Çizmesiyle sedyeyi kirletmek istemeyen bir yürek bir anlayış bir ahlak. Alınteri ile helal yoldan evine ekmek götürmeye çalışan yüzlerce yürek. Büyük bir acı, acının yankılandığı onlarca ocak.
Böyle elim bir kaza üzerine söylenecek çok şey elbette. Birkaç kez konuyla ilgili yazmak için girişimde bulundum ancak yazmaya cesaret edemedim. Çünkü bu acıyı kelimelerle ifade etmek gerçekten zor bir durum. Ne var ki Soma’da hayatını kaybeden işçi kardeşlerimiz ve yakınlarının acılarını bir şekilde paylaşmanın da bir borç olduğunu düşünerek tüm samimiyetimle yazmaya karar verdim.
Kazada hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Geride bıraktıklarına sabır. Bu olay ve sonuçları siyasi çıkar ve propaganda malzemesi olarak kullanılmamalıdır. Fakat olayda bir ihmal varsa sorumlular hak ettikleri şekilde cezalandırılmalıdır.
Yaşanan bu olay bir kez daha ülkemizde insan hayatına verilen değeri ortaya koymuştur. Bu durumdan çıkarılacak önemli dersler vardır. Öncelikle işyeri sahipleri iş güvenliğini tam anlamı ile sağlamalıdır. İşçilerin yaptıkları iş konusunda her anlamda donanımlı olması gerekir. Yaptığı işin eğitimini ciddi manada alması, olmazsa olmazdır.
Kazalarda ilk yardım ve kurtarma ekiplerinin koordinesi ve eğitimi de son derece önemli bir nokta. Gelişmiş ülkelerde iş kazalarına yönelik alınan tedbirler can kayıplarını en aza indirmiştir. Bu anlamda dünyada en ileri teknolojik imkanlar ve bu imkanların kullanımı sağlanmalıdır. Gerekirse bu noktada devlet bu teknolojinin kullanılması için teknik ve ekonomik destek sağlamalıdır.
Kaza sonrası yapılan yardımlarda, İslami sivil toplum kuruluşlarının ve yardım derneklerinin de orada olmasını isterdim doğrusu. Onların dünyanın bir çok yerinde ve ülkemizde olduğu gibi Soma’da çalışma yapmalarını bekliyorum. İşçilere ve yakınlarına maddi ve manevi yardımı yapmalılar. Kim nasıl algılarsa algılasın, dünyanın değişik yerlerindeki Müslümanlar için yaptığımız yardımları, duaları, gıyabi cenaze namazlarını, basın açıklamalarını Somalı kardeşlerimiz vatandaşlarımız içinde yapmalıyız. Bunu yaparken ne hükümeti eleştirmek nede hükümeti savunmak kaygısıyla değil. Müslüman duyarlılığı ve mazlumdan yana duruşumuzun gereğince yapmalıyız. Bunu vicdani ve insani bir sorumluluk olarak yerine getirmeliyiz.
Milletçe yaşadığımız bu acı olayın bir daha yaşanmamasını diliyorum. Bu olay üzerine bir kez daha Suriye’de yaşanan acı süreci düşündüm oradaki vahim tabloyu bir kez daha yakinen yüreğimde hissettim. Her gün yüzlerce insanın hayatını kaybetmesi bir toplum için ne anlama geliyor daha iyi anladım.
İş kazalarını tamamen sona erdirmek elbette mümkün değil ancak yapılması gerekenler tam manasıyla yapılırsa yaşanacak kazaları en aza indirebiliriz. İlerlemek ve kalkınmak demek topyekün her anlamıyla kalkınmak demektir. İlerlerken ve kalkınırken en önemli parolamız önce insan olmalıdır.