Adnan EVSEN

Depremlerin faydası var mıdır?

Adnan EVSEN

DEPREMLERİN FAYDASI VAR MI?
Bugüne kadar hep depremlerin zararlarından bahsettik. Bu yazımızda da depremlerin faydalarından bahsedeceğiz. Depremlerin faydası da mı varmış, diye seslendiğinizi duyar gibiyim. Sabrınızı zorlayarak yazıyı sonuna kadar okursanız faydalı ya da zararlı olduğuna siz karar vereceksiniz.  

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim üzere, üzerinde yaşadığımız Dünya adlı gezegenin kendine mahsus ritüel haline gelmiş birtakım halleri vardır. Yağmurun yağması, rüzgârın esmesi, gece gündüzlerin ve mevsimlerin oluşması, dünyanın hem kendi hem de güneşin etrafında dönmesi gibi hadiseler milyonlarca yıldan bu yana devam edegelmektedir. Dünya’nın mütemmim cüzü (ayrılmaz parçası/bütünleyen parçası) olarak da ifade edebileceğimiz bu olaylar, Yüce Yaratıcı’nın külli iradesi doğrultusunda meydana gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında depremlerin meydana gelmesi de gezegenimizin sıradan hareketlerinden biridir diye düşünmek gerekir. 

Bizler, gezegenimizin hareketlerine, hava ve iklim olaylarına vb. durumlara göre yaşantımıza yön veriyor, bazı tedbirler alıyoruz. Örneğin Kuzey Kutbu’nda kış mevsimine girilirken Güney Kutbu’nda yaz mevsimine geçiş yapıldığından bizler de mevsim özeliklerine uygun kıyafetler seçiyor, kış koşulları söz konusu ise evlerimizi ısıtmak ve soğuktan korunmak için bazı hazırlıklar yapıyoruz. Palto giyiyor, yağmur ve kardan korunmak için şemsiye kullanıyor, dışarıya çıkmamayı tercih ediyoruz. İşte depremlere de bu açıdan bakarak yeryüzünün alışılmış bir ritüeli ve doğal bir olayı olarak kabul etmemiz gerekir.

Depremlerin temel oluşma sebebini, dünyanın merkezinde kor halinde yer alan magmanın, hacim genişlemesinden kaynaklı olarak taş kürenin en zayıf noktasından yüzeye çıkma talebidir şeklinde ifade edebiliriz. Bu talep neticesinde kabuk üzerinde yer alan onlarca büyük ve küçük levhalar hareket etmekte, birbirleri ile çarpışmaktadır. Bu çarpışma hareketi nedeniyle de depremler meydana gelmektedir. 

Gezegenimizin hareketleri karşısında nasıl ki durumdan vazife çıkarıyor ve bazı tedbirler alıyorsak depremlerin de nasıl oluştuğunu ve insanlara ne gibi zararlar verdiğini öğrenerek hareket etmek zorundayız. Depremin zararlarını önlemenin en temel şartı; fay hatlarının üzerine, sıvılaşan zeminlere, dere yataklarına konut yapılmaması, mühendislik ve müşavirlik hizmetlerinden taviz verilmemesidir.

Gezegenimizdeki depremlerin davranış biçimlerini bilmemize rağmen hem gerekli dersleri çıkarmadığımız hem de bu davranış biçimlerine karşı tedbir almadığımız için maalesef depremlerden maksimum zararı gördük. Son yüzyılda deprem zararlarından dolayı ülkemizde 150 binden daha fazla insanımız hayatını kaybetmiştir. Üstelik şehirlerimiz alt ve üst yapıları bozulduğu için yaşanmaz bir hâl almış, üstüne milyarlarca dolar da maddi zarar oluşmuştur. 
Depremlerin insan yaşantısı üzerinde birçok zararı olduğu gibi faydası da vardır. Şimdi bunları sırayla inceleyelim. 

İçme Suyu Kaynakları: Depremler olurken taş küre üzerindeki kırık hatlar boyunca hareket ederler. Büyük fay hatlarında yer alan çatlaklar boyunca yeni soğuk su kaynakları çıkabilir. Ülkemizde birçok yerleşim biriminin içme, sulama ve endüstri suyu, deprem oluşturan fay hatlarının oluşturduğu su kaynaklarından elde edilmektedir.

