21 Şubat Cuma günü Selçuklu Uygarlığı Müzesi törenle açıldı. Açılış günü ve ertesi gün müzeyi gezdim. Yüzlerce yıl öncesine ait eserlerin modern bir tarzda sunulması beni etkiledi ve heyecanlandırdı.
Müzenin düzenlenmesinde uzmanlardan yararlanıldığı anlaşılıyor. Zira eserlerin yanında bulunan panolarda önemli tarihi bilgiler veriliyor. Eserler belli bir düzen içerisinde bölümlere ayrılarak sergileniyor. Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere emeği geçenleri kutlamak gerekir.
Müzeyi gezerken bin yıl öncesinin sosyal, siyasal ve ekonomik yaşamına dair izler sizi kuşatıyor. Dijital ekranlardan tüm bunları yakın zamanda yaşanmış hissi taşıyorsunuz. Anadolu Selçuklu Devleti’ne ait eserlerin yine bu devlete ait güzel bir yapıda sergilenmesi olayın en orijinal yanı sanırım.
Açılış günü katılım oldukça yoğundu. Ertesi gün ilk günkü kadar olmasa da yine aynı şekilde kalabalıktı. Her yaştan insanın müzeyi ziyaretine şahit oldum. Bu memnuniyet verici dilerim sonraki günlerde bu ilgi devam eder. Daha önceden hastaların tedavi edildiği bölüm, biraz loş bir havaya sahip küçük ziyaretçiler açısından odalar biraz daha aydınlatılabilir diye düşünüyorum.
Selçuklu Uygarlığı Müzesi’nin açıldığı yapı, Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarıI.GıyaseddinKeyhüsrev döneminde yaptırılmış. İki ana gövdeden oluşuyor. Bir bölüm tıp medresesi bir bölüm hastane olarak hizmet vermiş. Bugün bile özel bir hastane yapılsa kullanılabilecek durumda bir yapı. Doğrusu müzede tıp alanında yapılan çalışmalarla ilgili daha doyurucu bilgi ve eserlerin olmasını beklerdim.
Anadolu Selçuklu Devleti ve Beyliklerin, Anadolu’nun yurt edinilmesinde çok ciddi hizmetleri olmuştur. Bugün dahi şehir merkezinde o dönemden kalan camiler ihtiyaca cevap verir durumdadır. Külliye tarzında inşa edilen yapılar şehir merkezine akıllıca yerleştirilmiştir.
Yüzlerce yıl önce inşa edilen kamu binaları büyük oranda ayakta ve hizmet vermektedir. Oysa günümüz yapıları üzerinden elli geçmeden kullanılamaz hale gelmektedir. Hem sağlamlık hem de yapıların konumlanması anlamında çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Şimdiki valilik binası, eski adliye binası, şehrin göbeğinde yüksek katlı binalar bunun güzel birer örneği sayılabilir.
Şehir merkezleri ferah bir yapıya sahip olmalıdır. Şehir meydanları trafik yoğunluğundan uzak tutulmalıdır. Ancak şehirlerin değişimleri çok kolay olmuyor. Tüm bunlar uzun vadeli plan ve önemli maddi kaynak isteyen işler.
Şehirlerin de bir ruhu bir karakteri var. Toplumun hayata bakışı şehir kültürünü doğrudan etkiliyor. Bizden beş yüz yıl sonra bize ait bir eser kalacak mı doğrusu merak ediyorum. Elbette insan eskiyle yatıp eskiyle kalkamaz fakat geçmiş, insan yaşamına anlam katar, hayatı daha renkli hale getirir. Bu bakımdan yeni nesillerin bu tip mekanları ziyaret etmeleri sağlanmalıdır.
Selçuklu Uygarlığı Müzesi Kayseri’nin tarihi dokusunun tanıtımında önemli bir adım olmuştur. Bu çalışmada emeği geçenleri bir kez kutluyorum. Selçuklu Uygarlığı Müzesi’ni ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum.
Yorumlar 1
Ali Bozok 24 Şubat 2014 20:24
ben de gezdim. yazınızda belirttiğiniz gibi çok güzel olmuş. kayseri'nin böyle müzelere ihtiyacı var. darısı arkeoloji müzesine.