Yaşanmış bir telefon dolandırıcılığı hikayesi

71 yaşındaki ANNEM DOLANDIRILDI, telefonda kendini polis olarak tanıtan şahıslar tarafından. Giden meblağ da büyük. Olayın bilinen halinin çok ötesinde olduğunu göstermek için bu yazıyı yazıyorum ve tecrübemizden yola çıkarak konuşulmayan kritik önlemleri söylüyorum.

Bu yaşanmış hikayede, filmlerde izlediklerinizi yanında karikatür bırakan akıl almaz bir dolandırıcılık, sisteme rağmen ahlak ve Allah korkusu olan bir yetkilinin büyük fayda sağlayan kritik insiyatifi, savcılıktan 2 defa yazı gitmesine rağmen kişisel verilerin gizliliği diye dolandırıcıların bilgilerini koruyup iade etmesi gereken parayı da son haddine kadar kendi bünyesinde alıkoymaya devam eden etik bilincinden yoksun bir Paribu göreceksiniz.
Biraz Aksiyon: Olayın Özeti
Bir gün Kayseri dışından misafirlerimle Erciyes dağında kayak yaptığım sırada teleferikte iken babamdan telefon geldi. “Anneni emniyete götürdüler, ben evde yalnızım beni de götürecekler” dedi. Kendisinde alzheimer başlangıcı olduğu için sormama rağmen başka detay öğrenemedim. “Hemen geliyorum” deyip kapattım ama olaya anlam da veremedim. Korku ve endişe içinde aceleyle Erciyes’ten inip eve doğru yola çıktık. Yol boyunca ne anneme ne de babama ulaşabildik, sürekli meşgul çalıyor ya da meşgule atılıyordu. Kafamızda binbir türlü senaryoyla giderken tanıdıklar vesilesiyle emniyetten de sorduk ama annem adına herhangi bir işlem olmadığını söylediler. Dolandırıcılık ihtimali aklımıza gelmeye başladı ama çok da konduramadığımız bir ihtimaldi. Eve geldiğimizde babam panik içinde, elinde telefon, karşıda da kendini polis olarak tanıtan birisi. Tersleyip kapattım ama geri arayarak “Kendisinin dolandırıcılarla karıştırılmaması gerektiğini, devletin asla para istemeyeceğini hatta bu konuda sms’ler de attıklarını, annemin emniyette ifadesine başvurulduğunu, buyurup gelip annemizi emniyetten almamızı, ancak vazife başındaki memuru terslediğim için başıma bela alabileceğimi” vs. söylemeye başladı. Uzun uzun konuşurken ve ben neredeyse inanacakken oyaladığını anlayıp kapattım ve numarayı engelledim. O sırada biz emniyete gittik, eşim de annemin hesabının olduğu en yakın bankaya gitti. Biz emniyetteyken bankaya giden eşimden gelen bilgiyle annemin yüklü miktar transfer yaptığını öğrendik. Bu kesinleşen bilgi ile dolandırılma tecrübesi en acı haliyle tepemizden aşağı kaynar su misali döküldü. Annem hala ortada yok, meğer görece az ama yine de yüklü kalan miktarı transfer yapması için hala telefonla yönlendiriliyormuş. Neyse ki eşim banka şubesine gittiğinde olayın dolandırıcılık olduğu anlaşıldığından hesabına tedbir konulmuştu. Eşim ve yeğenim annemi yolda, çantasında para panik içinde yürürken bulmuşlar. Bir süre bırakın beni evde bekleyin işim var diye direnmiş. Laf anlatmaya çalıştıklarında susun dinleniyoruz diyormuş. Yeğenim telefonunu çantasından çıkarıp telefon açık şekilde hatta duran karşıdaki kişiye çemkirince olaylar annem tarafından da anlaşılmış.

