Orta Doğu’da siyasetin dinamikleri yeniden belirleniyor. Türkiye’de bundan nasibini alıyor. Tüm Orta Doğu ülkeleri gizli bir vesayetin altındadır. Bu vesayet nereye kadar izin verirse iktidarlar oraya kadar ilerleyebiliyorlar. Geçmişte bu vesayet silahlı güçler üzerinden yapılırken bugün ekonomi ve medya üzerinden yapılmaktadır.
Arap Baharı ve sonrası gelişmeleri iyi okumak gerekiyor. Aslında son on yıllık gelişmeleri sadece Arap toplumlarına yönelik yeni bir dizayn olarak görmemek gerekiyor. Bu Irak ve Afganistan’ın işgali sonrasında asıl güç sahiplerinin ortaya koyduğu yeni bir aşamadır. Silahla boyun eğdirdikleri halklara bugün siyasi, mezhebi ve ırki şantaj uygulanmaktadır. Tüm bu hegemonyanın ardında Doğu dünyasını kendi iç dünyasına hapsetmek kendi kendisi ile uğraşan taraf haline getirmek gayesi vardır.
Tüm bu ifadelerden yaşadığımız her olayın gerisinde bu güçler var sonucu çıkarılamaz elbette ancak, gelişmelerin iyi tahlil edilmesi adına, bu güçlerin iyi bilinmesi gereği vardır. Bu noktada başta İslam dünyası olmak üzere tüm Doğu uyanık olmak zorundadır. Tüm ideolojiler ve inançlar şu noktada iyi düşünmelidir. ‘Gerçeği ve adaleti kim ve hangi sistem gerçekleştirebilir ve sürdürebilir. Bize ısmarlama verilen düzenler ne kadar güvenilirdir. Kendi düzenlerimizi neden kurup geliştiremiyoruz. Mevcut dünya sisteminin argümanları bizi nasıl bir geleceğe çağırıyor. ‘ Temelleri iyi tahlil etmeliyiz. Aksi takdirde bizler Batının bizler için kurguladığı düzenleri ıslah etmeye çalışan, onların sorunları ile oyalanan topluluklar olmaktan kurtulamayacağız. Bizler ancak doğrunun ve insan onuruna yakışan anlayışların peşinde olabiliriz.
Bu hafta içinde yaşanan yolsuzluk ve rüşvet operasyonları üzerinden Orta Doğu’yu ve Türkiye’nin son on yılını bir kez daha düşünelim. Acaba bazı güçler Ak Partinin misyonunu tamamladığını mı düşünüyor? Önümüzdeki seçimler için yeni bir takım senaryolar mı yazılıyor? Peki bu durum daha ne kadar devam edecek? Biz kendimiz olmadıkça, kendi referanslarımızla özgürce var olmadıkça korkarım böyle devam edip gidecek. Hep birileri bizi içten ve dıştan şekillendirmeye devam edecek. Öyleyse hakkın ve adaletin hakim olmasını isteyenler seslerini yükseltsinler kendilerini ortaya koysunlar. Aksi halde darbelerden çok çeken bu millet sessiz darbelerden de çekmeye devam edecektir.
Yaşanan son olayları kamuoyu nezdinde en çok rahatsız eden bu olaya bakan çocuklarının da karışmış olması. Kim olursa olsun eğer ortada bir suç varsa bunların cezasını çekmesi gerekir. Ne var ki hukuki süreçte hukuka ve hukukun işleyiş mekanizmasına olan güvensizlik en az olayın kamuoyuna veriliş şekli kadar ciddi endişeleri berberinde taşımaktadır. Bu noktada olayı kendi gerçeğinden koparmadan kısa sürede çözmek büyük önem taşıyor. Bundan daha da önemlisi toplum olarak olayların geri planlarının net biçimde anlaşılmasıdır. Geleceğe şekil verirken toplum olarak biz olayların neresindeyiz bunu iyi anlamamız gerekir. Yaşadığımız hayata toplum olarak gerçekten ne kadar hakimiz bunun şuuruna varmamız öncelikli mesele.
