şeyi söylüyorlar. Her ikisini de tehdit ederek paralarını almışsın. Başka öğrenciler de buna şahitlik ediyorlar. Niçin almadım diye inkar ediyorsun. Bak, burada iki yanlışı birden yapıyorsun. Birincisi arkadaşlarından zorla para alıyorsun, ikincisi aldığın halde bunu almadım diye inkar ediyorsun. Bu sana yakışıyor mu?
Bu arada öğrenci ukalalaşıyor ve inkar etmeye devam ediyor. Ancak, Müdür Yardımcısı Hüseyin Bey bu ukala tutumuna daha fazla dayanamıyor ve sinirlenerek öğrenciye fiziki anlamda şiddet uyguluyor. Öğrenci ağlamaya başlıyor ve ısrarla inkarcı tutumunu devam ettiriyorken odanın kapısı açılıyor. Kapıyı açan …Lisesi Müdürü Hayri Bey, içerideki normal olmayan durumu görünce kapıyı kapatıp okul müdürünün odasına yöneliyor. Hayri Bey’i gören Hüseyin Bey hemen odadan çıkarak Hayri Bey’i odasına davet ediyor. Hayri Bey, Hüseyin Bey’in odasındaki öğrencinin durumunu da gördüğü için davete icabet etmek istemiyor ancak, Hüseyin Bey ısrar ediyor. Bunun üzerine Hayri Bey, Hüseyin Bey’in odasına giriyor ve odadaki durumun mahiyetini öğrendikten sonra öğrenciye dönerek;
-Evladım sen hangi mahallede oturuyorsun?
Öğrenci, ağlayarak,
-Yukarı Mahallede.
Hayri Bey;
-Peki, kimlerdensin?
Öğrenci;
-Abliklerdenim…
Hayri Bey,
-Aaa… Ben senin dedeni çok iyi tanırım. Senin deden “Mert ve yiğit bir insandı.” Hayatında hiç yalan söylediğini duyan olmamıştır. Yanlış yapsa da yalan söylemezdi. Yaptığı yanlışı söylerdi ama yalan söylemezdi. Sen de bir yanlışlık yapmış olabilirsin. Ama yanlış yapmak insana mahsus bir durumdur. Yanlış yapsan da yalan söylemeyeceksin. Yanlışı yapmışsan, yaptığını söyleyeceksin. Maksat yanlışı bilmek ve bundan vazgeçmek, bir daha o yanlışı yapmamak. Sen de yanlış bir şey yapmış olabilirsin. Ama yalan söylemeyeceksin. Senin deden, baban bu yaptığını duymasın. Senin böyle bir şey yaptığını duyarlarsa çok üzülürler. Aman ha Hüseyin Bey, Siz de kimseye söylemeyin bu durumu. Ben söz veriyorum, her şey burada kalacak.
Öğrenci;
-Tamam öğretmenim. Söz verin dedeme ve başka kimseye söylemeyeceğinize…
Hayri Bey,
-Ne demek. Ben ve öğretmenin Hüseyin Bey olanı, biteni, yaptığını kimseye söylemeyecek. Ne oldu anlat bakalım?
Öğrenci;
-Evet, aldım paralarını. Canım çikolata çekmişti. Bana da almalarını istedim. Ancak onlar almak istemeyince zorla paralarını aldım.
Hayri Bey,
-Tamam. Bundan sonra Sen çikolata canın istediğinde öğretmenin Hüseyin Bey’e geleceksin. Onu bulamazsan ben ….Lisenin Müdürüyüm. Bana geleceksin, ben vereceğim çikolata paranı. Ama öğrencilerden zorla para almaya kalkışmayacaksın.
Öğrenci;
-Tamam öğretmenim. Söz, bundan sonra kimseden para almayacağım, yalan da söylemeyeceğim. Söz…
Hayri Bey,
-Aferim… Apliklerin şanına yakışan da budur elbette. Senin baban seninle ileride hep gurur duyacaktır.
………..
Aradan iki yıl geçmiş, öğrenci son sınıfa gelmiştir. Hüseyin Bey bir vesile ile Hayri Bey’i okulunda ziyaret eder. Sıcak çayını yudumlarken, Hayri Bey, iki yıl önce Hüseyin Bey’in odasında karşılaştığı o olayı hatırlayarak öğrencinin durumunu sorar Hüseyin Bey’e…
Hüseyin Bey;
-Sorma müdürüm. Çocuk o günden sonra bambaşka bir tutum-tavır içine girdi. O günden sonra hiçbir vukuatı olmadı. Üstelik sorumluluk da üstlendi. Bu sene son sınıflarda okul öğrenci kurulu başkanı oldu. Herkes çok memnun o öğrencimizden. O gün iyi ki orada olaya müdahale ettiniz. Öğrencinin can damarına dokundunuz demek ki… İnsanı kazanmak ayrı bir sanatmış. Bunu biz sizin gibi değerli ve tecrübeli yöneticilerimizden öğreniyoruz. Ben o günden sonra insan kazanma sanatında iletişimin gücüne öyle inandım ki... Atalarımızın “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” demelerinin anlamını bir kez daha derin derin düşündüm...
Öğrencinin bu son durumunu duyan … Lisesi Müdürü Hayri Bey, günlüğünü çıkardı ve o gün defterine yazdığı şu notu Hüseyin Bey’le paylaştı.
“Okullar toplumun farklı sosyal katmanlarından gelen paydaşların iç içe bulunduğu kurumlardır. Okul yöneticileri, alacakları kararlarda okul çalışanlarının/paydaşlarının bilgi ve tecrübelerini kullandıklarında, okula değer katar ve okulun/kurumun gelişimini sağlayarak toplumun yaşam alanlarına daha donanımlı insan kaynağı servisi yaparlar. Okul yönetimlerini, kullanılmakla eksilmeyecek, aksine çarpan etkisi yapacak olan bu bilgi ve tecrübe kaynağından koparmamak gerekir. Ülkemizin bir insanı bile kaybedecek lüksü olamaz, zira geleceğimiz, yarınlarımız için herkesi kazanmak gibi bir misyonu vardır okullarımızın. İnsanımız için daha iyi ve kaliteli bir gelecek, başta okullar olmak üzere bütün kurumların tecrübeyi dışlamadan, daha çok bilgi ve tecrübe depolamalarından, bunları doğru iletişim kanalları ile yeni kuşaklara aktarmalarından geçiyor.”
İş/meslek hayatınızda, bilgi ve tecrübeyi işinize ve mesleğinize daha çok katmanız dileği ile…
 
 
 
 
 
 

Yazarın Diğer Yazıları