'Gazze İman Mektebidir'
Abdülaziz ÖZTÜRK
İşgalci terör devleti İsrail’in Gazze, Mescid-i Aksa, Filistinliler ve Lübnan’a yönelik yaptığı vahşet ve katliam ümmety ve insanlık ağır bir imntihan vermektedir. Devletlerin acziyeti insanlarımızı ve ümmeti çaresizliğie ve ümitsizliğe itmiştir. Bakara suresinin 249.ayeti kerimesi adeta zühur etmiş ve Talut ile Calut kıssası vüku bulmuştur.
Peki Talut ile Calut kıssası neydi?
Tâlût, hükümdar olduktan sonra ordusunu düzene koydu ve Câlût’un üzerine yürüdü. Mevsimin çok sıcak olması sebebiyle askerin suya ihtiyacı da fazlaydı. Fakat o dönemin peygamberine Cenâb-ı Hak’tan bir tâlimât geldi. Tâlût’un askerleri bir nehirle imtihan edileceklerdi. Bu ilâhî emri öğrenen Tâlût:
“–Allah sizi su ile imtihan edecek. Kim kanıncaya kadar ondan içerse benim askerîm değildir!” dedi. Önlerindeki ırmaktan ancak bir avuç içmeye izin verilmişti. Tâlût ve askerleri, bahsedilen ırmağın kenarına geldiler. Rivayete göre ordu 80.000 kişi idi. Bunun 76.000 kişisi tâlimât dışında kana kana su içtiler. Sadece 4.000 kişi emre itaat etti. Daha sonra bunların pek çoğu da firâr etti. Geriye 313 kişi kaldı. Bu sayı, Bedir savaşına katılan mü’min askerlerin sayısıyla aynıdır. Nitekim Berâ (r.a.)’ten şöyle nakledilmektedir: “Biz, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ashâbı olarak şöyle derdik: «Bedir’de bulunanların sayısı, Tâlût’un Filistin nehrini beraber geçtiği mü’min askerlerinin sayısı olan 313’tür.»” (Buhârî, Megâzî 6)
Irmaktan, bir avuçtan fazla su içenlerin susuzlukları daha da arttı; dudakları kurudu ve hâlsiz kalıp bîtap düştüler, nihâyetinde perişan oldular. Emri dinleyenlere ise, aldıkları bir avuç su kâfî geldi. Ayrıca îmanları kuvvetlenip, cesâret ve güçleri ziyâdeleşti.
Tâlût’un ordusunda iki farklı insan karakteri görülmektedir. Birisi verdiği sözü tutamayan, nefsinin arzularına gem vuramayan ciddiyetsiz bir karakterdir. Bunlar başlarındaki komutanın uyarılarını kısa sürede unuttular ve işin akıbetinin nereye varacağını düşünmeden kaygısızca ırmağın suyundan bol bol içtiler. İşin ilginç yanı bu yapıda olanların sayıca oldukça fazla olmalarıdır. Bunlardan zor da olsa ırmağı geçenler ise yine emre itaatteki ihmalleri sebebiyle kendilerinde düşman kuvvetlerine karşı savaşacak bir güç bulamamışlardır.
İkincisi ise kararlı ve sabırlı bir karakterdir ki, bunlar emredileni aynen tatbik etmiş ve başarıya ulaşmışlardır. Fakat bunların kalbi yapılarının çok metin olduğu görülmektedir. Bunun da sebebi Allah’ın huzuruna varacaklarına ve O’na hesap vereceklerine yakînen inanmalarıdır. Bu iman ve güvenin bir neticesi olarak da, kendilerinden kat kat fazla düşman ordusuyla karşılaşınca, Allah’ın izniyle başarıya erecekleri itminanıyla, “Az sayıdaki nice topluluk, çok sayıdaki nice kalabalığı Allah’ın izniyle yenmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir” (Bakara 2/249) diyebilmişlerdir.
İslam ülkeleri başta olmak üzere Siyonist ittifakın sayıları ve gücünden korkan devletler kayıtsız kalmış ve bu zülme ortak olmuşlardır. Ama bir avuç imanlı müminler bu Calut terör sürüsüne karşı imani bir duruşla ümmetin izzetini müdafa etmektedirler.
