• Haberler
  • Türkiye'de maalesef Mesleki eğitime yönelim yok

Türkiye'de maalesef Mesleki eğitime yönelim yok

Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Mustafa Zülküf Altan ile yeni Eğitim, Öğretim sistemi ve sınavlarla ilgili merak edilenleri konuştuk.

*Merhaba değerli okurlarımız, Yine yeni bir söyleşide sizlerle birlikteyiz.

*Konuğumuz, Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Mustafa Zülküf Altan bizlerle birlikte, kendisi ile yeni Eğitim, Öğretim sistemi ve sınavlarla ilgili merak edilenleri konuşacağız. Hocama öncelikle hoş geldiniz diyelim.

Hoş bulduk teşekkür ederim Selda Hanım.

*Bu gün Eğitim sisteminden bahsedeceğiz, yeni Eğitim sisteminden ki biliyorsunuz şimdi artık Lise Sınavlarına Ortaokuldan itibaren girmeye başlıyor çocuk ve kendisine uygun mesleği seçmeye gayret gösteriyor, tabi bu biraz Ailelerin teşviki ile olacak, biraz kendi istediği bölüm olacak ama biz bu Eğitim Sisteminden bahsedeceğiz. Çocuk istediği meslek seçimini sizce bu yaşta yapabilir mi? Yani 13-14 yaşında çocuk mesleğini seçmeye hazır mıdır?

**Biz hep bir şeyleri değiştiriyoruz.

Vallahi bu zor bir soru genelde tabi Milli Eğitimin yönetmeliklerine, kânunlarına baktığınız zaman 1. 2. maddesindedir işte insanların, bireylerin, bilgi, istidat ve kabiliyetleri doğrultusunda yönlendirilmeli ve o yönde gelişimlerinin sağlanması, meslek edinmeleri falan diye böyle maddeler vardır. Ama bunların çoğu kâğıtta, bu yapılanlarda tabi ki fikir olarak yapılabilir ama, bunlara hep sorun şudur, kim yapacak, nasıl yapacak evet yönlendirme yapılabilir tabi ve aileler yönlendirilecek, okullarda öğretmenleri mutlaka öğrencileri tespit edecek bunun için ortamlar hazırlanması lazım, Rehber Öğretmenlere çok ciddi görevler düşüyor, âmâ ben bunların sağlıklı yapılacağına inanmayanlardanım. Fiziksel eksiklik yok, âmâ içyapı eksikliğimiz devam ediyor. Evet, kâğıt üzerinde, kanun üzerinde biz bunları sağlayacağız ama gerçekte realitede bunun olması çok zor. Dünyada evet yapan Ülke var yapamayan Ülkelerde var, âmâ bizim Ülkemizde maalesef başlangıçta çok kötü gitti, biz hep bir şeyleri değiştiriyoruz.

**Üniversite mezunu olabilirsiniz, elinizde belgeniz olabilir, âmâ bu Eğitimli olduğunuz anlamına gelmez.

 Hani değişimi biz değişim aşkına yapanlardanız. Türkiye’de işiniz çok zor nüfusumuz hızla artıyor 2,4 -2,5 civarında bir nüfus artışımız var, alt yapı sorunlarımız vardı tamam Devlet bu son 10-15 yılda özellikle sınıf eksiklikleri, okul eksiklikleri bunlar hızla kapandı. Şuan artık ciddi anlamda bir fiziksel eksiklik yok, âmâ içyapı eksikliğimiz devam ediyor. Üniversite mezunu olabilirsiniz, elinizde belgeniz olabilir, âmâ bu Eğitimli olduğunuz anlamına gelmez. Okul demek işte sadece öğrencilere sınıf yaptım sıraları da koydum, hınca hınçta içini doldurdum demek değil artık, Dünya böyle bir Eğitimden bahsetmiyor, böyle bir Eğitim Sistemi de yok 860.000 (sekiz yüz atmış bine)yakın Öğretmen oluşmuş. Bunların % 50 - 60’a yakını 40 yaş ve işte bu tarafında onların geçmişteki aldıkları Eğitim şimdi ki çocukları yönlendirmeleri inanılmaz sorunlar var yani,  ben sağlıklı bir şekilde çocukların mesleğe yönlendirilebileceklerine açıkçası inanmıyorum, çok zor bir durum, çok idealist insanlara ihtiyaç var, sistematik olarak düzenli çalışacak sistemler var ama, bu kadar büyük bir yapı içinde düzgün gitmesi çok zor. Yani Okulların durumu, Öğretmenlerin durumu Ailelerin durumu, Ailelerde sıkıntılı çünkü onların da Eğitim düzeyleri, Gelişmişlik düzeyleri, Diploma falan demiyorum bakın, Üniversite mezunu olabilirsiniz, elinizde belgeniz olabilir âmâ, bu Eğitimli olduğunuz anlamına gelmez. Biz bunu da hep karıştırırız.

