Abdülaziz ÖZTÜRK

7 Ekim Şanlı ve izzetli Gazze Direnişinin Birinci Yılı

Abdülaziz ÖZTÜRK

Bugün 7 Ekim 2024. Şanlı ve izzetli Gazze direnişinin birinci yılı. Bu vesile ile bu direnişte fiili olarak savaşan, şehit olan ve destek veren tüm kardeşlerimize selam olsun. 

7 Ekim Şanlı ve izzetli Gazze Direnişinin Birinci Yılı

Katil İsrail’in Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’da Müslümanlara karşı başlattığı işgal ve katliam birinci yılını doldurdu. Birleşmiş Milletler, İslam İş birliği Teşkilatı, Avrupa Birliği, Afrika Birliği, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı bu vahşete karşı etkisiz ve yetkisiz kalarak tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. 

Bu süreçte somut bir ilerleme kaydedilememiş ve katil İsrail dokunulamadığından aldığı cesaret ve Haçlı Müttefiklerinin verdiği destekle katliama devam ediyor. Haçlı-Siyonist ittifakının cinayetleri ve katliamları yeni olmadığı gibi 100 sene öncesinde de topraklarımızda işgal ve katliamlar yaptığını hatırlatmamız yerinde olur. 
Hülasa kelam ellerine geçen ilk fırsatta işgal ve katliama devam etmeleri anormal bir durum değildir. Bizim bunu idrak edemeyişimiz anormal bir durumdur aslında. 

7 Ekim’den Bugüne İslam ülkeleri 
Siyonist işgalciler Gazze’ye saldırdıktan 35 gün sonra İslam İş birliği Teşkilat Riyad’da toplandı ve Müslüman ülkeler ilk kez Suudi Arabistan’dan İran’a, Türkiye’den Mısır ve Suriye ye dek bu kadar geniş katılım ve bu kadar sert ortak bildiriyle İsrail’in durdurulmasını istedi. Tabiri caizse esti, çoşdu, gürledi ama Netanyahu denilen katilin “''Arap liderlerine söylüyorum. Eğer iktidarınızı ve çıkarınızı korumak istiyorsanız, yapabileceğiniz tek şey var. O da sesinizi kesmek'' demesi seslerini kesmelerine yetti.

Siyonistlere Destek Veren Haçlı Ülkeleridir.

Avrupa ve Amerika kıtasında birkaç ülke hariç İsrail’e siyasi ve ekonomik destek vermek suretiyle Ortadoğu’daki katliam ve vahşete ortak oldular. Sömürge dönemlerinde yapılan vahşet ve katliamlar tarihin tekerrürü ile tekrarladı. Bu da bizlere şunu tekrar hatırlattı: Küfür Tek Millettir. 

Avrupalı (Haçlı) ülkeler, sömürge faaliyetlerini coğrafi keşifler adı altında cinayetlerini de “meşrulaştırmak" için bölgeye "medeniyet götürme" yalanıyla yüzyıllarca yerel halkları kölelikten asimilasyona hatta din değiştirmeye, doğal kaynaklarının sömürülmesine, topraklarına el konulmasına, maruz bırakmıştır. 

Geçmişten günümüze baktığımızda bu katil sürüleri aynı vahşeti işlemeleri genetik bir meseledir. Bunu anlamak için fazla araştırmaya veya daha fazla insanın katledilmesine şahitlik etmeye gerek yoktur. Yeter ki ellerine fırsat geçmesin… Güçsüz iken mazlum olmayı bilen bu hainler güç ve fırsat ellerine geçtiklerinde ne kadar acımasız bir canavar dönüşebileceklerini idrak etmeliyiz.

Haçlı-Siyonist Katillerin Cinayet Geçmişi
İngiltere’den Almanya’ya Amerika’dan Belçika’ya batının kanlı katliam tarihi milyonlarca masumun kanı ile yazılıdır. Savaşarak değil sömürge ve kölelik düzenleri üzerine katlettikleri milyonlar ve kurdukları düzen günümüzde hala devam etmektedir. 500 yıllık sömürge tarihini yazacak ansiklopediler kifayet etmez ama yakın dönemdeki katliamları bile ne kadar vahşi ve gaddar olduklarının göstergesidir. Özellikle Bosna Hersek, Ruanda, Afganistan, Irak ve Filistin katliamlarda şahit olduğumuz ülkelerdir. Özellikle Gazze’de işlenen katliamlar ve Haçlı batı zihniyetinin iş birliği geçmişte olduğu gibi günümüzde de olmaktadır. Burada bize düşen bunu görmek ve buna göre kendimize gelmektir. Batının değerleri vahşet, katliam ve masum sivillerin üzerine bina edilmiştir. İnsanlığı imha ve ihanet üzeredir. 

Yirminci yüzyılda katlettikleri insan sayısı en az 100 milyondur. Bunların sırf 30 milyonu Avrupa’da gerçekleşmiştir. İngilizlerin, Fransızların, Belçikalıların ve Hollandalıların yaptıkları katliamlar resmi rakamlara göre 100milyonun üzerindedir. Bugün hala batı deyip onlarda medeniyet görenler insanlığa ihanet içindedirler. Batı medeniyet için değil insanlığı öldürmek ve sömürmek için vardır. 

