Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik kara saldırısı hazırlıklarından önce yaptığı açıklamada dile getirdiği “Yeşaya kehaneti” yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi. Netanyahu İsrail'in askeri eylemlerini dini bağlamda meşrulaştırmaya çalışmaktadır. İsrail Başbakanı kendi kamuoyundan ve dünya Siyonizmden destek bulma çabasında.
‘Ülkenden şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık. Surlarına kurtuluş, kapılarına Övgü adını vereceksin’(Yeşaya 60:18).”
Tanah, Yahudi geleneğin kutsal kitapları arasında yer alıyor. Tanah’a göre, peygamberlerden Yeşaya; "Yahudilerin krallığı" yıkılsa da, daha sonra büyük bir İsrail devleti kurulacağı kehanetinde bulunuyor. Yeşaya kehaneti “Yahudi Krallığı” ve sözde vaat edilmiş toprakları kapsıyor.
İnanış, Siyonizm’in “Büyük İsrail” idealini kapsayan bir coğrafyayı tasvir ediyor. Öyle ki, Tevrat metinlerinde yer alan “Mısır Irmağı’ndan Fırat Irmağı’na kadar uzanan topraklar" işaret edilerek bir harita dahi çiziliyor. Yeşaya'nın kehanetleri arasında insanlığı kurtaracak bir “mesih”in geleceğine dair inanış da bulunuyor.
MÖ 962-964’te birinci mabet olan Süleyman Mabedi’nin Hazreti Süleyman tarafından inşa edildiğine inanılıyor.Birinci Mabet dönemi başlamış oluyor,fakat MÖ 587'de Babil kralı Nabukednazar tarafından yıkılıyor.
Yahudiler, bugün Kudüs olarak bilinen topraklara tekrar dönüyorlar. MÖ 539'dan, MS 70 yılına kadar geçen dönem ise İkinci Mabet dönemi kabul ediliyor. Bu sefer de Roma İmparatorluğu tarafından burada başlatılan isyan nedeniyle sürülüyorlar.
Sürgünün ardından Mehdi-kurtarıcı inancı daha derinleşiyor.Birinci ve İkinci Mabet’in bulunduğu yere Üçüncü Mabet’in yeniden inşa edileceği inancı ile yaşıyorlar. Radikal Yahudiler, Yeşaya kitabında bahsedilen Mehdi’nin Beytüllahim’de dünyaya geleceğine inanıyorlar.Son dönemlerde bunun yaklaştığına ve bu yüzden Süleyman Mabedi’nin yeniden inşa edilmesi gerektiğine inanıyorlar.
Netanyahu zaman kazanmak ve bunu kutsal bir savaşa dayandırarak dünya genelindeki Siyonistleri de kendi safında toplamak istemekte,aslında başarısızlığını kapatmaya çalışmaktadır.
SEKSEN YIL KEHANETİ
İsrail devletinin,kendi varlığını korku ve katliam üzerine inşa etmesinin nedeni ise çok önceleri bölgede kurulan devletlerinin yıkımı sırasında yaşadığı travmalara dayanmaktadır.İsrail,teokrasi üzerine inşa edilmiş bir şeriat devletidir. İsrail Yüksek Mahkemesi zaman zaman devlete balans ayarı vermeye çalışsa da yaklaşan “80 Yıl Kehaneti” gibi dogmalar bu teokratik devletin tamamen radikal düşüncelere teslim olmasına engel olamadı.
Kurulan hiçbir Yahudi Devleti’nin 80 yıl yaşamaması pek çok Siyonist tarafından lanet olarak tanımlanmaktadır. Yahudilerin yaklaşık bin yıldır izledikleri himaye siyasetinin arkasındaki en önemli nedenlerden birisinin de bu olduğunu düşünebiliriz. Pek çok Yahudi, İsrail’in “80 Yıl Lanet”ni yenemeyeceğini düşünmektedir.
Netanyahu’nun radikal hükümeti devleti belirttiğimiz bu iki kehanete göre idare ediyor. Bunlardan biri İsrail’in yıkımını diğeri ise tüm Ortadoğu’ya hakimiyetini vadediyor.
Netenyahunun, Gazzelilere seslenirken her defasında ‘Amalekiler’ demesinin nedeni bu bölgedeki topluluğun daha önceki Yahudi devletini yıkmasıdır. Siyonist şeriatına göre Amalekiler'in kundaktaki bebeklerine kadar öldürülmesi her Siyonist için, Rab Yahova'nın emridir.
Sekseninci yıl yaklaştıkça ne yazık ki İsrail’deki radikaller daha da güçlenecek ve bölgede daha büyük bir kaosa neden olacakları görülmektedir.İşte bu nedenlerle radikal siyonisler,acımasızca ve çılgınca katliamlar yapmaktadır.Aklıselim dünya liderlerinin ve özellikle bölgemizde bulunan Müslüman devletlerin bu çılgınlığı ve katliamı durdurması için birlik ve beraberlik içinde olması,en azından farklılıkları bırakarak bu konuda ortak hareket etmesi gerekmektedir.