*Kendini kişinin geliştirmesi gerekiyor değil mi hocam?

* Belki dışarıdan belki de Türkiye’den biz işçi ithal edeceğiz.

 5-10 yıl içinde değilse bile bir 15-20 yıl süresinde Türkiye’de sanayide çalışacak işçi bulamayacağız. Tabi ki, yani Lise, Ortaokulları bırakın Üniversiteler bu sorunları yaşıyor. Mesleki eğitime yönelim maalesef Türkiye’de yok. Çok ciddi sıkıntı bunu bu günden söyleyelim belki tarihe de düşer, yani 5-10 yıl içinde değilse bile, bir 15-20 yıl süresinde Türkiye’de sanayide çalışacak işçi bulamayacağız. Çünkü yanlış yönlendirmelerle siz mesleğe yönlendirilmiyorsunuz, herkes üniversiteye gidecek, herkes liseyi bitirsin, üniversiteyi bitirsin iyi de kardeşim sanayide çalışacak adam yok. Ben buna 1999’da Kore’de iken şahit oldum. Bir anda mantar gibi biten üniversiteler, özel Üniversiteler, Devlet Üniversiteleri, orada daha çok özel üniversiteler var ama bir yıl içinde 90’a yakın özel Üniversite kapanmıştı ve söyledikleri şuydu biz artık sanayide çalışacak eleman bulamıyoruz. Belki dışarıdan belki de Türkiye’den biz işçi ithal edeceğiz Almanların bir zamanlar yaptığı gibi çünkü herkesi siz üniversiteye yönlendirirseniz olacağı bu.

*Herkes tahsilli oluyor ve kimse farklı işler yapmak istemiyor değil mi hocam?

**Okuldan ziyade ailelere çok iş düşüyor.

İşte sorun burada tahsilli olup ta kendini realize edebilecek gerçekleştirebilecek insanlar meslek edinerek te bunu yapabilir yani siz üniversite okuyarak eğitiminizi tamamlayamazsınız, öğretim belgesini alırsınız ve o daha da kötüdür, çünkü siz çok daha kötü bir eğitimle sadece belgenizi alıyorsunuz ondan sonra ne oluyor? Devlet bana iş ver deyip kapıya dayanıyor çünkü yapacak hiçbir şeyi yok, elinde sadece bir tane diploması var ve o diplomada hiçbir şeye yaramıyor. Yani burada okuldan ziyade ailelere çok iş düşüyor, Ailelerin artık sazı eline alması gerekiyor. Çocuklarını iyi gözlemleyecekler, tabi bunun içinde fırsatlar vermemiz lazım, yani siz sabahtan akşama kadar dizi seyrettirirseniz, bilgisayar önünde bekletirseniz o çocuğun ilgi alanları nedir, Öğretmenler nasıl tespit edecek çok basit yöntemleri vardır çocuğun ilgi alanları bunun içinde tabi okulların ve dışarının bunlara olanaklar sağlaması lazım. Okul demek sadece sabah gittim, akşam okul bitti, servise bindim hınca hınç, bağıra çağıra gel eve iki tane işte ödev yap, ödevlerde genelde kitaptan deftere geçmiş, hiçbir zaman düşündürmeyi gerektiren formatlar olmadığı için klasik, biz sadece kitabı öğreniyoruz, yani hazır bilinen bilgilerin aktarılması ve biz buna öğrenme demiyoruz.

*Hocam şimdi mesela Öğretmenler ders veriyorlar, araştırma ödevi veriyorlar ve çocuk ne yapıyor geliyor internetten o ödevin ismini yazıyor, yazdıktan sonra zaten takır takır bilgiler çıkıyor ve kopyala, yapıştır, çıkar, götür okula ve burada Öğretmen demiyor ki burada neden bir emek yok, neden yazmıyorsun araştırmaya sevk eden bir durum yok orta da değil mi?

