Ensar ŞAHİN

LGBT+ Cinsiyet mi, Cinsel Yönelim mi?

Ensar ŞAHİN

Bu konu hakkında bilim adamları, uzmanlar, biyologlar, psikologlar araştırma yapmışlar ve Youtube da bir videoda şöyle açıklama yapıyorlar:  Prof. Dr. Nevzat Tarhan “LGBT, doğuştan değil, sonradan öğrenmedir.  Eşcinsellik tıbbi bir alan değil, sosyal bir alandır.  ” 

Prof. Dr. Zeki Bayraktar “Eşcinselliğin genetik olduğuna, doğuştan olduğuna hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Aksine bu durumun böyle olmadığına dair kanıtlar vardır.”
Prof. Dr. Sefa Saygılı “Kimse eşcinsel doğmaz, cinsellik daha sonra ortaya çıkar. Herhangi bir eşcinsellik ile ilgili hormonal farklılık, genetik farklılık,  kromozomal farklılık yoktur, bu tamamen kişinin yönelimidir.” diyor. 
Amerika, İngiltere, Kanada bilim adamlarının 500 bin kişinin genetik verileri ve cinsel yönelimleri incelendi şu sonuç ortaya çıktı: “Eşcinsellik diye bir genetik yoktur.” 
2009’da Science Dergisinde çıkan bir araştırmada böyle bir genetik kanıtın (eşcinsellik geninin) olmadığı açıklandı. 

Prof. Dr. Sinan Canan ise yukarıdaki görüşlerin aleyhinde beyanda bulunuyor ve bilimin net bir şey ortaya kaymadığını iddia ediyor.

Küresel çapta bir propaganda yapılıyor; küresel sermayeden bu konuda çalışma yapanlara, aktivistlere ciddi şekilde fon/parasal yardım ayrılmış. 17 LGBTİ derneğine, kuruluşundan 2021 yılına kadar yurt dışından 24 milyon 853 bin 433 dolar (yaklaşık 175 milyon) aktarıldığı tespit edilmiş. (Yenişafak Gazetesi) 
LGBT propagandası ile karşılaşmadığımız bir alan var mı?  Dizilerde, filmlerde,  sosyal medya hesaplarında, marka reklamlarında, siyasi PR’ larda, sokaklarda,  bilboardlarda, oyuncak mağazalarında…  

Eşitlik ilkesini savunuyorlar;  kadın- erkek herkes eşit/özgür olmalı diyorlar. Ancak “yüzme yarışında erkekler kategorisinde 462. olan Will Thomas, cinsiyet değiştirerek kadın olduktan sonra kadınlar arasında Ivy League Şampiyonasında 1. oldu.” diye bir haber var.  Ne oldu, hani herkes eşitti? Bu birey, “kadınlık cinsiyetini” kullanarak birinciliği kapmış. Erkekler fizyolojik,  bedensel olarak kadınlardan daha güçlüdür. 
Sinemalarda, dizilerde, çok izlenen internet dizilerinde en ahlaklı, en düzgün karakteri bir eşcinsel, en güzeli lezbiyen. Bu da gençler için örnek ve özendirici oluyor. 

2012 yılından itibaren erkek ve kadınlarda eşcinsel eğilimler büyük artış gösteriyor. 8-10 yaşındaki küçük çocukların “cinsel obje” gibi giydirilerek, dünyanın en medeni(!) şehirlerinin caddelerinde dans ettiriliyor. Avrupa ülkelerinde evlilik dışı doğum oranı yüzde 50 nin üzerinde. Fransa da çocukların kimliklerine anne baba yazılmıyor, ebeveyn 1, ebeveyn 2 yazılıyor. 

İnanlar o kadar yozlaşmış ve azmışlar ki, internette videoda birisi kendini queer, trans-maskülen kişi olarak tanımlıyor. Birisi gender-nonconforming kadın olarak tanımlıyor. Birisi kendini transgender nonbinary olarak tanımlıyor. Başka birisi kendisini kuir cinsiyet ya da net olarak alışkan cinsiyet olarak tanımlıyor. (bunlar nasıl bir cinsiyetse, ben de bilmiyorum)

Müslüman olarak ne yapmalıyız, çözüm nedir? 

Kur’an-ı Kerim’de, Lût kavminin livâtanın yaygınlık kazandığı ilk toplum olduğuna atıfla onların, bu çirkin fiili işlemeleri ve peygamberleri Hz. Lût’un kendilerini bu işten alıkoymaya yönelik uyarı ve öğütlerine kulak vermeyişleri sebebiyle helâk edildiği anlatılır.

Sodom halkının ahlâksızlık ve edepsizliğini ifade eden ayette şöyle buyurulur: "Lut'u da hatırla. Hani O, kavmine şöyle demişti: Alemlerde hiç kimsenin sizden önce yapmadığı bir hayasızlığı mı yapıyorsunuz?" (Ankebût, 28). 

