- Haberler
- 'VEREN EL ALAN ELDEN ÜSTÜNDÜR'
'VEREN EL ALAN ELDEN ÜSTÜNDÜR'
'Kuruluş amacımız ihtiyaç sahiplerine yardım yapmak ve yardım yapmak isteyenlerle yardımı alacaklar arasın da bir köprü olmaktır. 'Veren el alan elden üstündür' hadisi şerifini zaten kendimize rehber alarak yola çıktık. Bu hadisi şerifi arkamıza alarak nerede ve ne kadar ihtiyaç sahibi varsa ve nerde zekt ve nafaka vermeye hazır kişiler varsa bunları ihtiyaç sahipleri ile buluşturmaya çalıştık. Tabiri caizse Verenel Derneği 'veren el ile alan el' arasında bir köprü görevi görüyor.'
Verenel Derneği’nin Kayseri Şubesi Başkanı Mustafa Dirican ile derneğin işleyişi ve Kayseri’de vicdanlara yer edinmiş bir toplum yaşantısının meydana gelmesi için sergiledikleri çabalar üzerine hoş bir söyleşi gerçekleştirdik. Dirican yaptığımız söyleşide Kayserili vatandaşların hayır konusunda ki hassasiyetlerini ön plana çıkarıp övgüler yağdırırken, bu hayır konusunda ki hassasiyetlerinin Kayseri’de tek bir yoksulun ve fakirin kalmayacağı bir verimli dönüşüm içerisinde olacaklarını söyledi.
Verenel Derneği nasıl bir kuruluştur ve amaçları nelerdir? Kayseri’de ve yurtdışında ne gibi faaliyetler yürütüyorsunuz?
Verenel Derneği Safa Eğitim Kurumları’nın yan kuruluşudur. 2008 yılının 2. ayında Verenel Derneğinin merkezi Kayseri’de kuruldu ve 2011 yılında genel merkez İstanbul’a taşındı. Dernek Kayseri şubesi olarak Kaymakamlığın Mütevelli heyetinde bulunuyor.
Kuruluş amacımız ihtiyaç sahiplerine yardım yapmak ve yardım yapmak isteyenlerle yardımı alacaklar arasın da bir köprü olmaktır. “Veren el alan elden üstündür” hadisi şerifini zaten kendimize rehber alarak yola çıktık. Bu hadisi şerifi arkamıza alarak nerede ve ne kadar ihtiyaç sahibi varsa ve nerde zekât ve nafaka vermeye hazır kişiler varsa bunları ihtiyaç sahipleri ile buluşturmaya çalıştık. Tabiri caizse Verenel Derneği veren el ile alan el arasında bir köprü görevi görüyor. Derneğimizin birçok hizmeti olmuştur. Bu hizmetlerden en önemlilerinden birini ramazan ayı içerisinde gerçekleştiriyoruz. Çünkü insanlar genel itibariyle zekatı ramazan ayında veriyor. Şuanda derneğimizin belli başlı üyeleri olmakla beraber, üye artışımız devam ediyor. Yardım etmek isteyenler derneğimize geldikleri gibi biz de yanlarına gidebiliyoruz. Yardımda bulunacaklara durumları izah ediyoruz. Zaten Kayseri halkı; “Allah onlardan razı olsun” bu konuda çok bilinçli ve lütufkardır. Kayseri halkının bu meziyetlerinden dolayı aslında Kayseri’de hiçbir fakirin kalmaması gerekiyor. Biz şuan da bunu gerçekleştirmek için çalışıyoruz. Kayseri’de hiçbir fakir kalmayana kadar inşallah çalışmaya gayret edeceğiz.
Mevsimlere yönelik çalışmalar yapıyoruz. Mesela kış geldi, hemen barınma ve ısınma yardımları yapmaya başladık. Öğrencilere yönelik burslarımız var.
Suriye’de ki mağdurlara yardımlar gönderdik. Filistin’de ki yetimlere yönelik bir yetim çalışmamız var. Hayırsever, ihtiyaç sahibine ulaştırılmak üzere 70 TL bir para verdiğinde yetimin bir aylık ihtiyacını karşılamış oluyor. Biz de yardım edilen yetimin kimlik bilgilerini hayırsevere ulaştırıyoruz. Bu şekilde kime yardım ettiğinin bilincine varmış oluyor.
