Yer bilimlerinin diğer pozitif bilimlere nazaran daha yeni ve hala emekleme sürecinde olduğunu söylersek sanırım yanlışlık yapmamış oluruz. Yer yuvarı ve yapısı, depremlerin oluş süreci, fayların çeşitliliği ve davranış biçimleri, deprem büyüklükleri ve depremlerin ne zaman olabileceğini önceden ön görebilme konuları başta olmak üzere birçok konuda bilimsel tartışmalar devam etmektedir.
Bu tartışmaların başında Malatya ve Savrun Fayları gibi bir takım fayların aktif olup olmadığı, beklenen İstanbul depreminin ne zaman ve kaç büyüklüğünde deprem oluşturacağı gibi birçok benzeri konular da tartışılan konular arasındadır.
Bütün bunlara ilave olarak da Kayseri ve Sivas illerinde 5,0-5,5’in üzerinde deprem olmaz beyanatı kamuoyunda yeni bir tartışmayı ateşledi.
Tartışmayı ateşleyen AFAD Deprem Danışma Kurulu Üyesi ve aynı zamanda Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Fikret Koçbulut hoca oldu. Sayın Koçbulut’ un; “Sivas ve Kayseri’de 5,0- 5.5 büyüklüğünü geçmeyecek depremler olur, Sivas ve Kayseri halkının rahat etmesi gerekir” şeklindeki beyanatı kamuoyunun ilgisini çekti. Bende bu yazımda Kayseri ilinin depremselliği hakkındaki görüşlerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Yaklaşık 6 bin yıllık tarihi olan Kayseri’de tespiti yapılabilen yirmiye yakın sayıda tarihsel deprem kayıtları vardır. Bahse konu deprem kayıtlarının iki tanesi 8 (VIII), iki tanesi de 8 (IX) şiddetinde olarak kayıtlara geçmiştir. IX (9) şiddetinde olan depremler milattan sonra 127 ve 240 yıllarında gerçekleştiği, VIII (8) şiddetinde olan depremlerin ise 1717 ve 1835 yıllarında gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
1930 Yılından önce tarihsel dönemde meydana gelmiş deprem kayıtları günümüzde kullanılan moment büyüklüğüne dönüştürülerek kullanılmaktadır. AFAD tarafından kullanılan dönüştürme işlemi basit bir tablo ile yapılmaktadır. Kayseri’de 127 ve 240 yıllarında meydana gelen IX (9) şiddetindeki depremlerin şiddet ölçüsü çok güvenilir olmamakla birlikte AFAD dönüşüm tablosuna göre 6.6 ve 1717 yılı ile 1835 yılında gerçekleşen depremlerin VIII (8) şiddetinde olduğu ve dönüşüm tablosuna göre 6,2 büyüklüğünde olabileceği değerlendirilmektedir. Bu bilgilerin ışığında tarihsel dönem deprem kayıtlarına göre Kayseri’de 6’dan büyük en az dört deprem olduğu anlaşılmaktadır.
Sayın Koçbulut tarafından gündeme getirilen Kayseri ve Sivas’ta 5,0 - 5.5’in üzerinde deprem olmaz beyanatından sonra Kayseri şehri etrafında meydana gelmiş depremleri nereye yerleştireceğimizi anlamış değiliz. Hâlbuki Sayın Koçbulut Kayseri ve Sivas’ta 5,0 -5,5 ‘in üzerinde deprem olmaz şeklindeki çıkış yerine, bu konuların uzmanı olarak ulusal veya uluslararası hakemli teknik bir makalede yayınlaması gerekirdi diye düşünüyorum.
Nihayetinde Kayseri ve etrafında yer alan Yeşilhisar, Erkilet, Erciyes ve İncesu Faylarının MTA tarafından yapılan çalışmaya göre 7 mertebesi ve üzerinde deprem potansiyelinin olduğu da rapora bağlanmıştır.
Ülkemizde depremler konusunda çalışmaları bulunan başta MTA ve AFAD gibi kuruluşlara destek sağlayan TÜBİTAK ile birlikte, Türkiye Belediyeler Birliği’nin (TBB) koordinasyonu ile Proje yürütücüsü ve AFAD Deprem Danışma Kurulu Üyesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Koçbulut ’un öncülüğünde 2024 yılının yaz aylarında Sarıoğlan’ın Tatılı Mahallesinde Sarıoğlan Segmenti üzerinde paleosismolojik amaçlı hendek açıldığını biliyoruz.
