Adnan EVSEN

Tarihsel Depremler Bize Neyi Anlatıyor?

Adnan EVSEN

Tarihsel Depremler Bize Neyi Anlatıyor?

Depremler; aletsel ve tarihsel dönem kayıtları olarak iki başlık altında incelenmektedir. 

a)    Tarihsel Depremler
b)    Aletsel Depremler

Bu makalede Kayseri ve yakın civarında meydana gelmiş tarihsel deprem kayıtları hakkında yaptığım değerlendirmeleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım.  

Tarihsel Depremler: Aletsel sismoloji çalışmalarından önce (1900 öncesi) meydana gelmiş ve depremlerin yapılar ve canlılar üzerinde meydana getirmiş olduğu hasara, yani şiddetlerine göre tanımlanan depremlere tarihsel depremler denilmektedir. 

Tarihsel deprem kataloglarına göre, Kayseri ve çevresinde Erciyes, Erkilet, İncesu, Yeşilhisar ve Deliler Fay Zonları ile ilişkilendirilebilecek tarihsel dönemde onlarca sayıda depremler meydana gelmiştir. Tarihsel dönem deprem kayıtları Mercalli Şiddet Ölçeğine göre değerlendirildiğinden bu tür depremlerde “şiddet” kavramı kullanılmaktadır.

Aletsel Depremler: 1900 Yılından sonra sismolojik çalışmaların giderek gelişmesine bağlı olarak depremlerin oluşması esnasında ortaya çıkan enerji miktarının ölçülmesi esasına dayanan bir yöntemdir. Bu yöntem ile depremler hakkında “büyüklük” veya “magnitüd” şeklinde değerlendirme yapılmaktadır. 

Kayseri kenti ve yakın civarı için tarihsel dönemde onlarca sayıda deprem meydana gelmiştir. Tarihsel dönem depremleri olarak adlandırılan bu depremlerin birkaç tanesi hakkında birlikte değerlendirmede bulunalım. 

•    Milattan Sonra (M.S.) 14-17 Yılı Depremi: Milattan sonra 14-17 yılları arasında meydana geldiği değerlendirilen deprem, Kayseri’de deprem kataloglarına geçmiş ilk depremdir. Bu depremde şehir zarar görmüş ve buna bağlı olarak eskiden beri Kapadokya krallarının Roma’ya ödedikleri vergi azaltılmıştır. Depremin şiddetine dair kesin bir kayıt bulunmamaktadır (Aksoy ve diğerleri, 2010). 

Kayseri şehrinde hasara neden olan depremin oluş tarihi net olarak bilinmeyip, şehir etrafında yer alan hangi fay üzerinde olduğu da muammadır. 

•    Milattan Sonra (M.S.) 240 Yılı Depremi: MS’den sonra 240 yılında gerçekleşen depremin Mercalli Şiddet Ölçeğine göre şiddetinin IX olduğu ifade edilmektedir. Deprem; Kayseri, Malatya ve Sivas’da hasar meydana getirmiştir (Soysal ve diğerleri, 1981). 

Bu depremde Kayseri, Sivas ve Malatya’da hasar olduğu belirtilmektedir. En tartışmalı konu ise depremin merkez üssünün neresi olduğunun bilinememesidir. 240 Yılında olan depremden hem Kayseri, hem Sivas hem de Malatya etkileniyor ve hasar oluşuyor. Kayseri şehri kuş uçuşu Maltya’ya 260 km, 6 Şubat Depremlerinin olduğu Narlı Fayı lokasyonuna 210 km, Çardak Fayı lokasyonuna 170 km mesafede yer almaktadır. 240 Yılı depremin, bu üç şehir etrafında yer alan onlarca sayıdaki fayın hangisinde olduğu maalesef bilinemiyor. 


•    Milattan Sonra (M.S.) 262–270 Yılı Depremi:  MS’den sonra 262-270 yılları arasında meydana gelen deprem, dönemin en önemli şehirlerinden biri olan Kayseri’de ağır hasara neden olmuştur. Buna rağmen şehir terkedilmemiş, yıkılan bütün binaların yerlerine yenileri yapılarak şehir yeniden kurulmuştur (Aksoy ve diğerleri, 2010).

262-270 Yılında meydana gelen depremin oluş tarihi bilinmemekle birlikte şiddeti hakkında ise hiçbir bilgi yoktur. 

•    Milattan Sonra (M.S.) 1072 Depremi: 1072 Yılında meydana gelen deprem sonrası, Bizans İmparatoru VII. Mikhael Dukas, Isaak Komnenos’u, kardeşi Alexis ve Norman prenslerinden Russel’ı ordusuyla birlikte Anadolu’ya göndermiştir. Kayseri’ye ulaşıldığında, şehrin büyük bir deprem ile harap olduğu ve şehirde burçlardan başka bir yapının kalmadığı kayıtlara geçmiştir (Aksoy ve diğerleri, 2010). 

1072 Yılındaki depremde şehrin harap olduğu, sadece burçların ayakta kaldığı rivayet edilmektedir. Bu kadar büyük bir depremin şiddeti hakkında hiçbir bilgi yoktur. 

•    Milattan Sonra (M.S.) 1205 Depremi: 1205 Yılında Kayseri şehir merkezinde meydana gelen depremin şiddeti IX olarak kayıtlara geçmiştir (Soysal ve diğerleri, 1981; Ambraseys, 2009). 

