Etkili Boykot Devlet-Millet İş birliği ile Anlamlıdır!
Abdülaziz ÖZTÜRK
Yahudi varlığı “İsrail”in tek tek Müslüman kardeşlerimizi öldürmesi çok normal olduğundan Siyonist destekçisi ve işbirlikçisi medya tarafından çoğu zaman haber değeri bile taşımamaktadır. “Terörist İsrail” her zaman katliamlara başladığında ise Müslümanlardan bir kesim olarak, Yahudi mallarının ve onlara destek açıklamalarında bulunan başta Coca-Cola, McDonalds, Starbucks gibi şirketlere yönelik boykot çağrısı yaparız ama bu boykot çağrıları genelde cılız kalmıştır. Bunun sebebi boykotun mahiyetindeki algıyı oluşturma ve uygulamadaki en büyük eksikliğimiz olan devletsel bazda yapmayışımızdır.
Boykotun Fikri Alt Yapısına baktığımızda geçmişden günümüze kadar gelen ekonomik ve sosyal boyutta yaptırım ve gücü olan en önemli silahlardan birisidir.
Boykotun başarılı olabilmesi için tarihten üç boykotu ele alarak tarihi bu Siyonist Teröristlere karşı tekerrür ettirebiliriz.
Bunlardan ilki Mekke Döneminde müşriklerin Müslümanlara karşı yaptıkları boykot,
İkincisi Yahudilerin kontrolündeki Hayber’in ele geçerlebilmesi için o dönemin en büyük ekonomik kaynaklarından birisi olan hurma ağaçlarından bir kısmının kesilmesi
Üçüncüsü ise Hristiyan Nazilerin Almanyadaki Yahudilere karşı 1933-1938 yılları arasındaki ekonomik boykotları.
Bu üç boykotu kısa kısa açıklayalım….
Mekke’li Müşriklerin Boykotu:
İslamiyet’in gelişinin yedinci ve onuncu yılları arasında Mekke’de Haşim oğulları üzerine uygulanan bir sosyal baskı yöntemiydi. Mekke sosyal dokusu içerisinde kabile örfünü kullanarak, farklı düşünen bir kesimi onları savunan kabilesiyle birlikte cezalandırma uygulamasıydı.
Mekkelilerin aldığı boykot kararı, alay, hakaret, işkenceden sonra toplumsal baskının zirvesi oldu. Ancak müşrikler, bu baskılar karşısında ilginç bir pasif direnişle karşılaştılar ve nihayetinde bu direnişe teslim olmak zorunda kaldılar. Boykotla uygulanan baskıya karşı gerçekleşen bu tarihi direniş, Mekke’deki bazı insanların vicdanlarını harekete geçirmiş ve nihayet bu baskı uygulamasının sonlandırılmasına sebep olmuştur. Baskı ve zulmün son safhası diyebileceğimiz bu uygulama sonucu insanların açlıktan ölüme kadar gitmesi, temiz şahsiyetlerin ruhlarında yankı bulmuş ve bu baskıyı bir belge haline getirerek vazgeçilemez şekle sokmak isteyen Mekke zorbalarının gözü önünde bu belgenin yırtılmasını sağlayarak, bu zulmün son perdesinin de sona erdiğini ilan etmiştir.
Hz. Peygamber (sav) ve Sahabeleri artık bu topraklarda yaşayamayacaklarını anlayıp, yeni bir yurt arama girişiminde bulunmaya başladılar. Bir anlamda iki taraf içinde yapılacak fazla bir şey kalmamış, bu son uygulama iki taraf arasında kesin olarak birbirinden kopmalarının başlangıcını teşkil etmiştir. Sonuç olarak boykotun Hz. Peygamber (sav)’in Medine’ye hicretinin de önemli faktörlerinden olmuş ve Mekkeli Müşriklere karşı zayıflıkları sebebinden vatanlarını terk etmek zorunda kalmışlardır.