Bahse konu paleosimolojik çalışmalar kapsamında elde dilen verilere göre tektonik haritaların varsa güncellenmesi, diri fayların tam olarak yerlerinin belirlenmesi, geçmiş tarihli deprem ya da depremlerin ortaya çıkartılması ve yaşlandırılması, atım miktarlarının ve fayların kayma hızlarının belirlenmesi, deprem tekrarlanma sürelerinin ortaya çıkartılması gibi bir dizi teknik bulguların elde edilmesi amaçlanmıştı.
Sayın Koçbulut tarafından 24 Haziran 2024 tarihinde basına verilen beyanat doğrultusunda, projenin iki yıllık bir süreyi kapsadığını, bahsi geçen konuların iki yılın sonunda yani 2026 yılında ortaya çıkabileceği şeklinde anlamıştık.
İki yıllık proje süresi bitmeden Sayın Koçbulut tarafından basına açıklama yapıldığına göre proje tamamlanmış ve Tatılı bölgesinden geçen Deliler Fayı Sarıoğlan Segmentinin diri fay haritasındaki tam olarak yeri, geçmiş tarihli deprem ya da depremlerin tespiti ve yaşlandırılması, yer değiştirme miktarlarının ve fayların kayma hızlarının belirlenmesi, deprem tekrarlanma sürelerinin ortaya çıkartılması gibi bir dizi deprem tehlike parametrelerinin elde edilmiş olduğunun anlaşılması gerekmektedir.
Deliler Fayı, Bünyan Segmenti üzerinde TÜBİTAK ile İTÜ ve Munzur Üniversitesinin birlikte çalıştığı “Orta Anadolu Fay Zonu’nun Kayseri Civarındaki Eski Deprem Aktivitesi” (Akyüz vd, 2024) TÜBİTAK Proje Özeti Raporunda, Bünyan Segmentinin aktif olduğu ve paleosismolojik çalışmalardan M.Ö. 1775 civarında yüzey kırığı üretecek büyüklükte (M>6.9) bir deprem oluştuğundan bahsedilmektedir.
Sorular şunlar;
Sayın Koçbulut tarafından proje süresinin daha önce iki yıl olarak açıklanmasından sonra süreç hızlandırıldı ve 2024 yılının sonunda rapora dönüştürüldü mü, basına verilen beyanatı hangi fay ya da fayları kapsıyor?
Akyüz vd, tarafından Deliler Fayı Bünyan Segmenti üzerinde M.Ö. 1775 yılında (M>6,9) meydana gelmiş deprem baz alınarak Sayın Koçbulut tarafından yapılan basın beyanatı çelişki oluşturmaktadır. Koçbulut bu durumu nasıl açıklayacak?
Tatılı bölgesinde açılan paleosismolojik amaçlı hendek verilerinden hareketle Deliler Fayı Sarıoğlan Segmenti hakkında deprem tehlike parametreleri belirlendi mi?
Deprem tehlike parametreleri belirlendiyse fayın kayma hızları, paleosismolojik deprem kayıtları, son deprem tarihi ve yer değiştirme miktarları belirlendi mi?
Kayseri ve etrafında yer alan faylarda milattan sonra meydana gelmiş ve 6 dan büyük 4 depremi nereye yerleştireceğiz?
MTA tarafından yapılan raporda milattan önce gerçekleşmiş ve yüzey kırığı oluşturmuş en az 14 deprem tanımlaması yok mu sayılacak?
Kayseri ve Sivas’ta 5,0 - 5.5’in üzerinde deprem olmayacaksa bu hesaplama neye göre nasıl yapıldı?
Kafaları karıştıran bu ve benzeri birçok sorunun cevabı kamuoyu tarafından merak edilmektedir. Sayın Koçbulut’un basına vermiş olduğu beyanat içeriğinin bir rapora dayandırıldığı mı veya ben böyle düşünüyorum şeklinde mi olduğu anlaşılamamıştır.
AFAD Deprem Danışma Kurulu Üyesi ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Fikret Koçbulut’un “ben böyle düşünüyorum” şeklinde bir açıklamasının olmaması gerekir diye düşünüyorum. Sayın Koçbulut sahadan elde ettiği verileri henüz rapora bağlamadan basın aracılığı ile kamuya açmak yerine düşüncelerini proje ekibi ile tartışması ve nihai durumu makale şekline getirmesi gerekirdi.
Tabiattaki doğal olayları, kendi elimizle doğal afete dönüştürmeyelim…
[email protected], X@EvsenAdnan, facebook@adnanevsen,
instagram@AdnanEvsen, youtube@adnanevsen4936