•    Milattan Sonra (M.S.) 1239-1240 Depremi: 1239-1240 Yılları arasında meydana gelen deprem sonucunda, Kayseri, Konya ve Aksaray’da şiddetli sarsıntılar hissedilmiş ve bu deprem söz konusu şehirlerde hasara neden olmuştur (Aksoy ve diğerleri, 2010).

Konya, Kayseri ve Aksaray’da hasara sebebiyet verebilecek fay muhtemelen Tuzgölü Fayıdır. Eğer deprem Tuzgölü fayında olduysa Kayseri, Konya ve Aksaray illeri ile birlikte Niğde ve Nevşehir gibi illerinde bu depremden zarar görmesi gerekirdi. 

•    MS. 1714 Depremi: 1714 Yılında meydana gelen depremin dış merkez lokasyonu Gemerek (Sivas) ilçesinin yaklaşık 10 km güneyinde bir deprem meydana gelmiştir. (Erdağ, 2007).

Gemerek ilçesinin 10 km güneyinde Deliler Fayının Sarıoğlan segmenti yer almaktadır. En azından dış merkezi doğru olarak verilmiştir. 

•    9 Mayıs 1717 Depremi: 1717 Yılında sabah 3:30-5:30 saatleri arasında, VIII şiddetinde bir deprem meydana gelmiştir (Soysal ve diğerleri, 1981; Başarır-Baştürk ve diğerleri, 2017; Kondorskaya ve Ulumov, 1999). Depremin Erciyes fayı üzerinde gerçekleştiği değerlendirilmektedir. Deprem nedeniyle Kayseri’de Kurşunlu, Cami Kebir ya da Merkez Cami olarak da isimlendirilen bir caminin yıkıldığı rapor edilmiştir. Erkilet’li Hacı Ali Ağa oğlu Muhammet Mehmet Paşa tarafından depremden bir yıl sonra 1718 yılında, yıkılan Musa Ağa Camii yeniden yaptırılmış ve caminin kuzeyine altı odadan ibaret bir medrese ilave edilmiştir (Aksoy ve diğerleri, 2010).

1717 Yılında olan depremin Erciyes Fayı üzerinde gerçekleştiği değerlendirilmiş olup, şiddetinin VIII şiddetinde olduğu beyan edilmektedir.  

•    13 Ağustos 1835 Depremi: 13 Ağustos 1835 tarihinde sabah saat 06:00-07:00 arasında yıkıcı bir deprem meydana gelmiş ve şiddeti V olarak değerlendirilmiştir (Soysal ve diğerleri, 1981; Koçyiğit ve Erol, 2001, Kondorskaya ve Ulumov, 1999). Deprem nedeniyle çok sayıda ev ve minare yıkılmış, 700 kişi hayatını kaybetmiştir. Kayıtlarda “Kayseri şehri, daima zelzelelere maruz kalmış, bazen büyük zararlara ve tahribata duçar olmuş bir yerdir” şeklinde bir tanım yapılmıştır. Ayrıca, Erciyes’in bir yanardağ olması nedeniyle Kayseri’deki depremlere neden olduğu öne sürülmüştür.

Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından 29/03/2021 tarihli "Fay Üzerinde Yaşayan Kentlerimiz: Kayseri Raporu" nda 1717 yılında gerçekleşen depremde toplam can kaybı 8331 olarak bahsedilmektedir. Oysa bazı kaynaklarda bu depremden dolayı can kaybının 8331 değil, 700 kişi olduğu belirtilmektedir.   

•    1865 Depremi: 1865 Yılında Kayseri’de orta şiddette bir deprem meydana gelmiştir. Bu depremde sivil binaların dışında, Hatıroğlu Camii ve Hasbek Dilaver Paşa Camii yıkılmıştır. Hatıroğlu Camii, 44. Tabur İmamı Mustafa Hafız tarafından, Dilaver Paşa Camii de Kaptan-ı Derya Ahmed Paşa tarafından tamir ettirilmiştir (Aksoy ve diğerleri, 2020).

•    8 Nisan 1895 Depremi: 1895 depremi, tarihsel dönem için Kayseri merkezli olarak bilinen son deprem meydana gelmiştir. Saat 03:00’de meydana gelen deprem Erciyes fayı ile ilişkili olup şiddeti VII olarak değerlendirilmiştir (Ambraseys, 2009; Başarır-Baştürk ve diğerleri, 2017).

Kayseri şehrini tehdit eden etrafındaki faylar hakkında bilim insanları tarafından elde edilen bilgiler sınırlı olup depremlerin tarihi, şiddeti ve merkez üssü gibi bilgiler kesin olmamakla birlikte yaklaşık bir fikir vermektedir.  Deprem biliminin henüz daha emekleme döneminde olduğu göz önüne alınırsa, diğer meslek disiplinlerine göre daha çok çalışılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. 

Şehri riske eden depremler hakkında sağlıklı değerlendirme yapabilmek için geçmiş yıllarda depremlerin nerede ve hangi fay üzerinde olduğu, şehir merkezinden başka nerelere kadar sirayet ettiği konuları maalesef zayıftır.  Depremlerin hangi şehir, hangi fay üzerinde olduğunu bırakın, hangi yılda olduğu konusunda bile şüpheler mevcuttur. Depremlerin oluş zamanlarını ve son depremleri de bilemediğimiz zaman değerlendirmeler de aynı oranda hatalı olabilmektedir. Bu yüzden sağlıklı bir şekilde elde edilmiş deprem tehlike parametrelerine ihtiyaç vardır.  

Afetsiz günler dileğimle…
 

Yazarın Diğer Yazıları