Lût (as)’ın kavmine uyarılarına rağmen azgınlığa / homoseksüelliğe devam etmeleri sonucu Allah’ın emriyle Lût ve ailesi şehirden çıkar, sabaha karşı da şehrin altı üstüne getirilir, üzerlerine balçıktan pişirilmiş, kat kat taşlar yağdırılır ve Lût’un kavmi karısıyla birlikte helâk edilir. 
 Cinsî ihtiyaçların tabii ve meşrû yoldan karşılanması, fıtrat ve iffetin korunması, insanlık onurunu zedeleyen her türlü cinsî azgınlık ve sapıklıktan uzak durulması Kur’an’ın temel mesajlarından biridir. 

Hz. Peygamber’in (sav) hadislerinde de livâta  kınanmış ve bu fiili işleyen kimseye Allah’ın rahmet nazarıyla bakmayacağı bildirilerek, livâta yapanların lânetlendiği ifade edilmiştir. Peygamberimiz (sav) ayrıca, “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey Lût kavminin davranışıdır” demiştir. (İbn Mâce, “Ḥudûd”, 12; Tirmizî, “Ḥudûd”, 24) 

Kur’an’da ve hadislerde yer alan ifadelerden hareketle İslâm âlimleri, livâtanın/ homoseksüelliğin, dünyevî cezayı da gerektiren haram bir fiil olduğu konusunda görüş birliğine varmışlardır.

Allah Teala,  Kuran-ı Kerim’de bu “LGBTİQ+” harflerinden sadece “G” harfi ile başlayan haram fiili (livata, homoseksüellik, gey) işlediler diye o sapık Sodom halkını helâk etti. Diğer harflerden meydana gelen azgınlıkları yapanlar yüzünden helak olmuyorsak, önce tevbe- istiğfar edip, sonra da bize mühlet verip imtihan eden Rabbimize şükretmemiz lazım.

Bugün artık LGBT+  aktivizmi, popüler kültür ve dünya bürokrasisi gözünde insanlığın bütün sorunlarının önüne geçmiş bir öneme sahip.
 LGBT’ ye "onlar da Allah’ın yarattığı bir insan, saygı duyun, onların kendi özgür tercihleri…" diyen bir kitle var. 

 'Velev ki ibneyiz!', 'Ayşe Fatmayı, Ahmet Mehmedi; birbirlerini sevebilmeli', 'Çürük değil eşcinsel', "Susma, haykır, Eşcinseller vardır!" gibi sloganlarla meydanlarda eylem yapıyorlar. Sloganlarındaki resimlerine bakar mısınız? İnsanın tüyleri ürperiyor, insandan çok hayvana benziyorlar. Dövmeler, pisingler, boyalı saçlar, küpeler, takılar... 

Bunların vatana, millete, ülkeye topluma ne faydaları var? Aksine bol bol virüs/hastalık yayıyorlar. Yıllar önce dünyayı saran aids, zührevi hastalıklar ve bazı kanser çeşitleri bu sapık cinsel ilişkiler sebebiyle çıkmamış mıydı? 

"Memleketler, parasızlıktan değil; ahlâksızlıktan çöker." diyen Marcus Cicero ile, " Rezaletler ve ahlâksızlıklar, ahlâklıların tavizi yüzünden ortaya çıktı." diyen  Nureddin Yıldız ne kadar doğru söylemişler.

Allah Teala “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsra, 32) buyuruyor. İslam hukukçuları da “Seddi Zerai” yani kötülüğe giden yolları kapatmak yöntemini geliştirmişlerdir. 

Her Müslümanın çocuklarını, ailesini ve neslini koruma sorumluluğu vardır. Bu da yan gelip yatarak olmaz tabii ki. Başta devletimiz olmak üzere, tüm kurumlarımızla ve bireysel olarak da çocuklarımıza iyi bir eğitim, dini inanç, Allah sevgisi, cehennem korkusu vb. çalışmaları yapmalıyız.

LGBT+ bir hastalık ise, devletimiz bunları tedavi ettirmelidir. Hastalık değil de cinsel bir yönelim/ sapıklık ise, devletimiz tüm kurumlarıyla bunlarla mücadele etmelidir.
MAAZALLAH, yarın kızınız lezbiyen, oğlunuz gey, torununuz travesti, komşunuz biseksüel, akrabanız interseksüel, arkadaşınız queer… olmadan, bu cinsel sapıklardan daha fazla çalışmalısınız.
 

Yorumlar 1
Sami Hoca 20 Ağustos 2022 21:11

Sayın hocam ahir zamanda şu haykirisiniz amel defterinizde ki yerini Rabbimizin izniyle almıştır.Rabbim hakikat-i söylerken kekelemekten,hakikati yaşarken kekelemekten lekelenmekten sizleri bizleri muhafaza eylesin.Yureginize kaleminize sağlık sayın hocam INŞAALLAH

Yazarın Diğer Yazıları