Afrika’da kuyu açma çalışmamız var. Bu kuyulardan 3 tanesine Mahmut Sami Ramazanoğlu, Esadı Erbili, Hacı Hasan Efendi adını verdik. Ayrıca Verenel Derneği tabelalı ve adı konulmamış onlarca kuyumuz var.
Van Erciş Depremi’nin sabahında tırlar hazırladık, Battaniyeler, çocuk maması ve çocuk bezi gibi ihtiyaçları temin edip gönderdik. Katalitik sobalar gönderdik. Çocuklara ve büyüklere elbiseler yolladık. Elimizden geldiğince yardımlar topladık. 500 kişilik yemek çadırı Erciş merkezine kurduk. Gönüllülerimiz orada yemek yapımı ve dağıtımı için gitti. Ekmeği buradan gönderme şansımız olmadığı için bir fırın sadece oraya ekmek pişirip ücretsiz dağıttı. Kış ortasında yaşanan bir felaketti. Allah kimseyi böyle bir durumla imtihan etmesin.
Öğrenciler ile ilgili araştırmalar yapılıyor. Özellikle 2 çocuğu üniversitede okuyan ve askeri ücretle geçinen ailelerin çocuklarına yardımlarımızı burs şeklinde veriyoruz. Kayseri’de ki üniversitede okuyan öğrencilere yönelik yardımlarımız var. Sadece karınların değil zihinlerinde doyurulmasına yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bazı gençlerin İtikat konusunda çok büyük sıkıntıları var. Daha kime inanacaklarını, nasıl abdest alacaklarını, namaz kılacaklarını bilmiyorlar. Abdestin ve namazın farzlarından bihaberler.
Üniversite öğrencilerine yönelik nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?
Derneğimizin üniversite birimi ve gelişim kulübü var. Orada kardeşlerimiz faaliyet gösteriyor. Üniversitede olan gençlerimize maddi ve manevi konuda yardımcı oluyorlar. İşin maddi boyutunda da burslar veriyoruz. Burslarımız da eğitim öğretim yıllarında başlıyor. Şuanda burslarımız doldu. Bu sene 32 okulda 2.500 öğrencinin bir yıllık kırtasiye ihtiyacını giderdik. Yüzlerce öğrencinin kıyafet ihtiyacını karşıladık.
Konuşmanızın başında normalde merkeziniz Kayseri’de bulunurken daha sonra İstanbul’a taşıdığınızı söylediniz. Buna neden ihtiyaç duydunuz?
2008 yılının 2. ayında derneğimizin merkezi Kayseri’de kuruldu. Derneğimizin genel merkezi buradayken ben de merkezin muhasebesiyle görevliydim. Hizmet aşırı şekilde genişleyince yönetim tarafından İstanbul’a gitmesi uygun görüldü. 2011 yılının 4. ayında genel merkez İstanbul’a gidince hizmet ağımız daha fazla genişlemiş oldu. Çünkü malumunuz İstanbul’un şuan da 15 milyon Nüfusu var. Yapılan bir hizmetin sesi orada 15 kat daha fazla duyuluyor. Oradan da dünyaya açılıyorsunuz. Merkezimizi İstanbul’a taşındıktan sonra bizim yurtdışı faaliyetlerimizin de önü açıldı.
Kayseri’de genel merkezinizin bulunduğu dönemde yurt dışında yapılan faaliyetlerin potansiyeli ile İstanbul’a taşındıktan sonra ki potansiyeli karşılaştıracak olursanız ne gibi bir gelişme görüyorsunuz?
Genel merkezimiz Kayseri’de iken biz yurtdışında sadece Pakistan ve Filistin’e yardım götürebiliyorduk. Filistin’in işgal altında olduğu, savaşların yoğun olarak yaşandığı bir dönemdeydi. Pakistan’da da sel olmuştu. Bu zor dönemlerde iki ülkeye de Kayseri’de ki merkezden yardımlarımızı ulaştırmıştık. İstanbul’a geçtiğimizi ilk yılda 5 ülke belirledik. Ramazan ve Kurban Bayramını biz o 5 ülke de geçirdik. İlk aşamada bu Somali oldu. Çünkü o sıralarda gündemde Somali vardı. Ramazan ayında yardım toplamak amacıyla Cumhuriyet Meydanı’nda stantlar açmıştık. Kayserili vatandaşların bu stantlara ilgisi son günlere kadar çok yoğundu. Biz standımızı kaldırdıktan sonra bile eline para almış bazı vatandaşlarımız geç saatlerde meydana gelmiş “Burada Somali için yardım toplayan bir dernek vardı. Nerede bu dernek” diyenler olmuş. Biz bu duyumları alınca çok üzüldük. Bu duyumu aldığımızda keşke gecenin 12’sine kadar bekleseydik dedim. O bize tecrübe oldu, inşallah bundan sonra öyle yapmayı düşünüyoruz.