Hayber Yahudilerinin Hurma Ağaçlarının Kesilmesi:
Yahudiler Hz. Peygamber‟e karşı ellerinden geleni yapmışlar, ancak bu durum, onların tamamen ezilmesiyle sonuçlanmış ve onlar, Müslümanlardan daha fazla kayıp vermişlerdir. Yahudilerin birçoğu, her ne kadar kendi yerlerinde bırakılmışsa da, servetlerini ve güçlerini kaybetmişlerdir. Hayber savaşı da buna en güzel örnektir.
Netâh Kalesi’nde Müslümanlar ile Yahudiler arasında savaş devam ederken, Netâh Kalesi’nin yanında bulunan sık hurma ağaçları Müslümanlar için büyük bir tehlike yaratmıştır. Çünkü Yahudiler, bu bahçeler içerisinde gizlenip Müslümanlara anî baskınlar düzenleyebiliyorlardı. Diğer yandan Yahudiler hurmalarını evlatlarından daha fazla seviyorlardı. Çünkü Hayber şehrinin zengin olmasının en önemli sebeplerinden birisi de buydu. Hubâb b. Münzir de bunu bildiği için, Hz. Peygamber’e:
“Ya Resulallah, hurma ağaçlarını kes. Hurma ağaçları, Yahudilere, kendi evlatlarından daha sevimlidir.”
demiş, bunun üzerine Hz. Peygamber, hurma ağaçlarının kesilmesini emretmiş ve Müslümanlar da hurma ağaçlarını kesmeye başlamışlardır. Rivayetlere göre, Müslümanlar, Netâh Kalesi’nde 400 hurma ağacı kesmiştir.
Bunun üzerine Yahudiler sulh üzerine görüşmek istemişler ve mahsullerinin yarısını vermek suretiyle sulh anlaşması teklif ederek mağlubiyeti ve mallarının canlarından daha kıymetli olduğunu göstermiştir.
Nazilerin Yahudileri Boykotu: (Bu Boykotu Holokost Ansiklopedi Kaynağından aldık.
“Yahudi Boykotu” (“Judenboykott”), Nazi rejimi tarafından Almanya’daki Yahudilere karşı yürütülen ilk koordinasyonlu eylemdir. Eylem, 1 Nisan 1933 tarihinde cumartesi günü gerçekleşmiştir.
• O gün, Almanların Naziler tarafından Yahudi olduğu belirtilen mağaza ve işletmelerden alışveriş yapmamaları istenmiştir. Ayrıca Yahudi doktor ve avukatların ofislerini ziyaret etmemeleri de istenmiştir.
• Naziler, boykota hazırlık olarak Yahudi olduğunu düşündükleri işletmelerin listesini hazırlamıştır. Listede yer alan dükkânların kapısına üniformalı Naziler (bunlar, Fırtına Birlikleri ya da SA görevlileri olarak adlandırılır) ve Hitler Gençliği üyeleri yerleştirilmiştir.
• Yahudi karşıtı boykot propagandası, Almanya genelinde tüm işletmelerde ve alışveriş bölgelerinde görülmüştür. Boykot, farklı şekillerde görülmüştür:
• Naziler, dükkân pencerelerine duvar resimleri yapmıştı. Bu duvar resimleri arasında Davud Yıldızı ve “Jude” sözcüğü (Almancada “Yahudi” anlamına gelir) bulunmaktaydı.
• Boykotçular, şehir ve kasabalarda her yere işaret levhaları asmıştı. Bu işaret levhalarında en sık görülen slogan, “Almanlar! Kendinizi savunun! Yahudilerden alışveriş yapmayın!” şeklindeydi.
1 Nisan 1933 boykotu, Yahudilerin sahibi olduğu işletmelere karşı Nazi rejimi tarafından yapılan son saldırı değildi. Ancak ulusal çapta yapılan son boykottu.