Boykot Cephesi
Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olarak adlandırılan Filistin’de, Nazi kamplarını aratmayan büyük bir zulüm yaşanırken, dünyanın her yerinden vicdan sahibi insanlar el ele vererek bu drama dur demek için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Burada insanların yaptıkları her bir eylem değerli ve şereflidir. Ama bu eylemler devlet eliyle fiili olarak olmadığı müddetçe Siyonist-Haçlı birliğini durdurmaya yetersiz kalacaktır.

1.    Diplomatik Cephe     : Bu cephede Filistin devletinin tanınması ile ilgili ciddi ve somut kazançlar elde edilmiştir. Filistin’i devlet olarak tanıyanların sayısı 150yi bulmuştur. Ama İsrail’in arkasındaki Amerikan, İngiliz ve Fransız desteği BM’de alınan kararlara engel olması için yeterli olmuştur. Özellikle İslam ülkelerinin etkisizliği bu ittifakın elini daha da güçlendirmiştir. 

Türkiye, Katar, Mısır ve Ürdün bölgesel anlamda kilit görevi yaparken arabuluculuk ve insani yardımın ötesine geçememiştir. Diğer ülkelerin durumu ortadadır.

2.    Ekonomik cephe    : Bu cephede İslam ülkeleri aynı şekilde yetersiz kalmıştır. Petrol gücünü elinde tutan İslam ülkeleri bunu kullanmak bir tarafa ticaretlerinde kaldıkları yerden devam etmiştir. Buna ülkemizde dahildir. Limanlarımızdan kalkan gemiler veya İsrail ürünleri ülkemizde çok rahat bir şekilde faaliyetlerine devam etmektedir.  Kaynaklarının kesilmesi ticaretlerinin engellenmesi ile mümkündür. Örneğin limanlarımızdan İsrail’e gidecek olan gemilere izin verilmemesi, İsrail menşeili ve iltisaklı ürünlerin ticari faaliyetlerinin iptali o katil sürülerine ekonomik olarak büyük bir darbe indirecektir. 

3.    Ambargo Cephesi    : Bu cephe İslam ülkelerinin iradesi ve dirayeti ile olacaktır. İsrail ve işbirlikçileri üzerinde genel bir ambargo uygulanması ile yeni bir dönemin miladi ilan edilebilinir. Örneğin hava sahalarımızın kapatılması, Süveyş Kanalı ve Marmara denizinin ticari gemilerine izin verilmemesi ve Limanlardaki ticari faaliyetlerine son verilmesi… 

4.    Medya Cephesi        : Batı menşeili haber ajanslarının servis ettiği ölçüde Gazze’den haberdarız ve Batı’da ki insanların Siyonist İşgale bakış açıları İsraillilerin mazlum olarak gösterilmesinden ibarettir. Bunu karşılık sosyal medya ve kitle iletişim araçları batı kaynaklı haber ajanslarının taraflı olduğunu, katliamı desteklediklerini bir kez daha göstermiştir. Bu cephede Siyonist ve Haçlı katliamları anlatılmalı ve insanlarımızın bu zihniyetin vahşetlerini bilmeleri sağlanmalıdır.

5.    Askeri Cephe        : Durum itibariyle İslam ülkelerinin iş birliği söz konusu değildir. Özellikle Arap ülkelerindeki Amerikan ve İngiliz Askeri üstleri, Adana’daki İncirlik ve Malatya’daki Kürecik Radar İstasyonu İsrail’e lojistik ve askeri bilgi anlamında destek vermektedir. İncirlik ve Kürecik birer NATO üstüdür. Buradaki bilgiler İsrail’in baş müttefiki Amerika tarafından paylaşılmaktadır. Amerika’da işbirlikçisi İsrail’le. Aynı şekilde ki Ürdün, Irak ve Suudi Arabistan’daki askeri üstler her türlü lojistik desteği vermektedir. Bu cephede hükümetlerin ve Devletimizin somut atması gerekmektedir. Ayrıca İran ve Yemen’in attığı füzeleri basit ve değersiz görenlere biz niye bir füze bile atamadık diye sorabiliriz?

Boykot cephesinde toplumsal ve devletsel bazdaki atılacak adımlar geleceğimize karşı atılacak olan her bir kurşuna zırh olacaktır. Bugün onları zayıflatacak her bir adım, söz ve eylem bireyselden devletsele dönüşmelidir. En başında diyeceğimizi yine en sonunda da diyelim. Haçlı-Siyonist ittifakının cinayetleri ve katliamları yeni olmadığı gibi 100 sene öncesinde de topraklarımızda işgal ve katliamlar yaptığını hatırlatmamız yerinde olur. Bugün Filistin’e saldırıp katliam yapanlar yarın bize saldırmak için tek yapacakları şey uygun bir fırsat ve zaman olacaktır.
 

Yorumlar 1
Yunus ipek 07 Ekim 2024 13:49

Ağzınıza saglık

Yazarın Diğer Yazıları