Gazze İman Mektebidir
Gazze hakiki bir iman mektebidir gören gözler için.
Ümmet ve insanlık siyonist-haçlı zulmüne karşı Gazze mektebi ile dirilecektir. ,
Diriliş başlamış ve tüm dünyaya yayılmıştır. Müslümanlara müslüman olma dersi gayri müslimlere ise insan olma dersi vermiştir.
Bu dersin kitabındaki mürekkebte Gazzeli kardeşlerimizin şehadet kanı vardır.
Gazze geçmişten günümüze,Talut-Calut ve Musa-Firavun kıssalarının yeniden hayat bulduğu yerdir. Allah (cc)’nun belirli aralıklarla tarihe müdahale edişinin en somut göstergesi Gazzedir gören gözler için.
Allah,kulları aracılığıyla tarihe müdahalede bulunur.Bu müdahalelerle insanlığa hakikate teslim olmaları gerektiğini hatırlatır.Yerinden edilen kavramları yerine koyar ve bulanıklaşmış zihinleri berraklaştırır.
Baskısı altında kaldığımız ve bir türlü kurtulamadığımız algı şiddetinin görmemize izin vermediği, görmemiz durumunda bütün bir küresel tahakküm unsurlarıyla baş edebileceğimiz bir bilinç aşılaması olan bu tarihe müdahale hakikati, bugün Kudüs/Gazze hattında gerçekleşmektedir.
Nehirden geçerken kana kana içenlerden olmayıp Allah(c.c)’ın başlarına komutan olarak atadığı Talut’un emirlerine riayet ederek imtihanı başarıyla verip Calut’un tahakkümünü kıran müminler ordusunun 21.yüzyıldaki temsilcilerinin yaşadığı bu kutlu belde,ümmetin kendisinden ders almasını bekliyor.Gazze dendiğinde hep elini cebine atma gereği duyan,Gazze’yi sürekli olarak yardımla/bağışla anmaya teşne zihinlerimiz,artık Gazze’ye bir ‘’İman mektebi’’nazarıyla bakmak mecburiyetindedir.Direnişi şiar edinen bu onurlu insanların nasıl olup ta her türlü tahakküm araçlarıyla üzerlerine saldıran küresel güçlerin karşısında direnebildiğini öğrenmek, bugün en esaslı meselelerimizden biri olmak durumundadır.Yani ahlaklı direnişin temsilcileri olan bu mübarek insanlardan öğrenecek çok şey var.
Değerli Kardeşlerim!
Ümmet sorumluluğu taşıyan her Müslümanın Gazze İman mektebinin yaygınlaştırılması ve gündemleştirilmesi için gayret göstermesi birinci vazifemiz olmalıdır. Allah (cc) her seferinde Gazze vesilesiyle modern Firavunların/Calutların nasıl mağlup edilebileceğini,onların güçlerinin yanıltıcı olduğunu,hakkıyla iman eden ve dünya hayatının ayartıcılığına sırt çevirmesini bilenlerin tüm sistemleri yerle bir edeceğini göstermesine rağmen,bizler tıpkı denizin yarılmasını ve Firavunun mağlup edilmesini görmelerine rağmen yıllarca maruz kaldıkları Firavunist algının tesirinden kurtulamayan İsrailoğulları gibi algı içi muhalefet peşindeyiz.
Asıl konuşulması gereken düşünsel ve eylemsel olarak sistemin dışına nasıl çıkılabileceği iken, bizler sistem içinde kalarak ve hatta sistemin bizler için uygun gördüğü muhalefet unsurlarını kullanarak çözüm arayışı içerisindeyiz. Nehrin suyundan o kadar fazla içtik ki dizlerimizin bağı çözüldü ve neredeyse Calut’un mağlup edilemeyeceğine inandık. O halde evvela içtiklerimizi kusmakla işe başlayabiliriz.Bunun için Gazze İman mektebinden ders almak bir başlangıç olabilir.
Rabbimizin emri ile
“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz" (Al-i İmran 139)
Bir olalım, ümmet olalım ve bu zalimler topluluğuna karşı zafer bizlerin olsun. Dua ve selam ile…