ŞENGÖR; M (5-6), GÖRÜR; M (7.0+), PAMPAL; M (7.0+), MTA M (7.5)
Tokgöz Beton ’un ev sahipliğinde, 10-15 Ocak tarihleri arasında Kıbrıs’ta düzenlenen “Güvenli Yapılar Zirvesi’nde Prof. Dr. Celal Şengör, Kayseri’deki faylar ve deprem büyüklükleri hakkında açıklamalarda bulundu.
Sayın Şengör 1717 ve 1835 yıllarında meydana gelen tarihsel depremlere atıfta bulunarak, harita üzerinden yaptığı açıklamada “…1717’deki depremde can kaybı ve hasarın olduğunu, hasarın binaların kalitesizliğinden meydana geldiğini, 13 Ağustos 1835 yılındaki depremde ise ağır hasar gören yerleşim yerlerinde fayların yoğun olduğunu, bahse konu fayların hiçbirinin büyük deprem üretemeyeceğini, üretmiş olduğu depremlerin ise 5-6 M civarında olduğunu, deprem tekrarlanma süresinin 2 bin 500 yıl olduğunu, Kayserililerin epey emniyette olduğunu …” belirterek Kayseri ve civar illerde yaşayan yaklaşık 5 milyon insanın yüreğine su serpti.
Kayseri ve yakın civarda tarihsel dönemde meydana gelmiş deprem kayıtlarına baktığımızda yirmiye yakın sayıda depremin olduğunu, 1717 ve 1835 yıllarında VIII (8) şiddetinde gerçekleşen depremlerin ölüm ve yıkıma sebebiyet verdiğini ve bu depremlerin günümüzdeki karşılığının ise yaklaşık 6.2 Mw büyüklüğünde olduğu anlaşılmaktadır. Bu anlamda Kayseri’de tarihsel dönemde meydana gelen depremlerin en fazla orta büyüklükte M (5-7 arası) olduğu, büyük M(7-8) ve çok büyük (M>8) depremlerin ise gerçekleşmediği bilinmektedir.
Sayın Şengör tarafından açıklanan Kayseri etrafındaki fayların üretebileceği deprem büyüklüklerinin en fazla 6 mertebesinde gerçekleşebilecek olması bugüne kadar olan tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. Oysaki Sayın Şengör’den önce Sayın Naci Görür, Sayın Süleyman Pampal ve MTA Genel Müdürlüğü de Kayseri’deki fayların 7 ve üzeri büyüklükte deprem üretebileceğini açıklamıştı.
Sayın Prof. Dr. Celal Şengör jeoloji alanında ulusal ve uluslararası üne sahip, Türkiye’nin yetiştirdiği çok önemli bir bilim insanıdır. Bu anlamda konuşurken mutlaka gerekçesini bilerek konuşur diye biliyorum. Kayseri etrafındaki faylar hakkında beyanat verirken de muhakkak bir araştırma yaptığını veya yaptırdığını, tezlerini destekleyecek önemli oranda bilimsel gerekçeleri mutlaka vardır diye tahmin ediyorum.
Aksi halde konuşulanların içeriği doldurulamazsa bugüne kadar hakkında oluşan güven endeksi de zarar görebilir.
Bir diğer ünlü yer bilimci uzmanımız Sayın Naci Görür ise; değişik tarihlerde basına vermiş olduğu beyanatında Kayseri şehrini merkez alarak, “…kimilerinin Kayseri için “7,0+ büyüklüğünde deprem olmaz dediğini, hâlbuki Kayseri halkının canlı bir fayın üzerinde oturduğunu, bu canlı fayın 700 kilometre uzunluğunda ve 7,0+ büyüklüğünde deprem üretebileceğinden…” bahsetmektedir.