İstanbul’a taşınmamızın ilk yılında 5 ülke de kurban kesildi. Daha sonra 2. sene 11 ülke de kurban kesimi yapıldı. Şuan 3. senemiz 19 ülke de kurban kesimi gerçekleştirildi. Elhamdülillah Kayseri’de de yüzlerce bağış toplandı. Kayseri şube olduğu için ayrı çalışıyor. Genel merkeze Kayseri’den yüzlerce kurban gitti. Genel merkeze giden bu kurbanlarla 19 ülke de on binlerce küçük ve büyük baş kurban ulaştırıldı.
Şimdi dernek olarak illerde konferanslar düzenliyoruz. Bu konferanslara bağışçılarımızın katılımını sağlamak için mesajlar çekiliyor, deniyor ki şurada toplantı var, bilgilendirme semineri var. Bu seminerde de derneğimizin 19 ülke de yaptığı faaliyetleri resimlerle ve videolarla hazırlanmış slaytlar eşliğinde yardımların nereye gidildiği anlatılıyor. Yani emanetlerinin yerlerine ulaşıldığını onların kalbi mutmain olsun diye görsel cihazlarla, ülkeleri ve bu ülkelerde kesilen kurbanların kesim, dağıtım ve paketlenme şekillerini gösteriyoruz. Hijyene çok dikkat ediyoruz. En çok önem verdiğimiz konulardan biri de isimlerin söylenmesidir. Her bir kesilen hayvan için o hayvanların kurban edilmesi için vekâleti alınanların, kurban kesenlere vekâleti teker teker verilerek, tekbirler eşliğinde kurban ediliyor. Bu aşamada da kesimler videoya alınıyor.
Kayseri dışında kaç il de şubeniz var?
Kayseri ile birlikte Aksaray ve Konya olmak üzere şuanda 3 il de şubemiz ve 40 İl de de temsilciliğimiz var. Temsilciliklerimizin bulunduğu illerde gelişme olduğunda oralarda şube olarak çalışmaya başlayacaklardır. Çünkü genel merkez bu işi sıkı tutuyor. Bu nedenle tam bir yapı oluşmadan şube açılmıyor. Tam bir yapı olutluktan sonra yönetim ve icra kurulu oluşturulduktan sonra şube yapısına izin veriliyor.
Ramazan ayında yapılan faaliyetlere önem veriyorsunuz ve bu ramazan ayında da önemli faaliyetlerde bulunduğunuzu biliyoruz. Biraz da bu yardımlardan bahseder misiniz?
Bu sene ramazan faaliyetlerinde iaşe paketlerinin yansıra da 100 kişilik sıcak iftar yemeği dağıttık. En büyük hizmet olarak bunu gördük. Kayseri şubesi olarak ramazan ayı içerisinde zaten belli başlı yardımlar yapılıyor. Biz 100 TL’lik yardım kolilerini hazırladık. Ramazanın birinci günü ihtiyaç sahiplerinin sofralarına girecek şekilde evlerine ulaştırdık. Bunun yansıra iftar çadırı açmak istedik. Geçtiğimiz dönemlerde Tacettin Veli Mahallesi’nde iftar çadırı açmıştık. Ama biz gördük ki iftar yemekleri ihtiyaç sahiplerine gitmiyor. Asıl ihtiyaç sahiplerinin boynu bükük şekilde ellerini ovuştura ovuştura ne zaman yemek yiyenler kalkacakta oturacağız gibi bir tablo oluştuğunu gördük. Biz iftar çadırına gelenler üzerine bir araştırma yaptığımızda da gelenlerin ihtiyaç sahibi olmadıklarını fark ettik. Sadece yoldan geçenlerin yemek veriliyor diye gelip oturduklarını gördük.