Gelelim farkındalık oluşturacak faydalı bilgilere…
Dolandırıcılık vakalarına karşı uyarılmış bir insanı bile nasıl kandırabiliyorlar:
Önceden sahip oldukları özel bilgilerinizi sizinle paylaşarak güveninizi kazanıyorlar.
Para mevzusuna direkt girmiyorlar. Sakin başlayıp yaptıkları operasyonla ilgili yardımcı olacağınızı söyleyip yavaşça panik dozunu artırarak ilerliyorlar. Polis-savcı kimliğini ve resmiyetini ustaca oynuyorlar. Psikolojik üstünlüğü elde edene kadar hiçbir şüphe uyandıran durum olmuyor. Kendini isim soyisim ile tanıtıp gerekirse (adresinize yakın olan) falan emniyette gelip yüzyüze konuşabileceğinizi söyleyerek inandırıyor.
Arkasına sığındığı polis-savcı vs. kimliğiyle sıkı şekilde sizi sorguya çekmeye başlıyor. Bu sırada dolandırılmaya ne kadar elverişli olduğunuzu, işi bozabilecek birisi olup olmadığını, çevrenizde dikkat etmesi gereken ya da oyalanması gereken başka kimler olduğunu, ne kadar ve nerede parası olduğunu, aile fertleri komşular vs. ekstra bilgiler almaya başlıyor. Dolandırıcılığın ilerleyen safhalarında bu bilgileri kullanıyorlar.
Sizi etki altına alıp adeta hipnoz ettikten sonra saçma istekler başlıyor. Bu sırada “sivil arkadaşlarımız tarafından izleniyorsunuz, yardımcı olmazsanız teröre veya kara para aklamaya yardımdan işlem görebilirsiniz, 17 kişiyi tutukladık operasyonu siz berbat edersiniz, ne diyorsak sorgulamadan yapın, en ufak bir hatada devletin işini 2 gün daha uzatırsınız” vs. diyerek talimatlarla yönlendirmeye başlıyor.
Birkaç defa tepki gösterip ya da güveninizi yitirip telefonu kapatsanız bile anında tekrar ve ısrarla arayarak baskın bir tavırla üste çıkıp kontrolü tekrar almayı bir şekilde başarıyorlar.
Başka birisinin telefonla dolandırıldığını nasıl anlarsınız:
Eğer telefonu çok uzun bir müddet meşgul çalıyorsa bu şüpheli bir durumdur. Telefon dolandırıcılarının bir numaralı kuralı “telefonu kapatmayın”dır. Parayı ellerine aldıklarını garantileyene kadar dışarıdan kimsenin ulaşıp dahil olmaması için hatta tutarlar.
Eğer beraber yaşadığı kişinin de telefonu aynı şekilde çok uzun süre meşgul ise, telefon dolandırıcılığı şüphesi çok çok kuvvetlidir. İkinci şahsı da kimseye haber vermesin diye oyalamak için aramışlardır. Bizim hikayemizde babamı.
Eğer dışarıda rahatsız bir ifade ile sürekli telefonda konuşan yaşlı bir insan görürseniz, dolandırıcıların eline düşmüş birisi olabilir. Uyarmayı hatta telefondakiyle konuşmayı denerseniz onu büyük bir beladan kurtarabilirsiniz. Ancak telefondakilerin telkiniyle izlendiğini düşünüp sizle temas kurmayı veya telefonunu vermeyi reddedebilir, zorluk çıkarabilir.
Yaşlı bir insan bir bankada ya da kuyumcuda yüklü miktarda bir işlem yapıyorsa bu da telefon dolandırıcılığı şüphesi. Ne kadar kendi rızasıyla yaparsa yapsın, geçerli bir senaryosu da olsa, hatta yanında yakını gibi gözüken birisi dahi olsa (oğlum ben beceremiyorum diye başka birinden yardım isteyebiliyorlar ve seve seve yardım da görüyorlar) o an çantasındaki telefonun açık ve öbür ucunda bir dolandırıcı olmadığından emin olmak gerekiyor.
Bir tanıdığınızın telefonla dolandırıldığından şüphelendiniz, ilk ne yapmanız gerekiyor:
Kurban ortadan kaybolduğu ve telefonuna da ulaşılmadığı için ilk nerede olduğunu merak edeceksiniz ama asıl önemli olan parayı kurtarmak burada
