• Haberler
  • Vücudumuzun yapı taşı: Proteinler

Vücudumuzun yapı taşı: Proteinler

Selda Avcı ilk söyleşisiyle bugün gazeteniz Kayseri Gündem'de… Bundan böyle Kayseri Gündem Gazetesi'nde her Pazartesi farklı konu ve konuklarla sizlerle birlikte olacak olan Selda Avcı'nın İlk söyleşi konuğu ise Erciyes Üniversitesi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Özkan…

Bundan böyle Kayseri Gündem Gazetesi’nde her Pazartesi farklı konu ve konuklarla sizlerle birlikte olacağız.  İlk söyleşi konuğumuz bizleri bilgileri ile aydınlatacak olan isim, Erciyes Üniversitesi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Özkan kendisi ile güzel bir söyleşi için hoş geldiniz diyerek sohbetimizi başlatmak istiyorum.

Hoşbulduk Selda Hanım.

**Kanserden korunmak için bir gayret sarf etmiyoruz

**Hocam, kansersiz yaşam için nasıl bir tedbir almamız gerekiyor ilk olarak bunu öğrenelim sizden?

Burada şunu söylemek istiyorum aslında tabi kanser dediğimizde kanseri kanserden korunmayı hastaları günlere sığdırarak yâda sadece kanser haftasında kanser konuşularak bir şeyleri halletmek çok mümkün değil bunu baştan söylemek istiyorum. Kanserden korunma yâda çağımızın hastalığından korunma ancak yaşam tarzımızı belirleme ile ortaya çıkabilir. Bizim bir yaşam tarzı oluşturmamız gerekiyor, halen onkoloji hastanesinde birçok hastayı kontrol ediyoruz, görüyorum yani onların yakınlarını gözlemliyorum. Hasta yakınları kapının önünde beklerken hala sigara içebiliyorlar içiyorlar. Yani, bu kadar kanserojen olduğu ortaya konmuş bir etkenin hala anlaşılamaması ve hala halkımızın bunda ısrar etmesi gerçekten üzücü, bakıyorum bazen aileler araçlarında gidiyorlar baba sigara içiyor, çocuklar arkada, geçen İstanbul’da bir taksiye bindim takside şoför sigara içiyor bir şeyde diyemedim arabanın içerisi böyle duman altı olmuş, az bir mesafe idi gideceğim yer  Allah’tan ses çıkarmadım yoksa ben çok tepki gösteririm ama o günde biraz sabırlı günüme denk geldi herhalde yaşam tarzımızı hala kanserden korunmaya yöneltmiyoruz.