* Bütün sistemin proje tabanlı olması lazım.

Evet, çok doğru söylediniz burada Öğretmene çok ciddi görevler düşüyor, işte az evvel dedik ya yapmış olmak için yapmak, birde proje ödevi diye bir şey çıkarmışlar, aslında bütün sistemin proje tabanlı olması lazım, yapıldı mı yapıldı yani, ödevin içeriğine bakılmıyor, siz soruyu hazır bir yerden bulur gibi sorarsanız, çocuk tatbikî internetten bulacak, o çocuğun araştırması için, kitapta direkt olarak bulamayacağını, 8-10 kaynaktan okuyarak, gidip ilgili kişi ile röportaj yaparak araştırmaya yönelik soru formatında sorabilsek ki biz bunlara yüksek seviyeli düşünce soruları deriz. Hâlbuki bizim soru sistemimiz beynin alt tarafını ilgilendiren düşük seviyeli düşünce sorularıdır, yani adınız nedir gibi, bakın tek cevap, ama ben adınız neden Selda diye size sorarsam ne dersiniz? Örneğin; Babamın ilk kız arkadaşının adı Selda imiş o yüzden Selda koymuş bakın ne oldu bana hikâyesini anlattınız, demek ki soruyu doğru sormak lazım, Öğretmenlerde öyle yapıyor, çünkü böyle bir sistemi yok, Öğretmeninde hatası yok, çünkü Öğretmen Eğitiminde böyle bir sistemi almıyor. Yani bu yüzden okullarda da çözümlenemez çok iyi Hizmet İçi Eğitim Programları alması lazım e oda yok, Kanunda 2500 - 3000 üzerinde Öğretmen Eğitimi Seminerleri falan yapılır ama görüntüde. İçerikte kim tarafından yapıldı, katılımcıların özverisi, istekleri onlarda oraya katılmış olmak için imza atmak için katılır genellikle yani hocalarım beni maruz görsün bu durum böyle, biz biliyoruz içeride ne olup bittiğini.

**Standart Merkezi Sınavların hepsine karşı biriyim kendimde uygulamıyorum.

Ben birey olarak ve şahsım olarak konuşuyorum Standart Merkezi Sınavların hepsine karşı biriyim kendimde uygulamıyorum, benim yazılı kâğıt, kalem sınavım hiç yoktur mesela üniversitede, benim inancım insanların kendilerinin gerçekleştirebilecekleri performans tabanlı veya alternatif değerlendirme sistemlerinin uygulanmasında, orada çocuk kopya çekemez, hile yapamaz olmadığı halde sadece soru sorma teknikleri ile bir yere gelmez bizim hep yaptığımız o yani çoktan seçmeli soru formatlarında. Çocuk sadece soruyu nasıl çözeceğini öğrenir, işte dershaneler burada devreye giriyor, dershaneler o çocuğa o soruyu nasıl çözeceğini öğretir onun haricinde başka hiçbir katkısı yoktur çocuğun öğrenmesine, çünkü  tek amaç ideal sınavı geçmektir ve burada da ciddi bir sorun söz konusu o zaman okullara niye gidiyorum ben, sadece o diploma için gidiliyor. Çünkü okulun hiçbir katkısı olmuyor, okulun ön plana çıkarılması için bu sınav sistemi evet iyi ama okullarda da yine çoktan seçmeli işte merkezi standart tarz dediğimiz sayısal sözel zekâya hitap eden soru formatlarında yaparsanız çocuğun gelişimi yine sağlanmayacak o yüzden ciddi anlamda bir değişiklik lazım. Değişiklikte ben sınav sistemini değiştirdimle olmaz az evvel dedim, içeriğini, ruhunu, özünü değiştirmeden Selda hanımı değiştir işte makyajla, kuaför hileleri ile veya işte alışverişle kimseyi değiştiremezsiniz. Plan olarak doğru bende kabul ediyorum olması gereken ama o sınavların nasıl yapılacağı Devlet açıkladı, Milli Eğitim Bakanlığı daha doğrusu açık uçlu sorulara geçeceğim diye çok doğru evet ama açık uçlu sorular zaten vardı. Peki, biz açık uçlu soruların nasıl yapılacağını biliyor muyuz acaba. Açık uçlu soruyu da yine nedir ile sorarsanız çocuk yine ezberleyecek kitaptan öğrendiğini oraya aktaracak. Hâlbuki öyle olmamalı çocuğun yaratıcılığını, aykırılığını ve farklılığını ortaya çıkaracak tarzda yapacak velev ki böyle sordu bu sefer ortaya bir başka soru çıkıyor bunları kim değerlendirecek, kim okuyacak. Çünkü Öğretmenler böyle bir eğitimden geçmiyor bunu nasıl değerlendireceğini bilmiyor yoksa Tarih sınavları hep böyle yapılırdı.

