Bayram ŞAHİN

Siyasal İslam ve Küresel Güçler

Bayram ŞAHİN

 Mısır askeri darbesini tüm dünya canlı yayınla izledi. Genel Kurmay Başkanı daha önceden kurgulanan bir mizansenle yanına aldığı kimselerle halka darbeyi duyurdu. Anayasa mahkemesi başkanı Cumhurbaşkanı olarak atandı. Bir yıl Cumhurbaşkanlığı yapmış olan Mursi ev hapsine alındı büyük ihtimalle yargılanıp cezalandırılacak. Bu darbe Mısır siyasi hayatında önemli bir aktör olan Müslüman kardeşler Teşkilatının gücünü kırma ve onun temsil ettiği ‘siyasal İslam’ın önünü kesme çabasının somut bir adımıdır. Arap dünyasını askeri diktatörlüklerle yönetmeyi adet edinmiş kesim İslam’ın siyasi ve sosyal hayata hakim olmasından son derece rahatsız olmuştur. Çağdaş ve demokrat olduğunu ifade eden batı dünyası sahip oldukları sözde demokrasi, laiklik, insan hakları gibi paradigmalarla dünyaya bir üstünlük sağladıklarını düşünegelmişlerdir. Sahip oldukları bu algı üstünlüğünün bir başka medeniyetin eline geçmesini arzulamamaktadırlar. Biliyorlar ki Doğu ve İslam dünyasından devraldıkları bu üstünlük duygusunu kaybederlerse küresel hakimiyetlerini de kaybedecekler. O bakımdan İslam’ın siyasi manada güç kazanmasından her zaman korkmuşlardır. Siyasi söylemlere, ümmet bilincine sahip hareketlerden her zaman endişe duymuşlardır. 11 Eylül olayını çok iyi kullanmışlar siyasal İslam’ı ve Müslümanları genel manada itibarsızlaştıracak karalama kampanyası düzenlemişlerdir. Mursi’nin maruz kaldığı darbeyi bırakın kınamayı nerdeyse takdir etmişlerdir. Bu durumun geri planında bu bakış açısı yatmaktadır Onlar için demokrasi sekteye uğramış, seçilmiş bir lider alaşağı edilmiş çok ta sorun değil. Batılı ülkeler için demokrasi, insan haklarının ne demek olduğunu biz Irak’ta Suriye’de Cezayir’de daha önceden gördük. Cezayir’de halkın büyük çoğunluğu tarafından seçilen FİS lideri Abbas Medeni de aynı akıbete maruz kalmadı mı? .  Esed’in darbenin ilk günü siyasal İslam’ın sonunun böyle olacağı yönündeki açıklaması çok manidar doğrusu. İslam sömürüye, zulme, kula kulluğa karşıdır. İslam vahyin aydınlığında insanların barış içinde yaşamasından yanadır. İslam’ın ilkeleri, çağdaş olduğunu sananlara siyasal İslam’ı çağrıştırıyor ise bu onların sorunu. İslam temel ilkeleri ve dünya görüşü ile bir bütündür. O açıdan alternatif ya da anti tez olan değil bizatihi hak olan, gerçek olan, insani olan bir yaşam biçimidir.

Mısır’da yaşanan darbe ilerleyen zamanlarda Demokrasi ve İslam’ın bir arada olup olmayacağı tartışmalarını tırmandıracak gibi görünüyor. Demokratik yollarla iktidara gelen İslamcı kesimlerin ciddi bir sınavdan geçtikleri kesin. 
Mısır’da yaşanan darbe, Türkiye’deki iç politik gelişmelerle o kadar paralellik gösterdi ki Türkiye olayları tüm Dünyadan daha dikkatli takip etti. Ak Parti’nin son eylemlerle benzer tarzda protesto edilmesi akıllara, bu darbe Türkiye’deki eylemlerin dozunu artırır mı, sorusunu getirdi. Ne yazık ki bazı muhalefet parti temsilcileri Başbakanı, sonunun Mursi gibi olacağı şeklinde, açıkça uyardı. Ne garip değil mi bu tür açıklamalar kendi putlarını acıkınca yiyen cahiliye Araplarını hatırlattı doğrusu bana. Gerçekten demokrasiye inanıyorsanız ‘sandık her şey demek değildir’  sözünü nasıl kullanıyorsunuz. Bu üstü kapalı bir tehdit değil mi. Yok Eski Yunan Demokrasisi tarzı sadece belli bir sınıf için demokrasiye inanıyorsanız üzgünüm o zaman çok ‘gericisiniz’ demektir. Birilerinin bu sözde demokratlara ve çağdaş dünyaya ‘kral çıplak, hatta çırılçıplak’ demesi gerekiyor. İnsanlığın gözünün içine baka baka insanlığı ve insan onurunu yok ediyorlar çünkü.
Mısır’da yaşananlar karşısında kime şikayette bulunuyoruz. Darbeciler, Müslüman kardeşlerden, demokratik hakları dilenmelerini istiyor. Düşünebiliyor musunuz, zalim sizden adalet için yalvarmanızı istiyor. Emperyalistler, kendi ülkenizde yönetici olmak için, izin almanızı istiyor. Aynı dinin ve kültürün insanları birbiri üzerinden güç devşiriyor. Yol uzun dava çetin. Tek bir Allah’a inanan ve Onun sonsuz kudretine teslim olan bizler tüm yaşananların birer imtihan olduğunu unutmayalım.  Zalimler, Nemrutlar, Firavunlar dünde vardı bu  günde olacak . İnanıyorsak ve teslim olmuş isek unutmayın üstün olanlar sizlersiniz. Üzülmek yok gevşemek yok. Çalışmak var, üretmek var, okumak var düşünmek var, mücadele var. Siyasi İslamcı desinler, köktenci desinler, gelenekçi desinler ne derlerse desinler biz İslam’ı anlayalım ve yaşayalım yeter.
Bu olaylardan kendi adımıza nasıl bir ders çıkarabiliriz. İslami bir yönetimde farklı görüşlerin yönetimi ele geçirme istekleri karşısında İslami bir yönetim nasıl hareket eder mesela. Veya İslami yönetimde farklı inançlar ve fikirler ne kadar özgür olabilir. Üzerinde kafa yormak gerekir diye düşünüyorum.
Siyasi bir söyleminiz varsa bir inanç ve ideal taşıyorsanız tüm bunlar için bedel ödemeyi de göze almalısınız.  Hele devlet yönetmek gibi düşünceniz varsa unutmayın fikirler, sözler hatta dünyalar karşı karşıya gelir. Çok çetin hesaplaşmalar, sinir savaşları yaşanır. Görünüşte kaybedebilirsiniz ancak sonuçta hak kazanır, dürüstlük kazanır, insanlık kazanır. Görünüşte kazanabilirler ama nihai noktada zulüm kaybeder, cehalet kaybeder, art niyet kaybeder.

Yazarın Diğer Yazıları