Buna en güzel örnek Kayseri’nin Bünyan ilçesi sınırları içinde yer alan “Pınarbaşı Su Kaynağı”dır. Pınarbaşı Kaynağı, bir fay kaynağıdır. Buradaki fay hattının kırılması neticesinde, suyun kaynak olarak yeryüzüne çıkmasına vesile olmuştur. Binlerce yıldan bu tarafa insanlar, Bünyan Pınarbaşı Kaynağı’ndan içme suyu, sulama suyu ve endüstri suyu olarak faydalanmaktadırlar. 

Sıcak Su Kaynakları: Deprem oluşturan faylara bağlı olarak yerin derinliklerinden yeryüzüne çıkan kaynakların bir kısmı da sıcak su kaynaklarıdır. Sıcak su kaynakları birçok amaç için kullanılmaktadır. Suyun sıcaklığına ve rezerv durumuna göre modern tarım uygulaması olan seracılıkta, kış aylarında ev ve iş yerlerinin ısıtılmasında, en önemlisi de kaplıca amaçlı termal tesislerde kullanılmaktadır. Ülkemizde termal amaçlı sıcak su kaynaklarının en fazla kullanıldığı yerler olarak Afyon ili Sandıklı ilçesi ile Nevşehir ili Kozaklı ilçesi öne çıkmaktadır. Sandıklı ve Kozaklı’da beş yıldızlı otellerin bünyesinde kurulan termal tesisler ile sağlık turizmi oldukça gelişmiştir. Kozaklı ilçesinde yer alan bazı mahallelerin de termal su ile ısıtıldığı bilinmektedir.  

Jeotermal Enerji: Deprem oluşturan fay hatlarının bir başka çok önemli özelliği de jeotermal amaçlı kullanıma uygun olmasıdır. Fay hatları kaynaklı yerin derinliklerindeki sıcak sular, enerji üretim amaçlı olarak kullanılmaktadır. Ülkemizin birçok yerinde jeotermal amaçlı toplam 32 adet (Aydın, Denizli, Manisa, Çanakkale) enerji santrali bulunmaktadır. Bahse konu bu santraller ile ülkemizin elektrik enerjisi üretimine katkı sağlanmaktadır. 

Maden Suları: Maden sularının kökeni yer yuvarının derinliklerinde yer alan magmaya kadar dayanır. Magmada eriyik halde bulunan kayaçların hacimsel olarak artması ve karbondioksit gazının oluşturduğu basıncın da etkisiyle jeolojik katmanlardaki  mineraller çözülerek bol mineralli su haline gelirler. 

Yer kabuğunun çeşitli derinliklerinde, uygun jeolojik şartlarda doğal olarak oluşan, litrede en az 1000 miligram çözünmüş mineraller ve/veya eser elementler bulunduran, doğal yapısında karbondioksit ve radyoaktif elemente sahip olan sulara maden suyu denildiğini hepimiz biliyoruz. Madensuyu Üreticileri Derneği (MASUDER)’den elde edilen bilgiye göre Türkiye'de yaklaşık 225 maden suyu kaynağı ve/veya kaynak grubu olduğu bilinmektedir.

Tarım Arazisi: Kayaçların atmosferik şartlar altında aşınarak oluşturduğu depozitlere toprak dendiğini hatırlayalım. Ülkemizdeki en önemli tarım arazilerinin birçoğu deprem oluşturan faylara bağlı olarak oluşmaktadır. Bunun en güzel örneğini kendi şehrimiz olan Kayseri’de görmek mümkündür. Kayseri’nin de içinde yer aldığı Sarımsaklı Ovası ile Develi-Yeşilhisar-Yahyalı Ovası, tarımsal üretim potansiyeli oldukça yüksek bir ova statüsündedir. Her iki ova da sebze ve meyve üretimi açısından son derece önemlidir. Develi-Yeşilhisar-Yahyalı Ovası’nın doğu tarafını Develi Fayı, batı tarafını ise Yeşilhisar ve İncesu fayları şekillendirmiş ve ova niteliği kazanmasını sağlamıştır. Sarımsaklı Ovası’nın batı tarafını Erkilet Fayı, doğu tarafını ise Erciyes Fayı şekillendirmiştir. Bahse konu fayların etkisi ile Kayseri’de iki önemli tarım arazisi ortaya çıkmıştır.  

Yeraltı Suyu Deposu: Milyonlarca yıldan bu tarafa aktif olarak hareket eden faylara bağlı olarak oluşan düz tarım arazileri; tutturulmamış killi, kumlu, çakıllı, taneli birimlerden meydana gelmektedir. Bu jeolojik oluşukların üst üste depozit halinde çökelmesi neticesinde kalınlığı artmakta ve yeraltı suyu amaçlı depo görevi gören jeolojik yapılar oluşmaktadır. Kayseri’nin içme, sulama ve endüstri suyunun büyük bir kısmı Sarımsaklı Ovası'nda yer alan yeraltı suyundan temin edilmektedir. 

