Gece yastığa başımızı koyduğumuzda kendi kendimize şu soruları soruyor muyuz? Ben kimim? Niçin yaratıldım? Niçin yaşıyorum? Nereden gelip nereye gidiyorum? Bugün iyi ve güzel ne yaptım? Sonum nasıl olacak? Görevimi yerine getirebiliyor muyum? Ölüm bir son mudur? Yoksa yeni bir başlangıç mıdır? Daha binlercesi sorular sorular…
Kendini ve yaptıklarını sorgulayamayan, kendini ve geleceğini eğitemeyen toplumların sonları hiç de iyi olmuyor. İnsan olarak bu sorulara doğru ve güzel cevaplar verebiliyorsak ne mutlu bize. Yaşamdan zevk alabilmenin en önemli yollarından biri de olumlu düşünmektir. Hani bir hikâye anlatılır.
* Adamın birini ayakkabı pazarlaması için Afrika’ya gönderirler. Adam bir çift ayakkabı bile satamadan geri döner ve:
— Afrika’da hiç kimse ayakkabı giymiyor, beni buraya niçin gönderdiniz? Der. Fabrika bu kez bir başka pazarlamacıyı gönderir. Bu adam büyük bir heyecanla telefon açar ve:
—Size çok güzel bir haber vereceğim. Burada milyonlarca ayakkabı satabiliriz, çünkü burada hiç kimsenin ayakkabısı yok!
Burada önemli olan olaylara bakış açımızdır. Başarı ve başarısızlık görecelidir. Bizim bakışımıza göre şekil alır. Olumlu düşünen insanlarda “başarı veya başarısızlık” olmaz, sadece “sonuçlar” olur. Derler ki Edison asistanlarını dinleyip başarısız olduğunu düşünseydi, araştırmalarını bırakacaktı ve elektriği de bulamayacaktı. Hayatı doya doya huzurlu ve mutlu yaşamak istiyorsak olumlu düşünmeye ve yaşamaya ihtiyacımızın olduğunu unutmayalım. Sevgiyle, huzurla ve umutla kalın.