**Sigara bugün kanserlerin %30-%40’ında birinci derecede etken.

Kanserden korunmak için bir gayret sarf etmiyoruz. Kanserde sigara oldukça önemli bir etken, sigara bugün kanserlerin %30-%40’ında birinci derecede etken. Bunların başında işte gırtlak kanseri, akciğer kanseri, mesane kanserini söyleyebiliriz. Pankreas ve mide kanseri ile de dolaylı yoldan ilişkileri olduğunu söyleyebiliriz. Bu kadar kanserojen bir maddenin hala anlaşılamaması, hala halk arasında yeterince bilinçli bir düzeye gelinmemesi kötü bir şey, bireysel olarak bunu içen kişi kendisine zarar verirken, çevresindeki insanlara da zarar verdiğinin farkında olması lazım en baştan onu düşünmesi lazım. Bunun dışında yine çağımızın yaşam tarzı ile ilişkili diğer etkenleri de var. Kilo almak, spor yapmamak, setanter, hareketsiz bir yaşam tarzı çağımızın gerçekten önemli bir sorunu, beslenme alışkanlıklarımızdaki olumsuzluklar yine çağımızın önemli sorunları arasında yer almaktadır. Hastalar bana beslenme ile ilgili çeşitli şeyleri sorarken ben şeker yemeyecekmişim diyor, şeker kanseri beslermiş diyor. Böyle bir şey olmadığını hastalarımıza izah ediyorum ben, yani şeker kanseri besler diye bir şey yok, şeker aşırı miktarda alınırsa kansere bir zemin hazırlayabilir yada şeker kilo yapacak kadar alınırsa vücutta depolanırsa zararlı hale gelebilir. Yoksa şeker eğer vücudumuzda bu kadar zararlı olsaydı insülin diye bir hormon yaratılmazdı, vücudumuz şeker motobolizmasına hazırlanmazdı bu metololizması olduğuna göre şeker vücudumuzun bir ihtiyacı ama miktarını iyi belirlemek lazım yani dengeli beslenmek lazım. Alacağımız şeker miktarını belli oranlarda tutup protein, vitamin, mineral, karbonhidrat bunları belirli oranlarda almamız yani dengeli beslenmemiz lazım. Dengeli beslenme bu işin temeli, tabi bunu yaparkende dengeli besleneceğiz işte vücudumuzun formunu koruyacağız diye vücudu zayıfta düşürmememiz gerekiyor. Proteinler vücudumuzun yapı taşı, bunlar mutlaka  hem bizim savunma sistemimizin bir ham maddesi, hemde vücudumuzdaki bir çok  enzimatik reaksiyonlarda önemli rol alan moliküller bunlar. İşte proteinler, vitaminler, mineraller bunların hepsi önemli, bunları dengeli bir şekilde almamız gerekiyor.  Yani dengeli beslenme bizim kanser açısından, kanseri engellemek açısından en önemli faktörlerden bir tanesi, sigara dedik, alkol var, alkol gerçi son yıllarda oldukça bir bilinçlenme var yavaş yavaş alkol fabrikalarının kapatıldığını duyuyoruz. Bunada çok seviniyoruz. İşte bir şeyleri zorlayarak değilde insanlar kendileri anlayarak yaparlarsa bunu daha önemli olur bu, yani görüyoruz talep azaldığına göre fabrika kapanıyor. Sigarayada aynı şekilde olsa keşke yani sigarada oldukça zararlı bu gün alkol toplumun belki %10’nunu etkiliyorsa, sigara %60’ını etkiliyor.

**Çevre kirliliği hat safada hiç kimse özen göstermiyor

**Sigara yüzünden bir çok insan ayaklarını, bacaklarını, kollarını kaybedebiliyor bunun yanı sıra farklı hastalıklarada yakalanabiliyor değilmi hocam?

Kesinlikle tabiki bazı hastalıklara yakalanabiliyorlar, kalp damar rahatsızlıkları sigara ile ilişkili ama biz kanser açısından baktığımız için kanser açısından da sigara çok önemli dolaşım sistemi hastalıkları açısından da tabi mutlaka önemli, akciğer hastalıkları yönünden de önemli, mesela bir akciğer kanseri olmuş bir hasta bize geliyor, bakıyorsunuz tamam akciğerinde bir kitle var, santral bölgesinde değil de uç bölgesinde yerleşmiş normalde bronşa falan hiç baskı yapmıyor ama adam nefes alamıyor.  Peki bu neden o akciğerdeki kitlenin dışındaki akciğer alanlarıda harap olmuş tomografisini bir açıp bakıyorsunuz hiçbir şey kalmamış akciğer diye bir şey yok, her taraf hava kisti dolu yani sadece kanser olmakla kalmıyor akciğerini mahvediyor. Böyle oluncada sigaranın ne kadar zararlı olduğunu daha bilinçli bir şekilde anlamamız gerekiyor. Bunların dışında tabi birde spor olayı var, spor alışkanlığımız toplumda maalesef istenilen düzeyde değil, spor dendiğinde neyi nasıl yapacağını insanlar çok iyi bilmiyor. Birde bunu düzenli olarak yapamıyoruz, spor bizim hayat tarzımız alışkanlığımız olmamış, haftada bir kere belki aklına düştüğünde gezmek, dolaşmak, yürümek bunu spor olarak algılamamak lazım. Düzenli olarak en az yarım saat kadar sakin bir yürüyüşte olabilir veya biraz tempoluda olabilir yada yürüyüş bandı varsa ondada yapılabilir. Yani bir şekilde sportik bir aktivite yapmak gereklidir. Hafta sonu icabında bir bağda, bahçede çalışıyoruz, ufacık bir iş yaptığımızda ertesi gün elimiz, kolumuz kalkmıyor. Vücudumuzu düzenli olarak kullanmadığımız için sadece kullandığımız neresi diyebilirim işte ağzımızı kullanıyoruz, beynimizi kullanıyoruz, ama işte elimizi, kolumuzu, bacağımızı, ayağımızı istenilen düzeyde kullanmıyoruz. Buda işte sedanter yaşam dediğimiz hareketsiz bir yaşam tarzı bizde oluşturuyor.