Sayın Görür tarafından “Kayseri’de 7,0+ büyüklüğünde deprem olur” açıklamasına 7,0+büyüklüğünü destekleyen verilerin neler olduğu konusundaki itirazımız üzerine, Jeoloji Mühendisleri Odasında yer alan bilim insanları tarafından üretilen raporları kaynak göstermişti.
Bunun üzerine Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından 29/3/2021 tarih ve 1014/503 sayılı “Kayseri’nin Depremselliği” konulu bildiri mahiyetindeki raporu bir kez daha gözden geçirdim. Raporda özetle; “…Kayseri kent merkezinin zayıf bir zemine sahip olduğunu, Kayseri’nin 6.5 dan büyük bir olası depremde hem depremin oluşturacağı şiddetli sarsıntı, hem de yüzey faylanması tehlikesi nedeniyle hasar almasının beklendiğinden…” bahsedilmektedir.
Sayın Görür ’ün bahsettiği gibi 7,0+ büyüklüğünden bahsetmiyor. Üstelik 6,5 büyüklüğündeki depremi ise olası bir deprem olarak tanımlandığı da rapordan anlamaktayız. Sayın Görür’ ün Kayseri etrafındaki faylar ile ilgili olarak 7,0+ muhtemel üretebilecekleri deprem büyüklüğünün verileri mutlaka vardır. Ancak Sayın Şengör’den beklediğimiz gibi Sayın Görür’ den şu ana kadar paylaşmadığı verileri kamuoyu ile paylaşması bekliyoruz.
Sayın Prof. Dr. Süleyman Pampal da Kayseri de yer alan faylar ile basına beyanat vererek bahse konu fayların M 7.0+ deprem üretebileceğini açıklamıştı.
MTA tarafından Şubat 2024 tarihinde rapor haline dönüştürülen çalışmada ise “…Yeşilhisar Fayının M 6.7, Erkilet Fayının M 7.5, Erciyes Fayının M 7.3 ve İncesu Fayının ise M 6.6 büyüklüklerinde deprem üretebileceği, Yeşilhisar Fayında deprem tekrarlanma süresinin 3000 yıl, Erkilet Fayında 4000 yıl, Erciyes Fayında 5000 yıl olduğu ve fayların yıllık kayma hızlarının 0,1-0,29 mm/yıl aralığında…” olduğu tespit edilmiştir.
Bahse konu MTA raporunda son 27 bin yılda Kayseri şehri etrafında yer alan fayların yüzey kırığı oluşturarak ürettiği 14 adet depremden bahsedilmektedir. İşin en ilginç tarafı ise paleosismolojik yöntemler ile tespiti yapılan 14 adet depremin tarihsel ve aletsel dönem kayıtları ile eşleşmediği de görülmektedir.
MTA tarafından yapılan raporun gri tarafları olmakla birlikte bilfiil arazide çalışılmış ve veri seti elde edilerek hazırlanmış bir rapordur. Bu anlamda MTA örneğinde olduğu gibi Kayseri halkı olarak faylar hakkında yapılan açıklamaların teknik veriler ile desteklenmesini arzu etmekteyiz.
Sayın Prof. Dr. Celal Şengör ve Sayın Prof. Dr. Naci Görür sadece ülkemizde değil dünyaca bilinen ve saygın kişilikleri olan çok iyi yetişmiş, çok iyi öğrenciler yetiştirmiş ünleri ülke dışına çıkmış jeoloji mühendisleridir. Yer bilimleri konusunda uzman olan kıymetli hocalarımızın binlerce çalışması ve bir o kadar da tecrübesi vardır.
Kayseri ve etrafında yaşayan yaklaşık 5 milyon kişi Sayın Şengör, Sayın Görür ve Sayın Pampal’ ın birbiri ile çelişen deprem büyüklükleri hakkındaki verilerini kamuoyu ile paylaşmasını ve oluşan kafa karışıklığını gidermesi gerekir diye düşünüyorum.
Afetsiz hayat dileğimle…
X@EvsenAdnan, facebook @adnanevsen, instagram @AdnanEvsen