Nazi rejimi, bunun yerine, Yahudi işletme sahipleri üzerinde baskı kurmanın başka yollarını bulmuştu. Yerel yönetimler ve belediyeler, kendi boykotlarını düzenlemişti. Üniformalı Naziler, Yahudi işletme sahiplerini rahatsız etmeye devam etmişti. Ulusal düzeyde ise Yahudilerin sahibi olduğu işletmeler giderek artan sayıda yasa ve düzenlemenin hedefi olmuştu. Bu işletmelerin çoğunun 1930’larda kepenk kapatmak zorunda kalmasıyla birlikte çok sayıda Yahudi aile, geçim kaynaklarını kaybetmişti. 1938 yılının sonuna gelindiğinde Nazi rejimi, Yahudilerin Almanya’daki ekonomik hayatını neredeyse tamamen yok etmişti.
Nazi rejimi, 1933 ile 1938 yılları arasında Yahudi işletme sahiplerinin dükkânlarını kapatmaları ya da satmaları yönünde işletme sahipleri üzerinde gayri resmî bir baskı yaratmıştı. Naziler, propaganda ve tehdit yoluna başvurarak Almanları sahibi Yahudi olmayan işletmelerden alışveriş yapmaya teşvik etmişti. Yahudiler, Alman toplumunun geri kalanından giderek daha fazla izole edilmişti. Yahudilerin sahibi olduğu işletmeler, eski sadık müşteri kitlelerini kaybetmişti. Eskiden beri süregelen ticari ilişkiler yok olmuştu. Bazı Yahudiler, işletmelerini son derece ucuza satmak zorunda kalmıştı. Diğer işletmeler ise iflas etmişti. Yahudi olmayan çok sayıda işletme ve kişi, bu süreçten yararlanmıştı.
Tarihteki boykotları incelediğimize sadece tepkisel ve şeklî bir boykottan çıkıp gerçek manada kastı ve hedefi gerçekleştirecek bir boykot haline getirilmelidir. İşgalci ve fiilî savaş halinde olan Yahudi varlığına ait malların alınıp satılmasına yönelik hedefte budur. Bu kasıt ve hedef için Müslümanların ve İslami kitlelerin yöneticilere talepte bulunması ve baskı oluşturması zaruridir.
Bu ürünlerin ülkeye girişinin engellenmesi, raflarda satışının yasaklanması ve bu şirketlerin ruhsatlarının iptal edilmesi talep edilmeli ve gerçekleştirilmelidir. Aksi taktirde en başta zikrettiğim örnekte olduğu gibi durumlar ortaya çıkacaktır. Ve maalesef geçmişten bugüne bu tarz boykotlarda hep aynı sorunlar yaşanmış ve etkili bir sonuç alınamamıştır.
Bu sebeple; Müslümanların bireyler olarak bu ürünlerden uzak durmaları ile birlikte, gereken somut boykot adımlarının atılması için de her platformda yöneticilere seslenmeleri ve baskı kurmaları zorunludur. Yöneticilerin derhal,
Yahudi varlığı ile fiilî savaş hukukuna geçmesi,
Ona destek olan ülkelerin şirketlerine de ambargo uygulaması,
Bu şirketlerin ticari izin ve ruhsatlarının bir an önce iptal edilmesi gerekmektedir.
Velhasıl Yahudi varlığına ait şirketler ve mallara ait bugün uygulanması gereken boykota dair şer’i hükümleri Diyanet İşleri Başkanlığımız; Devletimiz ve ilgili Bakanlıkları ve kurumlar bu şirketlerin ruhsatlarının iptal edilmesi, mallarının ülkeye girmesine izin verilmemesi, tüm ülke sathında alım-satımının durdurulması ve tüm insanların da bu ürünlerden uzak durması için gerekli boykota destek verilmelidir. Bunu yapmadıkları taktirde, Filistin’deki Müslümanlara verilen zarara ortak olacakları da açıkça ortaya konulmalıdır.