**Araba ile giderken hala camdan dışarı bir şeyler atılıyor.

Bunun dışındada önemli faktörlerden bir taneside çevresel faktörler tabi çevresel faktörlerde bence kesinlikle Dünyadaki en duyarsız toplumlardan bir tanesiyiz biz bunu kesinlikle söylüyorum, etrafıma şöyle bir baktığım zamanki toplumda insanlarında çevrelerine bir bakmalarını istiyorum. Çevre kirliliği hat safada herkes özen göstermiyor. Araba ile giderken hala camdan dışarı bir şeyler atılıyor. Araba egsozları hala işte deniliyor ki araç muayeneleri sıkı tutuluyor, bir bakıyorum trafiğe bir çıkıyorum hala egzozundan göz gözü görmeyecek kadar duman çıkan bir sürü araç var veya araç nasıl gittiği bile belli değil, araç zor gidiyor yani, bunlar kontrol edilmiyormu, görülmüyor mu, hava kirliliği açısından ciddi riskler, yine gecekondu bölgelerinde hala böyle ciddi bir hava kirliliği var. Bunlarda yeterince denetim yapılmıyor ve bunlar bizim sağlığımızı, çocuklarımızın sağlığını etkiliyor. Gelecek nesillerimize iyi bir toplum bırakamıyoruz. Hep hasta sağlıksız toplumlar bırakmak zorunda kalıyoruz. Bunların hepsinde bronşit olacak, alerjik hastalıklar ortaya çıkacak, çocukların geleceği açısından da iyimser bir bakış açımızda olamıyor. Hala burada çok duyarlı olmadığımızı düşünüyorum çevre açısından, suyumuzu iyi kullanamıyoruz, havamızı iyi kullanamıyoruz. Şehrin nefes alacağı büyük parkların olması gerekiyor. Buralarda hem insanları spora teşfik etmek yönünden, hemde  havanın kirliliğini engellemek, bir miktar şehir içerisinde hava akımı oluşturmak açısından bunlar çok önemli, bunun dışında diğer etkenlerde var elektro manyetik alanlarla ilgili net elimizde veriler yok aslında yeterince zaman geçti bu telefon kullanımı ile ilgili yeterince zaman oldu ama daha net bir şekilde ortaya konmuş kansorojen etkisi ile ilgili bir data – veri yok elimizde, sadece beyin tümörleri ile ilgili cep telefonlarından bir yatkınlık, bir eyilim olabileceği yönünde birkaç şey geldi  ama onun dışında diğer kanserlerle ilgili ciddi bir veri yok bunların gerçekten kansorojen olup olmadığı  konusunda bir veri yok. Asıl etkenler olarak bunları söyleyebilirim. Bunların dışındada yine farklı mikrobiyolojik etkenler kanserin oluşmasında rol alabiliyor virüsler, bakteriler, sonra kanserin erken yakalanması açısından taramaların yapılması gibi önemli konular var onlarda mutlaka toplumda geliştirilmeli, daha iyi boyutlara gelmeli diye düşünüyorum.

**Biz hayatı kendimize kanser olacağız, olabiliriz diye zehir etmemeliyiz

**Peki hocam kanserlerin genetik özelliği var mı? Anne veya baba kanserden vefaat etti ise çocukların ne kadar sıklıkla bu kanser testlerini yaptırmaları gerekir?