Bizim iftar çadırlarımızın amacı ihtiyaç sahibi gelsin, orada yemek verildiğini bilsin ve gönül huzuruyla akşamı kaygı etmeden iftarımı nasıl yapacağım diye düşünmeden iftar yemeğini yesin istedik. Lakin öyle olmadığını gördük. Fakat oturanları da kaldıramıyorsun, bizde hemen önlem alma yoluna gittik. Belirlediğimiz ihtiyaç sahiplerinin evlerine 100 kişi olacak şekilde iftar yemeği dağıtımını gerçekleştirdik. İhtiyaç sahiplerimiz bizim burada zaten belli. Sosyal inceleme birimimiz var. Sosyal inceleme birimimizde 6 bölgeye ayırdık Kayseri’yi bu 6 bölgeye gönüllülerimizden birer tane görevli verildi. Bizim istediğimiz standartlar zaten belli bu standartlara uygun ihtiyaç sahiplerini belirliyorlar.
Sosyal incelemelerimiz 2 kişi ile beraber yapılıyor. Buraya gelen ihtiyaç sahipleri ihtiyaçlarını izah ettikten sonra biz onlardan dilekçe alıyoruz.
Sadece size gelen başvurular doğrultusunda mı incelemeler yapıyorsunuz?
Bize telefonlar geliyor. Şurada bir ihtiyaç sahibi var deniliyor. Zaten hakiki bir ihtiyaç sahibi benim ihtiyacım var diye gelip söylemeye çekiniyor. Bu şekilde ki ihtiyaç sahiplerinin bilgisi %90 bir telefonla ya da referansla geliyor. Bizi tanıyanlar veya daha önce bağış yapanlar sizi daha önce tanıyordum deyip, şurada ihtiyaç sahibi var diye bize gelip bilgi veriyor ve yardım ederseniz çok iyi olur diyorlar. Bizde aldığımız bu bilgiler üzerine gidip incelemeler yapıyoruz. İnceleme yapılırken 2 kişi tespit edilen evlere gidiyor ve inceleme yapıyor. Evlere izin alınmadan kesinlikle girilmiyor. İncelemeler yapıldıktan sonra biz mahallenin muhtarına, bakkalına, kasabına ve hatırı sayılır kimselere tespit ettiğimiz aileyi soruyoruz. Yani bir ince elekten geçtikten sonra yardımları sağlıyoruz.
Duyarlı vatandaşların sizi haberdar etmelerinin dışında sizin kendi incelemelerinizle yaptığınız tespitler oluyor mu?
Kendimizin özel olarak yaptığı çalışmalar var. Özellikle Battalgazi’de bu çalışmaları yapıyoruz. Çünkü orada kurunun yanında yaşta yanabiliyor. Birde Argıncık tarafında mağara da yaşayan insanları bulduk biz orada… Gidip oralarda gezip gözlemlerde bulunuyoruz. Oralara gidip onlara yardım ettik. Orada kömürlükte yaşayanları bulduk. Bina sahipleri iki kömürlüğü birleştirmişler ve oda haline çevirmişler. Buraların ne banyosu ne de tuvaletleri var. Artık bu ihtiyaçlarını karşılamak için camiye mi veya başka bir yere mi gidiyorlar tam olarak bilemiyoruz. Biz onları hemen kardeş aile projemize dahil ettik. “Veren el ile alan el arasında köprü oluşturuyoruz” dedik ya işte biz bu noktada hayırseverleri ihtiyaç sahibi aileyle direk irtibatlandırıyoruz. Eğer o hayırsever 10 lira verecek olursa belki aileyi gördükten sonra 100 lira vermiş oluyor. Çünkü görerek yardım ediyor. Böyle bir durumda hayırsever hemen ev tutma yoluna gidebiliyor. Bizde dernek olarak depomuzda bulunan ev eşyası, tekstil ürünü gibi ihtiyaçları eve döşeyerek katkı sağlıyoruz. Mesela evinde hasta olup ve bakıma ihtiyaç duyanlar olabiliyor. Bu nedenle buzdolabı ve çamaşır makinesinin yanında gerekirse bulaşık makinesi de alıp eve yerleştiriyoruz. İnsanın insan gibi yaşaması için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Bugün itibariyle bir teyze geldi “Yakacak ve sığınacak bir yerim yok. Bunları da istemiyorum kış geldi bana sadece bir tane battaniye verin” diyor. Şuan da Kayseri’de bir battaniyeye muhtaç olan insanlar var.
