Ensar ŞAHİN

Filistin'de Çocuk Olmak!

Ensar ŞAHİN

Ey şanlı direniş göstererek Mescidi Aksa’yı koruyan Hamas’ın kahramanları ve Ebu Ubeyde! Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. 
Ey mübarek toprakları malıyla, canıyla, kanıyla korumak için elli bin şehit veren Gazze’nin yiğit halkı! Şehâdetiniz ve cennetteki makamınız hayırlı olsun.
Ey tonlarca bombaya karşı minicik bedenleriyle katil sürülerine karşı dillerinde tekbirlerle meydan okuyan Gazze’nin gül yüzlü çocukları! Cennetteki mis kokunuzu alıyorum. 
Ey “kelebekler gibi cennete uçan” Filistin’in çocukları! Sizin Siyonistlere korku veren gözlerinizden öpüyorum.        
-Baba...
-Efendim...
- Ölüyor musun? 
- Yo, biraz daha kalabilirim.
- Ben kaç yaşındayım?
- Beş bitecek altıya gireceksin 
- Kaç kiloyumdur sence, tahmin et... 
- 15 olabilir, niye sordun?
- Şehit sayılmam için kaç kiloya ihtiyacım var?
- 5 
-  Kardeşimle beni aynı poşete koyun öyleyse... 
- Uyu kızım.
-  O zaman annemin elini de eklemeliyiz.
- Uyumalısın...
-Senden bir şey isteyebilir miyim?
-Bir şey yok ki kızım, hiç bir şey yok.
-Yo yo biliyorum yok. Su istemiyorum ki. Ya da ekmek, ışığı açmanı da istemiyorum, yok ki zaten.
-Ne istiyorsun kızım?
-Poşetin içine taş koymanı istiyorum. Çocuklar konuşurken duydum. Ağır gelirsek şehit sayılırmışız. Ömer taş topluyordu poşetini de hazırlamış. 
-Yarın bakarız.
-Baba güldürdün beni. 
-Niye?
-Sanki bayramlık istedim de yarın bakarız diyorsun. 
-Yarın toplarız.
-Bak şimdi de ağlayacağım. 
- Neden?
- Sanki yarın portakal bahçesine gidecekmişiz de toplarız diyorsun.
- Bahçemiz de yok artık kızım.
Biliyorum, annem giderken portakal bahçemizi de götürdü.
Evet.
- Neden benimle kısa konuşuyorsun? Benimle uzun konuş. Çok kısa konuşuyorsun baba.                                                                                    -Neden? 
-Baba, babaa, babaaa...
-……………..? (alıntı)

Yüzlerce, binlerce yaşanan olaylardan bir tanesi…
Filistin’de, Gazze’de çocuk olmak böyle bir şey işte...
Böyle bir olayı yaşamayı hayal eder misiniz? Ya da kendi çocuğunuz ile empati kurar mısınız?
Gazze’de şu kadar çocuk ölmüş. Bebekler aç ve susuz ölmüş.  Çocukların eli ayağı kopmuş. Çocukların başı bir torbaya, vücudu başka bir torbaya konmuş… demek, kolay değil mi? 
“Benim çocuğum öldü” desene! Görelim samimiyetini.
Âh, vah, tûh sözcükleri kalbinden mi geliyor; yoksa dudaklarından öylesine mi dökülüyor?

İsrailli katiller, Filistinli çocukları –bazılarının sandığı gibi- yeni öldürmüyor. Bu katliamın mazisi yetmiş beş yıl öncesine dayanır. Siyonistlerin başlattığı zulümlere Filistinli çocukların ellerinde sapan taşıyla tankların önünde direnişiyle başlar. Tıpkı Davut aleyhisselamın zorba, zalim Calût’u sapan taşıyla iki kaşının arasından vurarak öldürdüğü gibi.
İşte İsrailli katiller de küçücük Filistinli çocuklardan korktuğu için yıllardır çocuk katliamı yapıyorlar. Bir buçuk senedir, bile bile kundaktaki bebeğe kadar yirmi binden fazla Gazzeli çocuğu şehit ettiler.

Haftalardır ağzına bir yudum su, bir dilim ekmek girmeyen ve açlıktan kemikleri sayılan çocuklar için neler yaptık acaba?
Ey Müslümanlar! Açlıktan ve susuzluktan ölen çocukların hesabını mahşer gününde Allah’a nasıl vereceğiz? 
Gazzeli çocuklar bir lokma ekmek, bir yudum su alabilmek için yalın ayak günlerce sırada beklerken, bizim her gün en az üç öğün yediğimiz lokmalar boğazımıza dizilmeden geçebildi mi acaba?
O yetim ve öksüz çocuklara bir torba un göndermediysek, bunun hesabını kıyamet gününde sorulmayacak mı?