Kanserin bilinen bazı genetik geçişli olanları var. Ben kendi gözlemlerim açısından da bunu söylemek istiyorum önemli bir kısmını oluşturmuyor aslında bunlar daha düşük bir kısmını oluşturuyor. Burada meme kanserinde suçlanan iki tane gen var bu gen pozitif olanların çocuklarında kanser oluşma riski yada kendinsinde bu gen pozitifliği olanların yani gendeki anormallik olanların mutassır olanların hayatı boyunca %80- 90 oranında meme kanseri yada yumurtalık kanserine yakalanma riski var. Bunun dışında bağırsak kanserleri ile ilişkili bazı bildiğimiz ailesel  poliplerle seyreden yada polip olmadan sadece ailesel geçiş özelliği gösteren bağırsak kanseri sendromları var bunlardada ailelerdeki, nesillerdeki  ortaya çıkış şekli önemli işte 50 yaşın öncesinde ortaya çıkması 3 veya daha fazla nesilde bu kanserin görülmesi yada bağırsak kanseri ile ilişkili bazı kanserlerinde bu nesillerde ortaya çıkması örneği rahim kanseri gibi, bu tür geçişli kanserler var. Bunların dışındada bazı sendromik olanlar var yani bir gen anormalliği gözterilmiş kişilerde kanser gelişme olasılığının yüksek olduğunu gösterildiği sendormlar var. Yine bazı kanser oluşmasını baskılayan genlerde ailesel olarak problemler olabiliyor o ailelerde çok yüklü miktarda kanser görülebiliyor. Mesela soruyorsunuz geçmiş dönemlerde, geçmiş nesillerinizde kanser varmı diye sorduğumuzda işte babasını, dedesini, halasını, amcasını söylüyor ailede ciddi bir kanser birikimi var o tür ailelerde kanser çıkma olasılığı biraz daha yüksek ama tabi bunların bulunması demek kişinin kendisine hayatı zehir etmesi anlamına gelmiyor. Biz hayatı kendimize kanser olacağız, olabiliriz diye zehir etmemeliyiz. Çünkü nihayetinde hepimiz öleceğiz, hepimizin belirli bir ömrü var bu kanserden olabilir, kazadan olabilir, başka bir sebepten olabilir, bazen çabuk ölürmüyüm diye hastalarımdan  soranlar oluyor, ben diyorum kendimin ne zaman öleceğini bilmiyorum ki sana böyle bir garanti vereyim yani böyle bir şey kimseye söylenemez, kesinliklede böyle bir şey yok ama, dediğim gibi yaşam tarzımızda kanseri tetekleyici şeyleri yaşamımızdan çıkarmamız bir yönde korunmamız demektir. Yani bizim bence ilkokuldan başlayan, hayattaki yaşam tarzıızı belirleyen püf noktaları çocuklarımıza öğretmemiz ve bunu bir alışkanlık haline getirmemiz lazım, bunu yapmadıktan sonra  sen insanlara istediğin kadar şunu yapma ,bunu yapma  de, şöyle de, böyle de birinde yapmaz,ikisinde yapmaz ama artık o onun için hayat tarzıdır değiştirmesi çok zordur onun için bilinçlenmesi gerekir çocukluktan itibaren, bilinçlenerek böyle bir yaşam tarzı oluşturması gerekiyor.

**Hocam, hem bizleri hem okurlarımızı kıymetli bilgilerinizle bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Son olarak eklemek istedikleriniz varsa rica edelim.

Bende teşekkür ederim baştata söyledim ne kanser olacağız diye hayatı kendimize zehir edelim, yani endişeli bir yaşam tarzı belirlemeyelim kendimize ama kanser olamamak için de bir yaşam şekli belirleyelim yani uygun olan yaşam şeklini bir hayat tarzı olarak ortaya koyalım. Yani spot olarak şurada şundan kaçınayım, burada bundan kaçınayım şeklinde değilde hayat tarzı olarak yerini alırsa bunlar kanser oluşmasında  ciddi bir aşama kaydederiz. Bunun en önemliside kansorojen olduğunu bildiğimiz şeylerden kaçınmak. Bunları biliyoruz zaten bile bile yapıyor isek çok kötü bir durumdayız, kesin etken olduğunu bildiğimiz şeylerden öncelikle kaçınmamız gereklidir.

**Değerli okurlarımız diliyoruz ki bu söyleşiden sonra yaşam tarzımızı değiştiririz. Haftaya görüşmek dileği ile hoşçakalın.

Söyleşi: Selda Avcı

Bakmadan Geçme

Kayseri Gündem - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
WhatsApp İhbar Hattı
0533 704 84 10
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!