Dernek ve vakıflar ile ilgili bazı karalamalar sonucunda bir kısım insanlar dernek ve vakıfları hayır kurumları dışında kendilerine rant elde etme peşinde olan kurumlar olarak algılamasına neden oldu. Bu hususta düşünceleriniz nedir?
2007 yılında Deniz Fenerine atılan bir iftira ve yaftalama sonucunda bağışçıların kafaları ve gönülleri karıştı. Acabalar çoğalmaya başladı. Biz acaba diyerek ihtiyaç sahiplerine yardımların önüne geçmeyelim. Kayseri halkı olarak deneklerimize sahip çıkmamız gerekiyor. Dışarıdakiler ihtiyaç sahibinin durumunu bilmiyor. Bir fabrika sahibi aradı bizi. Bir bayana şu kadar para veriyorum dedi. Bizden bu bayanı araştırmamız için rica da bulundu. Araştırmalarımız sonucunda kadının üzerinde 3 katlı ev 2 araba olduğunu tespit ettik. O şekilde organize de ki ağabeyimizi bilgilendirdik. Her ay içi burkularak yardımda bulunduğu o kadının üzerinden 3 katlı ev ve 2 araba olduğu ortaya çıktı. Bizim 30 kişilik ekipten oluşan sosyal inceleme grubumuz var. Bunların hepsi derneğin standartlarına uygun incelemeler yapıyor. Bu araştırma profesyonel bir şekilde yapılıyor. Yani bağış yapacak insanların bir şekilde dernekleri kayırması ve kollaması gerekiyor. Onların paralarını tam yerine teslim ediyoruz. Bağışçılar bile tam yerine teslim etmiyorlar. Bu nedenle Kayseri halkı için derneklerimiz birer nimet. Diğer dernekte ki başkan arkadaşlarımıza da bakıyorum, hepsi aklı başında, işin inceleyeceğini ve şuurunu kavramış olan kimseler. Bu işleri Allah rızası için yapan ve sonuna kadar yapmak için gayret eden insanlar bunlar. Kayseri halkının ihtiyaç sahipleri açısından dernek ve vakıflara son derece önem göstermeleri gerekiyor.
Ülkemizin pek çok yerinde olduğu gibi Kayseri’de de dilenen insanlar var. Allah rızasına karşılık bizden bir miktar para istiyorlar. Biz bu yardımlar konusunda Allah rızasını kazanmanın şuuru ile yardım mı etmeliyiz, yoksa toplumda son zamanda oluşan algıyla para vermeyi dilenmeye teşvik etmenin bir aracı olarak görüp bu yardımları yapmaktan sakınmalı mıyız?
Ben bu şekilde gelen arkadaşlara diyorum ki en başta işin manevi boyutunu göz önünde tutarak hareket edin. İsteyen zaten bir kere Allah rızası için istiyor. Şu muhakkaktır ki sen onun yaşantısını ve halini bilemezsin. Mahmut Sami Ramazanoğlu Hazretlerinden bir örnek vermek istiyorum. Hazret yolda arabasıyla giderken dilencinin biri önünü kesmiş. Sami Efendi Hazretleri arabadan inmiş ona bir miktar para vermiş. Etrafındakiler demiş ki; “Efendim, bu adam sizden aldığı o parayla lüks lokantalarda yemek yiyecek.” Sami Efendimiz o sırada arabaya tam binmişken o sözü duyduktan sonra tekrar inmiş, “O zaman ziyadeleştirmek gerekir” demiş ve biraz daha para vermiş. Bir insan şimdi lüks lokanta da yemek yemeye alışmışsa, o insan lüks lokanta da yemek yemek için o parayı bir şekilde bulacaktır. Senden o parayı almazsa belki birini gaspedecek. Benim şöyle bir tavsiyem olacak, evden bozuk para ile çıkın bunlar 5’er kuruşta olabilir. Dilenci sana beş kuruş verdin diye kızmaz. Dilenci Allah rızası için dedi. Sen de Allah rızası için vermiş oldun. Allahın rızasını kazandın. İkincisi sen “Az sadaka çok belayı defeder” hadisi şerifi ile bütün gününü garantiye almış oldun. Bak 5 kuruşla bütün gününü sigortaladın. Üçüncüsü ise o dilencinin de şerrinden emin olursun.
Söyleşi: Bünyamin Gültekin