*Yani Öğretmen bilmez ise Öğrencinin de bilmesi söz konusu değil zaten.

*Hocam birde merak edilen bir sınav sistemi olan Pizza Sınav Sistemi nedir bundan da bahsedebilir misiniz?

Evet, son aylarda yine Gazetelerde de var 2012 yılının sonuçları açıklandı öncelikle Pizza nedir dediğiniz zaman Uluslararası Standart Değerlendirme dediğimiz bir şey ki nereye bağlı OICD’ye bağlı bir birim Ülkeler Globalleşti işte çok yakınlaştı falan Eğitim sistemlerinin de birbirine yakın olması isteniyor 15 yaşındaki öğrencilere 3 bölüm içeren bir sınav uygulanıyor nedir bu bölümler Matematik, Fen Bilimleri ve Okuma Becerileri bunlardır. 2012 yılında 65 Ülke katılıyor, yani 65 Ülkede aynı soruları veriyorlar 15 yaş grubu öğrencilere bakalım Ülkeler bu aynı konuları nasıl öğretebilmiş. Ben bu Eğitim Sistemine de karşıyım, bizim Eğitim Sistemimize uymuyor.

*Hocam son olarak şu soruyu sorarak söyleşimizi noktalamak istiyorum. İlk LGS sınavı için öğrenciler ter döktü, aylarca hazırlandılar ve zorlu bir sınavı geride bıraktılar. Şimdi, girilen bu sınavlar bu çocuklara avantaj mı oldu, dez avantaj mı oldu?

**Çocuk neyse o olmalı illa ki şu olsun, bu olsun diye zorlamamak lazım.

Açıkçası çok avantaj yâda dez avantaj söylenemez, 8. sınıf sonunda topluca tek bir gün gireceklerine ayrı ayrı girildi. Başlangıçta olabilir onu da yine aileler yapar. İhtiraslı, şunu yapacaksın, bunu yapacaksın okullar tabi işte yarışma söz konusu. Aslında bu çok kötü okul, bu büyükler yapıyor çocuklar öyle bir şeyi düşünmez. Çocuğu o hale getiren biziz. Hep söylüyorum çocuk neyse o olmalı illa ki şu olsun, bu olsun diye zorlamamak lazım.

**Sevdiğiniz işi yapmanızda çok önemli öyle değil mi?

Evet, limon satıyorum pazar yerlerinde çok vardır aylık maaşı 8.000 -10.000 liraya gelen insanlar vardır ben biliyorum, bu parayı asla mezun olduğunda alamayacak insanlar var. Çünkü severek yapıyor ve mutlu. İlla diploma olsun dememek gerekir, kişisel gelişimine katkı sağlamıyorsa diploma neye yarar, binlerce diplomalı ama hiçbir şeye yaramayan, dışarıda limon bile satamayan insanlar var. Bunun hiçbir manası yok. Mutlaka zamanında Mesleki Eğitime yönlendirilme yapılması lazım, herkes Üniversiteyi okumamalı, okuması da gerekmiyor, okuyanların da nitelikli bir eğitim alması lazım, okulu bitirdiğinde işte kendiliğinden bir şeyler yapabilmesi lazım, istediği bölüme girebilen yani 1.000 kişiye sorun 990’nı hiçbir alakası yok puanım burayı tuttuğu için geldim diyecektir.

*Buradan çıkaracağımız sonuç nitelikli güzel eğitim verebilecek Eğitimciler yetiştirilmesi gerekiyor.

Bunun içinde önce Öğretmen yetiştireceksiniz, Eğitim sisteminde karar vereceksiniz.

**Hocam güzel, faydalı ve eğitici söyleşiniz için çok teşekkür ediyorum sağ olun.

Ben teşekkür ederim.

**Hocamın değerli bilgileri ile hem bilgilendik, hem de bilgilendirmeye gayret ettik başka bir söyleşide görüşmek dileği ile hoşça kalın.

 

Bakmadan Geçme