Kayseri masada kalabilir
Alpaslan SUNGUR
Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm ama imkan bulamadığım bir konuyu dile getireyim derken Kayseri’de gündem değişti. Bu şehirde yaşamak son günler de artık çok can sıkıcı, hatta imkansız hale geldi.
Bir şehri, şehir yapan bazı unsurlar vardır ki; bunlar şehrin karakterini oluşturur. Tarihi mirası, kültürel dokusu, sanayisi, ticari alt yapısı, eğitime, sanata ve spora eğilimi yani sponsorlukları marka olma yolunda o şehre bir değer katar. Şehir o yönlerde ün kazanır ve markalaşır. “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.” denilir. Ama yine de” Kayseri bir marka şehir oldu” diyenlere şunları sormak isterim.
Kayserimiz hangi tarihi bir miras ile şehir dışında anılıyor? Var olan tarihi eserlerimizden kim ne kadar haberdar?
Hangi kültürel dokumuz, ün yaparak, İç Anadolu bölgesinin dışına çıkabilmiş?
Uluslar arası kaç markamız var?
Türkiye isim yapmış bir lisemiz var mı? Ya da hangi üniversitemiz dünya literatüründe önemli bir sırada?
Kayseri’de sanata ve sanatçıya ne kadar değer veriliyor?
Sporda hangi dalda favori olarak anılırız? Hangi dalda altyapımız çok iyi denebilir? Çok güzel bir stadımız var ama tesislerde verilen spor eğitimleri hobi maksadını aşamıyor. Süper ligdeki kulübü Kayserispor sürekli can çekişir pozisyonda…
Bunlar üzerinde uzun uzun düşünülecek ve yapılacak çok şeyimiz var dedirten konular. Ama bir söz var ‘’idare etsin yeter’’ … Evet hep böyle düşünüyoruz. ‘’İdare etsinle’’ değişim olmaz. Gelişim olmaz. Yenileşme olmaz. Gelişme, yenileşme, markalaşma özgün fikirlerle olur. Bilime, sanata, spora değer vermekle olur. Yetişmiş, bilgili, kendine güvenen bireylerle olur…
‘’Canım sen de nelerden bahsediyorsun?’’ diyenleri duyabiliyor gibiyim. 25 yıl öncesi ile kıyaslandığında bir takım şeyler değişti. “Kayseri gelişti” diyenlere cevabım evet. Beton yığınlarına dönen mahalleler. Kurtarılmış bölgeler gibi birinden diğerine geçmek fermana mahsus bir yerleşim. Işık çöplüğüne dönmüş bir trafik. Oysa Kayseri eskiden bir marka şehir idi. Musluklarından memba suyu akan, yolları geniş ve trafik sorunu olmayan bir marka şehir. Küçüktü ama özelliği ile tüm Türkiye’de parmakla gösterilen bir kent idi. Şu an öyle mi? Sosyal, kültürel, insani ve çevresel açıdan durumu ortada…
Ne yazık ki şu an anlattıklarımın hepsini geçtik, hiç birini düşünecek pozisyonda değiliz. Çünkü canımızı kurtarma derdindeyiz. Bir çok kurum kafasına göre yolu kapatmış, asfaltı kesmiş, çalışma yapıyor. Her mahallede kazı var. Her arterde şantiye kurulu. Şehir toz toprak içinde. Şu an şehir felç geçirmiş bir hasta gibi. Yapılan yol çalışmaları 10 yıl önce tıkalı bir damara yapılması gereken açık kalp ameliyatına benziyor. Keşke diyoruz ama sonuç nafile; teşhis konuldu, hasta yatırıldı, narkoz verildi, göğüs kafesi açıldı. Ama hiç düşünülmeyen bir şey var; geçirdiği hastalık ve enfeksiyon. Kayseri bu ameliyatta masada kalabilir.