Ey dünyada lüks yaşamak için servetlerini harcayanlar! Geceleyin naylon çadırların içinde ayakları yalın, çamurlu suyun içinde uyuyakalan Gazzeli çocukları izledikçe sıcak yataklarımızda rahat uyuyabildiniz mi?

Ey Müslüman kadınlar! On beş, yirmi tane İsrailli askerlerin ortasında kalan ve kurtulmak için “imdat” çığlıkları atan, Müslümanlardan yardım bekleyen Filistinli kadının feryadına yetişmek için neler yapabildiniz?

Ey on beş aydır şehit olan Gazzeli çocuklara üzülmek yerine “Eyvah! İsrail bizim çocuklarımızı da bombalarsa ne yaparız?” diye tedirgin olanlar! Allah’a vereceğiniz kardeşlik hesabını hiç düşünmediniz mi?

Ey Filistinlilerin toprak sattığına inanan ve sürekli bu safsatayı dillendiren Müslümanlar! 470 gündür bir karış toprağını vermemek için her şeyini feda eden yiğit Filistinli halkından helallik istediniz mi?
Ey meydanlarda Siyonist soykırımını protesto eden insanlara dil uzatanlar! Müslümanlardan beklenen yardım gelmeyince, “Yarın kıyamet gününde sizi Allah’a şikâyet edeceğim” diyen çocuktan özür dilediniz mi?
Hocam, bunları nereden çıkarıyorsun? diye soranlar varsa, Peygamberimizin (sav) şu hadisini söylüyorum: “"İnsanoğlu kıyamet günü, ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden kazandığından ve nereye harcadığından, öğrendikleriyle amel edip etmediğinden hesaba çekilmedikçe yerinden asla kımıldayamayacaktır." (Tirmizî, kıyâme, 1)
Youtube’da bir video izledim. Müslüman olmayan bir kadın gözyaşları içinde şunları anlatıyor: “İsrailli askerler Batı Şeria’da 13 yaşındaki bir kız çocuğunu taş attı bahanesiyle tutukladılar. İsmi Layan olan kızı beş gün aç bıraktılar.  Sonra babasının gözleri önünde vahşice tecavüz ettiler.  Kızın önden ve arkadan organlarını parçaladılar. İşleri bitince kızı kontrol noktasına bıraktılar. Babası, kan kaybeden kızını kurtarmak için hastaneye götürdü. Eğer medyaya anlatırsa 9 yaşındaki kızına da aynısını yapacağı tehdidinde bulundular. Bu asla Gazze ile ilgili değil Filistin ruhunu kırmakla alakalı. Bu olay, modern tarihin en iyi belgelenmiş soykırımıdır. Tek bir haber kanalı bile haber yapmadı.”

İngiltere merkezli Save the Children (Çocukları Kurtarın) Vakfı’na göre, Gazze’de ekim ayından bu yana devam eden çatışmalarda yirmi binden fazla çocuk kayboldu. Akıbeti bilinmeyen çocukların bir kısmının enkaz altında veya isimsiz mezarlara gömülmüş olabileceği düşünülürken, bir kısmının ise gözaltına alınarak ailelerinden kopmuş olabileceği tahmin ediliyor.
Ben bu satırları yazarken, televizyon ekranlarında “İsrail kabinesi antlaşmayı onayladı.” haberinden sonra bile Siyonist katiller, 27 çocuk, 31 kadın olmak üzere 100’den fazla Filistinliyi katletti/şehit etti.
Hal böyle iken, “Türk ve Müslüman” olduğunu iddia eden içimizdeki hainlere ne demeli!
Hamas’ın attığı füzeler nedeniyle İsrailli çocukların psikolojilerinin bozulduğunu söyleyerek İsrailli çocukları eğlendiren Ey fetöcü Enes Kanter;  Allah mahşer gününde seni o çocuk katilleriyle haşreylesin! 
İsrailli teröristlerin Filistinli kadın, çocuk ve yaşlıları katletmesini görmeyen, soykırıma karşı sessiz kalan terörist Gülen, Saddam’ın attığı füzelerden korkan Yahudi çocukları için yüreğinin eridiğini ve çok ağladığını” belirterek şunları söylemişti: “İsrailli çocuklara üzülüyorum. İsrail'de bomba tehdidi altındaki Yahudi çocukları için yüreğimin yağları eriyor, onların başında patlayan bombalar sanki içimde patlıyor.”
Ah!
Bir dile gelseydi acılar
Konuşsaydı eğer,
Canı yananlar,
Candan ve yardan olanlar
Kim bilir,
Neler neler anlatacaklardı?
Mezarda büyümeyi bekleyen çocuklar!
Çocuksuz oyunlar
Oyunsuz sokaklar…
Belki de utanırdı!
Dünyayı onlarsız,
Onları dünyasız bırakan
İn-san-cık-lar!
(alıntı)
"Çocukları ürkütülmüş bir dünyanın denizi mavi olsa ne yazar, olmasa ne..." (Cahit Zarifoğlu)

Yazarın Diğer Yazıları