Yakınlardaki veya kurbanın gidebileceği bankalara derhal ulaşıp işlem kabul etmemelerini, işlem gerçekleşmişse de tedbir konulmasını istemek gerekli. Bankaya fiziksel giderken yolda da zaman kazanmak için şube telefonundan derdinizi anlatmayı deneyebilirsiniz, bankanın insafına kalmış. İlk 10–15 dk havuzdan dönerse şanslısınız. Eğer havuzdan kaçmışsa da bankadaki yetkili insiyatif alıp savcılık yazısının sonradan geleceğini ve sorumluluğu aldığını belirterek paranın gittiği diğer bankalardaki silsileye tedbir koydurabiliyor. Ancak bunu kolay kolay herkes yapmaz, bize denk gelen helal süt emmiş yetkiliden aşağıda bahsettim.
Bankaların veya operatörlerin çağrı merkezlerinde bu tarz durumlar için “şüpheli işlem” menüleri var. Çağrı merkezinden şüpheli işlem diye giriş yaptığınızda direkt olarak vakit kaybetmeden operatöre bağlanabiliyorsunuz ve bu tarz bildirimlerinizi yapabiliyorsunuz.
Şüphelenilen durumda mümkünse kurbanın hattı kapatılmalı, böylece dolandırıcılarla olan iletişimi kesilir.
Birileri müdahil olmadan yolabilecekleri her şeyi yolmaya bakıyorlar, hatta tüm nakitini aldıktan sonra kredi de çektirebilirler. O yüzden şüpheli durumu ne kadar erken bankaya ve polise bildirip işlemlerin önü kesersek o kadar iyi. Ama öncelikle bankaya, polis sizin kendi yapabileceğinizden daha iyisini yapmıyor.
Dışarıdan müdaheleyi nasıl engelliyorlar:
O an kurbanın yanında bulunan kişiler de (bizim hikayede alzheimer başlangıcı bulunan babam) telefonla aranıp “biz eşinizi (ya da falan kişiyi) emniyete çağırdık, şu an ifadesi alınıyor, telefonu kapatmadan evden çıkmadan bekleyin” diye sürekli konuşularak oyalanıyor.
Telefonların kapatılmaması konusunda ciddi tehdit ve baskı yapılıyor ki dışarıdan birisi ulaşamasın
Kurbana işlemler sırasında telefonu elinde tutmaması, çantasında ya da cebinde “açık bir şekilde” tutması gerektiği telkin ediliyor.
Soran olursa telefondaki kişilerin kim olduğu, parayı ne için gönderdiği vs. tatmin edici senaryolar kurgulanıp panik halindeki kurbana söyletiliyor, kurban böylece “operasyonu” deşifre etmemiş oluyor.
Bir şekilde durumu anlayıp müdahil olan ve telefonu eline alan “bilinçli” kişiler de uzun uzun laflarla oyalanıyor, hatta siz açıkça dolandırıcı olduğunu karşıya ispatlamaya çalışırken o da size diller dökerek uzun uzadıya iddialaşıyor. Burada adamın yalanını açığa çıkardığınızı düşündüğünüz için muzaffer hissediyorsunuz, ama aslında para transferini geri çevirme şansınız olan dakikalarınızı sizi oyalayarak harcatıyor.
Sorumluluk sahibi bankalar nasıl önlem alıyor: (ama sadece sorumluluk sahibi olanlar)
Telefonda konuşarak gelip yüklü miktarlarda işlem yapan yaşlı insanları uyarıp durumu engelliyorlar.
Telefon görmeseler bile (dolandırıcıların çantasına ya da cebine koydurmaları halinde) yaşlı insan ve yüklü miktar olunca şüphelenip rencide etmeden olayı açığa çıkarmaya çalışıyorlar
Bunları yaparken herhangi dolandırıcılık vakası olmayan durumlarda müşterilerine boş yere panik yaptırmamak için biraz kısıtlı davranmak durumunda kalıyorlar
Dolandırıcılık olayı anlaşıldığında işlem yapmayı reddedip hesapla ilgili tedbir kapsamında işlem başlatıyorlar
Para gittikten sonra durumun anlaşılması halinde eğer hala havuzda ise havuzdan geri dönmesi için aksiyon alıyorlar
Pek bilinmeyen bir aksiyon olarak da, eğer havuzdan da gitmişse sorumluluk ve insiyatif alıp paranın gittiği hesaplara tedbir konulmasını sağlayabilirler.
Ama dolandırıcıların da bu durumların farkında olup, telefonda kurbanı böylesi dertleri olmayan sorumsuz bankalara yönlendirmesi de söz konusu. Nitekim annemi öncelikle Akbank’a yönlendirmişler, ancak orasının öğle arasına denk gelince annem kendi bankasına gitmiş.

