Kadına yönelik şiddet haberlerine şahit olduğumuz her haber saatinde bu durumu esefle kınıyoruz. Bir sonraki aynı türden haberi duyana kadar. Benzer şiddet olayını duyunca tepkimiz aynı. Vay vicdansız vay merhametsiz vs. Müdahele edemediğimiz, kanıksadığımız onlarca haber.
Adam elinde silah sokak ortasında kadını çocuğunun gözleri önünde öldürüyor ve ‘Bu büyük bir aşk, aşkım için öldürdüm’ diye kendini savunuyor. Kadın boşanmak istiyor dövülüyor öldürülüyor, kadın dayak yiyor mahkemeye gidiyor dövülüyor ya da öldürülüyor, kadın insan gibi aşağılanmadan yaşamak istiyor dövülüyor öldürülüyor.
Kadını ‘sahip olunan bir eşya’ gibi görme mantığı, kadını ‘istediğim gibi kullanırım’ mantığı toplumda var olduğu sürece biz galiba bu haberleri daha uzun süre seyredeceğiz.
Şiddetin belki buna cinnetin demekte fayda var, kadınlara yönelmesinde en önemli faktörlerden biri kadının savunmasız ve kendini koruyamaz olduğu anlayışıdır. Bu biraz da kültürel yapı ile ilgili toplumda ‘Hem severim hem döverim’ anlayışı ne kadar da kabul görmüş bir mantıktır değil mi?
Ekranlara yansıyan olayların dışında da aile içi şiddetin çok yaygın olduğu kanaatindeyim. Belkide yıllarca şiddete maruz kalıp ta bunu duyuramayan yüzlerce kadın var. Bir çoğu daha fazla şiddet görmekten ya da çaresizlikten bu durumu sineye çekiyor.
Kadına ve aileye yönelik şiddetin fiili şiddet dışında bir psikolojik şiddet boyutu var. Manevi anlamda meydana gelen tahribatın izlerini silmek fiili şiddetin izlerini silmekten daha zor olsa gerek.
Aile içinde ve toplumun değişik katmanlarında yaşanan kadına yönelik şiddet konusuna uzmanların ciddi manada kafa yormaları gerekir. Bu amaçla yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Son zamanlarda şahit olduğumuz bu türden haberler artık kadın erkek arasında yaşanan kavga olmaktan çıkmış cinnet hali almıştır. Sorunlarımızı çözme konusunda tıkandığımız yerde, kaba kuvvet sıklıkla başvurduğumuz yöntem haline geldi. Öfke kontrolü, hoşgörü ve insani merhamet duygularımızın yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.
Şiddet olaylarında insanların yaşadığı ekonomik sorunlarında önemli bir neden olduğu kanaatindeyim. Tüketim toplumu olma yolunda hızla ilerlediğimiz son yıllarda kişiler alım güçlerinin çok ötesinde borçlanmaya başladılar. Bu durum aile içinde bir stres unsuru olarak ailenin huzurunu tehdit eder duruma gelmiştir.
Toplumsal şiddet sorunun en aza indirilmesinde toplumun her kesimine önemli görevler düşmektedir. Kadına karşı şiddet uygulayan kişilerin bir an için şu soruları düşünmelerini istiyorum.
Siz aynı şiddetin anne veya kız kardeşlerinize uygulanmasını ister misiniz?
Acaba ben haklı gerekçelerle mi şiddet uyguluyorum yoksa ruhsal sorunlarım mı var?
Şiddet uyguladığım kişiler benden daha güçlü olsalardı aynı şiddeti uygulayabilir miydim?
Kullandığım kaba güç sorunların gerçekten çözülmesini mi sağladı yoksa sorunların kendi istediğim gibi çözülmesini veya üzerininörtünmesini mi sağladı?
Erkekliğimi kabul ettirmenin yolu kaba güç müdür yoksa adam gibi adam olmak mıdır?