İSLAM DEVRİMİ DÜŞÜNCESİ
Ali AKGÜN
Bulgular bir devrimde nedensel bir açıklama sunabilir. Sınırlı bir alanda işleyen ve etkileşime giren bir mekanizmadır bu durum: Örneğin yeni bir verginin konması veya insan haklarındaki kısıtlamalar o yerde sadece mali verimliliği veya toplumsal düzeni etkilemekle kalmayıp bu faktörlerin halk arasında ortaya çıkardığı direnişin ölçüsünü de belirler. Elbette hiçbir zaman bir vergilendirme şeklinin veya özgürlüklerdeki bir kısıtlamanın mutlaka bir devrimci durum oluşturacağı iddia edilmemektedir. Konuyla ilgili bir halk direnişinin devrimci durumları besleyip beslemeyeceği yerel yönetimin yaklaşımından bağımsız etki gösteren başka faktörlere -örneğin dış güçlerin direnişçilere destek verip vermemesine- bağlıdır.
1925’te Kaçar hanedanını devre dışı bırakarak yönetimi ele alan Pehlevi hanedanı laik milliyetçi bir rejim tesis etmiştir. İran’da tarihsel olarak Arap ve İslam karşıtı hareketlerin etkisi de belirgindir: ‘Hilafet yerine ‘İmamet’ kurumuna yönelerek Şia mezhebi İran’da, ayrışan bir mezhep olarak vuku bulmuştur.’
Nevvab Safavi’nin kurduğu ‘İslam Fedaileri’ hareketi (1948-1956) Mısır’daki Müslüman Kardeşler hareketinin etkisiyle İran’da İslam hükümlerinin geçerli olması için mücadele vermiştir. Safavi’nin 1954’de Ürdün’de İhvanın düzenlediği bir Filistin konferansına gitmesi, İhvanla ve Seyyid Kutub’la kişisel bağlar geliştirmesine imkan sağladı. Nevvab İhvandan ve Kutub’un devrimci üslubundan çok etkilenmişti. İhvana hayranlığını şöyle ifade ediyordu. ‘Her kim gerçek bir Caferi (Şii) olmak istiyorsa İhvan-ı Müslimin’i takip etmelidir.’ İslam Fedaileri İran’da devrimci bir anlayışın oluşmasında öncü bir rol oynadı. Nevvab, Müslümanların bir birlik oluşturması gerektiğini savunan ve Şii literatüründe ‘İslam Devleti’ terimini ilk kullanan kişidir. 1960’lı ve 70’li yıllarda ise İran devrimini hazırlayan başlıca iki akımın etkin olduğu görülmektedir: Daha çok seküler eğitimli kesimlerde ilgi gören Ali Şeriati’nin başlattığı hareket ve Humeyni’nin büyük ölçüde geleneksel Şii anlayışına dayanan hareketi.
Ali Şeriati ekseriyetle İran devriminin ideoloğu ya da mimarı kabul edilir. Bir sosyolog ve dünyayı değiştirmek isteyen bir devrimcidir. Şeriati İran’daki geleneksel din anlayışını eleştirir:
‘Ben dinden söz ettiğimde bu, insanlık tarihi boyunca yaygın olarak görülen din değildir; peygamberleri insanları sosyal çoktanrıcılıktan kurtarmak için kıyam etmiş bir dindir. Aslında ben henüz realite alanına çıkmamış bir dinden söz ediyorum. Dolayısıyla bizim dine dayanmamız irticadan ziyade tarihin idamesi anlamına gelir.’
Batı’ya da eleştirel bakar:
‘Biz Avrupa veya Amerika kurmak istemiyoruz. Biz Amerika ve Avrupa’nın kurmaktan aciz kaldıkları insancıl bir toplum kurmak istiyoruz. Batı’dan bağımsız ve insani bir toplum kurmanın tek yolu Batıyı tanımakla olasıdır.’
Ali Şeriati eleştirel yaklaşımı ve eylemci niteliğiyle varlığını hissettirmiştir. Bağımsız tavrı ve Şii-Sünni yakınlığını savunan fikirleriyle bilinmektedir.