Nerdeye Gittin Adalet!
Konu hakkında daha önce de duymuşsunuzdur, her şeyi kılıfına uyduruyorlar. Paranın gittiği hesaplar kim bilir hangi kandırdıkları garibana ait, kullandıkları hatlar suriyelilerin üzerine, emniyette savcılıkta bile muhtemel ki ortakları da var. Ve kimse umut vermiyor, hatta sistemin bozuk olmasına zerre laf etmezken insanlar, “onlardan hiçbir şey alamazsın, olayın dolandırıcılık olduğunu bile ispatta zorlanırsın, adamlar bulunsa bile paranı alamazsın, en fazla 1–2 yıl yatar çıkarlar çıkınca da senin paranı bir güzel yerler gibi” karamsar konuşuyorlar her yerde ve mevkide. İnsanların adalet arayışından bu kadar erken pes etmesi, daha da ötesi adalet arayışındaki hevesli insanların her seferinde enerjisini söndürüp kendini savunan bu karamsarlara çeviren sistemin hala hüküm sürmesi gerçekten çok acı. Titre ve kendine gel ey insanlık!!!

Ancak umut parıltıları da yazının devamında göreceğiniz gibi yok değil. Kimden mi bahsediyorum, tabiki de aldığı insiyatife polisin bile anlam veremeyip şaşırdığı kahraman banka yetkilisinden.

Özel Teşekkür
Bu hikayedeki en önemli detay, aslında bizim teşekkür üstüne teşekkür ve dua ettiğimiz, banka şubesindeki yetkili kişinin aldığı aksiyon. Eşim transferin üzerinden yarım saat geçtikten sonra banka şubesine girip olayın dolandırıcılık olduğunu söylediğinde yetkili kişi direkt genel merkezi arıyor, savcılık yazısının bilahare geleceğini söyleyip işlemle ilgili tüm sorumluluğu üstlenerek paranın gittiği bankalarda geçici tedbir konulmasını sağlıyor. Bu süreçte birkaç banka atlayıp para Paribu’ya kadar gitmiş, Paribu’da da kripto paraya çevrilmeyen nakit kısmı bloke edilmiş. Bu insiyatifi alan, sistemden değil Allah’tan korkup bozuk sistemde bile doğru aksiyonu alan yetkilinin yüzü iki cihanda da ak olsun. Kendisi namazlı abdestli de bir insan. Günümüzde maalesef gösterişe çevirdiği namazını da dolandırıcılık malzemesi yapan samimiyetsiz insanlar da tanıdık, ama bu örnekler algınızı bozmasın. Rabbe kul olma bilinci, samimi olunduğunda insanı böyle doğal ve fıtri olan adalete de yönlendirir. Dinin kötülüğü önleme ve iyiliği emretme buyruğunu kendi çıkarını zedelemesi uğruna dahi yapar hale getirir.

Paribu’ya Sitem ve Etikten Yoksun Tavrı
Paranın bir kısmını kurtardık, evet. Ancak ne hikmetse Paribu, kurtarılan miktarı “kişisel verilerin gizliliği” adı altında paylaşmadığı gibi, iade etmesine yönelik 2 savcılık yazısı gitmesine rağmen ve üzerinden 2 hafta geçmiş olmasına rağmen hala iade etmemekte. Paranın %2’si mu %92’si mi ne kadarı kurtuldu bilgimiz yok. Son haddine kadar kendilerinin olmayan parayı işletip menfaat devşirmek peşindeler. Bu bir mevzu, diğer mevzu da her yerde konuşulan kriptoya geçmişse izi silinir muhabbeti. Bu teslim olmuş anlayışa teknik açıdan hiçbir mana veremiyorum. Para kriptoya çevrilse bile hangi çevrim işleminin hangi nakit hesaptan hangi kripto cüzdana yapıldığı bilgisi Paribu’da mevcut, olmak zorunda. Değilse zaten sen kara para aklatmak için mi kuruldun kardeşim diye sorarlar, teknik olarak hem mümkün hem de çok kolay. Sonrasında da blockchain zincirinde cüzdanlar arası transferler zaten public, yani umuma açık. Parayı kripto haliyle harcarsa diyecek bir şey yok, ama tekrar nakite çevireceği yerde yine iz bırakır. Teknik olarak cüzdana giren kripto paranın hangi şahıs tarafından nakitten çevrildiği bilgisine Paribu sahip olması gerekirken, kara para aklayıcılar ve dolandırıcılar bu platformları kullanabiliyor. Bu ciddi bir muamma. Üstelik açıkça dolandırıcılık olduğu sabit bir vakada bile “kişisel veriler” ağızlarıyla dolandırıcıları koruyorlar.

Bakmadan Geçme