Hayat, İman ve Cihattır
Ensar ŞAHİN
Bazı kitap ve vaazlarda söylenen, ezgi ve marşlarda tekrarlanan "Hayat, iman ve cihattır" sözü, Mısırlı ünlü şair Ahmed Şevkî'ye aittir.
Rahmetli Necmettin Erbakan da dava arkadaşlarına yaptığı konuşmalarında bu cümleyi sık sık söyleyerek Müslümanların hayatının istikametini belirlerdi.
Ne güzel, ne anlamlı bir söz!
Hayat, iman ve cihad alnımızın yazısı
Gözlerimde bir hırsı kamçılayan bir arzu
Sana ulaşan çağrı, ey şehid, ey şehid!
Alnı öpülesiler her biri bir dağ gibi
Düşseler vurulup da, kanlarıyla boğacak
Zulmün soluk sesini, ey şehid, ey şehid!
Gün geçtikçe büyüyor gönüllerin ateşi
Taş yürek ses veriyor, doğan İslâm güneşi
Çağırsın ardımızdan, ey şehid, ey şehid!
Herkesin inançlı/inançsız bir hayatı var. Ama Müslümanın hayatı “iman ve cihat” ile anlam kazanır.
Çünkü tüm Peygamberlerin ve onların yolundan giden mücahitlerin hayatları iman ve cihattan ibaretti.
Tıpkı Kudüs ve Mescidi Aksa’nın özgürlüğü için 75 yıldır mücadele eden Filistinliler gibi.
Filistinli mücahitlerin İsrail işgaline karşı ‘direnişi’ beş aya girmek üzere; şehitlerin sayısı 30 bini geçti.
Bu, bir savaş değil; bebeklerin, çocukların, sivillerin hunharca öldürüldüğü bir katliamdır, soykırımdır.
İnsanlığın vicdanında da bu mücadeleyi zaten kaybetti işgalci İsrail.
Bu teröristlerin uluslararası savaş hukukuna aykırı olarak yaptığı zulümler belgelendi.
Hiçbir hak hukuk, çocuk, sivil, ibadethane, hastane, ambulans, mülteci kampı, hayvan, ekin vb. tanımadan her şeyi yok eden terörist İsrail, Birleşmiş Milletler Adalet Divanında yargılanıyor ama; bu vahşet kıyamete kadar unutulmayacak türden…
Mübarek topraklar bebeklerin kanlarıyla sulandı. Peygamberimizin (sav) Miraca çıktığı Mescidi Aksa’da mazlum ve mustazaf halkın feryadı “Sidretül Münteha”ya ulaştı.
Yeryüzündeki kötülerin/Siyonistlerin zulümleri yüzünden gökyüzü çatlayacak.
Erhamür-Râhimin rahmetini kesecek yeryüzündeki merhametsizler yüzünden…
Zulme boyun eğmeyen iman sahipleri tarih boyunca izzetli bir hayat sürmüştür. Ya da zalimlere karşı kıyama kalkarak cihat etmişler, can vermişler…
Hz. Hüseyin, Kerbela’da Yezid’in zulmüne karşı çıkarak masum çocuklar için Yezid’in komutanına şöyle demişti: “Şu çadırın altında, susuzluktan ciğerleri kuruyan suçsuzlara, masumlara merhamet ediniz…”
Zalimler saltanatı uğruna, Kerbela’nın çöl sıcağında on gün boyunca Hz.
Peygamber’in torunlarına, Ehli Beyt’ine bir damla su vermemişti.
Bebek katili İsrail de dünyanın gözü önünde Gazzeli çocukları açlıktan ve susuzluktan ölüme terk ediyor…
1363 yıl sonra tarih tekerrür ediyor… Zalim ve mazlum aynı, sadece isim ve mekân değişik.
Gazze Kerbela, Netenyahu Yezid, Hamas’ın mücahitleri / Ebu Ubeyde Hz. Hüseyin gibi kıyam’da.
Zalimler karşısında Müslümanları kıyama /cihada çağıran ayetler var:
“Size ne oldu da Allah yolunda ve “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa, 75)
“İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise bâtıl dava uğrunda savaşırlar. Şu halde şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphe yok ki şeytanın planı (tuzağı) daima zayıftır.” (Nisa, 76)
Mahşer gününde bu ayetlerden / çağrıdan sorguya çekileceğini bilmeyen var mı?
Herkesin haberi/ bilgisi var ancak; Hz Hüseyin ve Ebu Ubeyde/Gazzeliler gibi kıyama kalkmak, zalimlerle cihat etmek için onlar gibi “tahkiki imana” sahip olmak gerekir.
Tahkiki İman kalbe girince amele dönüşür: ibadet gibi, güzel ahlak gibi, sâlih amel gibi, cihat gibi…
Aylardır mübarek topraklardaki / Filistin’deki insanlık dramına karşı Müslümanlar ciddi tepkiler göster(e)miyorsa; kalplerindeki iman” tahkiki iman” değil, “taklidi imandır.”
Elbette bireysel ve küçük gruplar halinde bölük pörçük tepkiler, boykotlar var. Avrupa başkentlerinin sokaklarındaki tepkiler, eylemler, protestolar kadar olmasa da…
Bir taraftan Kabe’nin karşısında Filistin bayrağı açan kadına satılmış Suudi yetkililerin izin vermemesi…
Diğer taraftan İsrail’in Washington Büyükelçiliğinin önünde eylem gerçekleştiren ABD’li askerin sözleri: “Artık soykırımın suç ortağı olmayacağım. YAŞASIN ÖZGÜR FİLİSTİN! diye kendini yakması…
Bu askerin inancı muhtemelen Hıristiyanlıktır. Ama vicdanı öyle bir kıyam etmiş ki, o askerin onurlu / insancıl eylemi, zulme karşı hiçbir şey yapmayan sessiz Müslümanların vicdan azabı duymasına ve imanlarını sorgulamasına neden oluyor.
Dört tane çocuğunu şehit vermiş Gazzeli kadının/erkeğin imanına ve teslimiyetine bakıyor. Sonra da kendine bakarak “Bu kadın/erkek Müslümansa biz neyiz!?” diye düşünüyor.
Filistinli kardeşlerimize yapılan katliama maddi-manevi hiçbir eylem yapamayan Müslümanlar imanlarının sıhhatini sorgulayarak, “taklidi imandan tahkiki iman mertebesine” geçmek için tefekkür etsinler.
Çünkü Mümin olmamız bunu gerektirir.
Hayat, iman ve cihattır.