Türk Dış Politikası'nda Abdülhamid izleri

Türk Dış Politikası Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu'nun çizdiği istikamet neticesinde gerçek manada ruhunu buldu.

 2. Abdülhamid sadece Türk tarihi için değil dünyatarihi açısından da çok önemli bir yere sahip bir kişilik. Dünya tarihçileri onu Osmanlı'nın dağılmadöneminde yükseliş yaşatan sultan olarak anıyorlar. Çizdiği ufuk ve yaptığı siyaset hala geçerliliğini koruyor. Necip Fazıl'ın dediği gibi "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır."

Abdülhamid Han'ın dış politikadaki prensiplerine baktığımızda Erdoğan ve Davutoğlu'nun Abdülhamid'in çizdiği dış politikayı esas aldıklarını görmek hiç de zor olamayacak.

İşte Abdülhamid'in ve Türk Dış Politikası'nın karşılaştırması:

GÜNLÜK POLİTİKALAR ÜRETEN DEVLETLER TARİH SAHNESİNE ÇIKAMAZ

Bir organizasyonun başarılı olabilmesi için, asıl amacının ve bu amaca uygun, kısa ve uzunvadeli hedeflerinin açık ve seçik belirlenmesi büyük bir ehemmiyeti haizdir. Günlükpolitikalar üreten devletler, tarih sahnesinde mühim bir rol oynayamayacakları gibi, uzunömürlü de olamazlar. Osmanlı'nın altı asır yaşamasının sebeplerinden biri de amacının berraklığıydı. Osmanlı Devleti, kurulduğu günden itibaren "ilâ-yı kelimetullah"ı hedef ittihaz etmiş, dünya düzenini sağlama noktasında birçok zorlukla karşılaşmış, bu konuda asıl amacına ulaşma istikametinde, kısa ve uzun vadeli hedeflerin en iyisini seçmeye vegerçekleştirmeye gayret göstermiştir. Hatıralarında izah ettiği gibi uzun vadeli hedef olan İngiltere ile ittifak için, kısa vadede Almanlarla iyi ilişkiler hedeflemiştir. Fakat gerek iç, gerek dış politikasını uygulama hususunda en muhtaç olduğu vesileden, (iyi bir KADRO'dan) mahrum olduğu için uygulamada muvaffak olamamıştır.

 

 

 

2023 VE 2071 HEDEFELERİ

11 yıllık AK Parti iktidarına baktığımızda uzun vadeli planların yapıldığını görmekteyiz. Günlüksiyaset üretmek yerine 2023 ve 2071 gibi hedefler koyarak ülkenin siyasetine uzun vadedeyön vermiştir. Komşu ülkelerle yapılan ticari anlaşmalar da bunun en büyük kanıtıdır.

ABDÜLHAMİD KENDİ TEŞKİLATINI KURDU

"Deneyerek öğrendim ki, iki kişinin bildiği bir şey sır olmaktan çıkıyor. Oysa benim stratejilerimin yabancı devletler tarafından bilinmemesi gerekliydi. Yabancı devletler, kendi emellerine hizmet edecek kimseleri verip, sadrazam seviyesine çıkarabilmişlerse, devletgüven içinde olamazdı. Doğrudan doğruya şahsıma bağlı bir istihbarat teşkilatı kurdum. İşte jurnalcilik dedikleri budur.

Abdülhamid, bu düşüncelerinden dolayı evhamlı sayılamaz, çünkü İngiliz arşivleri bile dış devletlerle ortak darbe yapmaya çalışan bürokratların bulunduğunu yazmaktadır. "İncelediğimiz (yabancı arşivlerden) örnek olaylar sonrasında karşımıza ilginç bir tablo çıkmaktadır. Osmanlı'daki muhalifler uluslararası konjonktürden ve olası bir büyük devletlermüdahalesinden yararlanmayı başlıca amaçlarından birisi olarak görmüşlerdir. Böylesi bir desteği bekledikleri devletlerin başında ise, İngiltere gelmiştir.

MİT VE EMNİYET'İN MİLLİLEŞTİRME OPERASYONU

2. Abdülhamid Paralel Devlet'e dikkat çekerken kendi istihbarat teşkilatını kurarak devletin çıkarlarını himaye etmesini bilmiştir. 1950'den beri CIA'nın kontrolünde olan Milli İstihbarat Teşkilatı 11 yıllık dönemde millileştirilmiş ve Hakan Fidan sonrası tam anlamıyla bağımsız bir teşkilata dönüştürülmüştür. Bağımsız ve milli bir yapı haline gelen MİT 7 Şubat'ta paralelyapı tarafından al aşağı edilmek istenmiş ve MİT üzerinden Başbakan Erdoğan hedefalınmıştır.

BÜYÜK DEVLETLERE TAM BAĞIMLI HALE GELMEDİ

Abdülhamid, dış politikada daima dengeleri korumaya çalışmıştır. Halifelik müessesesini bir koz olarak kullanırken, büyük devletleri tam anlamıyla tedirgin etmemeye de dikkat etmiştir. Büyük devletlerin hiçbirine tam olarak bağımlı hale gelmemiş, hiçbiriyle de ittifak yapmakapılarını tam olarak kapatmamıştır. Batılı devletlerin aralarındaki menfaat çatışmalarını lehimizde değerlendirmeye gayret göstermiştir.

ALTERNATİF DIŞ SİYASET

AK Parti hükümeti döneminde hiçbir zaman temasta olunmayan devletlerle bile ticari ve stratejik anlaşmalar imzalanmış. ABD ve Batı kaynaklı siyaset yerini Rusya, Japonya gibifarklı alternatiflerle de ittifak yaparak dış politikaya başka bir yön çizilmiştir. Bölgesindekigelişmelerde de aktif rol oynayan Türkiye yeniden mazlumların hamisi olarak bir kez dahatarih sahnesine çıkmıştır. Suriye ve Mısır'da yaşanan mezalimde gösterilen dik duruş sadecebölge Müslümanlarının değil tüm İslam coğrafyasında büyük teveccühle karşılanmıştır.

JAPONYA VE AMERİKA İLE YENİ İTTİFAKLAR

Batılı devletlere karşı kullanabileceği bütün kozları kullanmaya gayret göstermiş, değişikalternatifler aramıştır. Japonya ile ilişkiye girmeye çalışması, Amerika ile ortak petrol aramayollarını araştırması bu gayretlerdendir.

ŞAHSİ DOSTLUKLARA ÖNEM VERMİŞ

Sultan Abdülhamid, dış politikada daha rahat hareket edebilmek için şahsi dostluklaraehemmiyet vermiştir. II. Wilhelm ile yapılan karşılıklı ziyaretlerin ve birlikte yapılan gezilerin, Almanya ile ilişkilerimize olumlu tesirleri olmuştur. Sultan Abdülhamid, o zamana kadar hiçbir ecnebi devletten nişan kabul etmediği halde, iki devlet arasındaki ittifak için gerekli zemin ve zamanın oluştuğuna inandığında, Japon Imparatoru Mikado'nun gönderdiği,o günekadar sadece Rus Çarı II. Aleksander ile Bismarck'a verilmiş olan Japonların en büyük nişanı Krizantem'i kabul etmiştir.

ERDOĞAN DA ABDÜLHAMİD'İN İZİNDE

Başbakan Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde devlet başkanlarıyla kurduğu şahsidostluklar bilinen bir gerçek. Bu hamlede de Abdülhamid'in izlerini görmek mümkün.

Kaynak: Haber7

 

Yorumlar 1

Bakmadan Geçme