Yapı Taşları: Deprem oluşturan faylar ve magma kökenli kayaların bir kısmının yeryüzünde, bir kısmının damar şeklinde, bir kısmının ise daha derinlerde katılaşarak yerleşmesi neticesinde yapı taşları oluşmaktadır. Erciyes volkanizmasına bağlı olarak oluşan “Kayseri Taşı” ve “Tomarza Taşı” olarak da bilinen volkanik kayalar, kesilip şekil verilerek ve cilalanarak yapı taşı olarak kullanılmaktadır. 
Jeopark: Herhangi bir coğrafi alanda bulunan yerin jeolojik geçmişinin delillerini oluşturan, jeolojik ve jeomorfolojik açıdan öneme sahip yerleşim yerleri ile diğer doğal ve kültürel mirasın entegre bir şekilde korunup turizme kazandırıldığı doğa koruma ve sürdürülebilir kalkınma alanlarına jeopark denmektedir. Ülkemizde Kapadokya buna en güzel örnektir. Dünya’da benzer örneklerine az rastlanan “Kapadokya Jeoparkı” nın  Kayseri ili Yeşilhisar ilçesi sınırlarından başladığını; Soğanlı, Güzelöz, Devretbaşı mahallelerini de kapsadığını lütfen unutmayalım. 

Madenler: Dünyadaki ve ülkemizdeki maden yataklarının birçoğunun kökeni tektonik hareketlere bağlıdır. Buna en güzel örnek Ergani bakır yatağıdır. Stratejik bir öneme sahip olan ve dünya rezervinin % 73’ü ülkemizde bulunan bor madeni de tektonik evrede gelişen büyüme fayları ve çatlaklar boyunca oluşan bir madendir.
Depremler hayatımızın bir gerçeğidir, üzerinde düşünülmesi ve tedbir alınması gereken bir olgudur. Bilimin ışığında depreme yaklaşmak, depremle yaşamayı öğrenmek zorundayız. Zararları kadar faydalarının da olduğunu bilmek, jeolojik oluşumlar açısından bir denge unsuru olduğunun farkında olmak gerekir diye düşünüyorum.

Afetsiz günler dileğimle…


 

Yorumlar 4
Emine Karatekin 18 Nisan 2024 21:37

Bu yazıyı okuduktan sonra Depremlerin faydasının biz insanlar için dünyada yaşayan bütün canlılar için ne kadar önemli olduğunu anladım.Depremler hep oldu ve olacak bunun kaçışı yok.Yaşlı dünyamısın zaman zaman depremlerle yenilenmesi gerekiyor anladığım kadarıyla.Bize düşense sizin gibi Uzmanları takip edip üzerimize düşen görevleri en doğru şekilde yapmak.Umarım ülkemiz bu Deprem doğa olayını en az hasarlarla geçirir.Doğru bilgilenmek en önemlisi uygulamak yaşama öğrenilen bilgileri taşımak şart.Depremin faydaları ile bakış açım değişti.Korkularım hafifledi.Teşekkürler Adnan Evsen.Kalemine yüreğine sağlık.

[email protected] 09 Nisan 2024 13:13

Bu yazıyı okuduktan sonra şunu daha iyi anladım ki dünya bize uyum sağlamak zorunda değil biz dunyaya uyum sağlamak zorundayız yoksa sonuçları çok ağır ödüyoruz kalemine sağlık

NURCAN KARA 07 Nisan 2024 18:41

Allah razı olsun abi bilgilerinizle bizi aydınlatiyorsunuz.

Bahattin ÜRESİN 07 Nisan 2024 18:35

Adnan Evsen, deprem gerçeğiyle bizleri yüzleştirmeye ve farkındalığımızı artırmaya devam ediyor. Deprem bence ülkemizin millî güvenlik sorunlarından biridir. Bu nedenle bireyler, toplum, kurumlar ve devlet düzeyinde ilk gündem maddelerimizden biri olmaya devam etmeli. Yazının başlığı da enteresan geldi. Depremi daha önce hiç faydası açısından düşünmemiştim. Allah’ın evreni ve içindeki dünyamızı nasıl bir denge üzerine inşa ettiği konusunda düşünmeye sevk ediyor. Zarar-fayda denklemi/dengesi üzerine inşa edilen bir dünya… Bu başlık üzerine çok şey konuşulabilir. Kalemine sağlık Adnan Evsen…

Yazarın Diğer Yazıları